Emergency traducir turco
15,363 traducción paralela
She showed him where her emergency exits were...
Ona acil çıkışların nerede olduğunu gösterdi...
- It's an emergency.
- Acil bir durum.
Hannah's having a gay emergency with her gay dad.
Hannah gey babası için, gey acil çağrısında bulundu.
The next rehearsal will be on Wednesday, but we will insert an emergency parctice on Friday.
Bir sonraki provamız normalde çarşamba ama bu haftalık cuma günü de prova yapmayı düşünüyorum.
9-1-1 recorded line. What's the nature of your emergency?
911 Acil durumunuz nedir?
Who cares about jury duty, and he's a gosh-damn dreamboat. Jess, we have an emergency.
Ve adam tam bir ideal erkek!
I... I have an emergency.
Acil bir durum söz konusu.
An emergency?
- Acil bir durum mu?
Your emergency.
Acil durumun.
It was an emergency.
Acil bir durumdu.
Emergency services were quick to the scene, but unfortunately not quick enough.
Acil servis ekibi olay mahalline çok hızlı intikal etse de bu onları kurtarmaya yetmedi.
In the event of any emergency, my first priority is Judith.
Herhangi bir acil durumda ilk önceliğim Judith olacak.
- It's some emergency...
- Acil bir durum...
This is an emergency, Mike.
Bu acil bir durum Mike.
- She said it was an emergency.
Acil bir durum dedi.
And what I see is nothing short of a national emergency.
Ve buradaki şartlar neredeyse olağanüstü hâl teşkil ediyor.
- Emergency meeting at 5.
- Saat 5'te acil toplantı.
[chuckles] Unless they happen to wander into my office with a dental emergency,
Eğer dişsel bir acil durum için ofisime gelmemişlerse, onlarla tanışamıyorum.
- Sorry, an emergency. - All right.
- Kusura bakmayın efendim, acil bir durum çıktı.
It's an emergency.
Acil bir durum.
Emergency PTA meeting tonight.
Acil OAB toplantısı, bu gece.
Thank you. Emergency PTA meeting tonight.
Acil OAB toplantısı, bu gece.
Emergency PTA meeting.
- Acil OAB toplantısı.
There is a emergency PTA meeting today at 5 : 00.
Bugün saat 5'de, acil OAB toplantısı var.
Now, I called this emergency PTA meeting to address an issue that radically affects the safety of our children.
Çocuklarımızın güvenliğini tamamiyle etkileyen sorunu gidermek için buna acil OAB toplantısı diyorum.
Call the emergency ward?
Acil servisi mi arayayım?
Emergency C-section.
Sezaryenle almışlar.
There was an emergency at home. Had to go back for a while.
Evde acil bir durum vardı Gitmek zorunda kaldım.
What kind of emergency?
Nasıl bir acil durum?
There's an emergency down at the pet clinic.
Veteriner kliniğinde acil bir durum varmış.
Of a brand widely used by mortuary and emergency services.
Morgun ve acil hizmetlerin kullandığı bir model.
And, uh, you've got, uh, my number in case of emergency?
Acil durumlar için telefon numaram var mı sizde?
911. What's your emergency?
911.Acil durumunuz nedir?
We've been monitoring emergency bands.
Biz acil durum bantlarını izliyorduk.
Detective Fusco, we have an emergency.
Dedektif Fusco, acil bir durum var.
This is 911. What's your emergency?
911, acil durumunuz nedir?
Dr. Mason to the emergency room.
Dr. Mason acile.
The emergency room?
Acile mi?
We keep a small batch of antivirals for avian flu in the emergency preparedness stock room on the other side of the ER.
Acil servisin diğer tarafındaki acil durumlara müdahale deposunda kuş gribi için bir miktarda antiviral saklıyoruz.
As systems across the globe continue to break down, panic and chaos has erupted in the streets, sparking looting, fires, and traffic accidents, spreading thin emergency response teams and local law enforcement alike.
Dünya genelinde sistemler bozulmaya devam ederken sokaklarda panik ve kaos havası hakim. Yağmalamalar, yangınlar ve trafik kazaları yüzünden acil durum müdahale ekipleri ve polisler oradan oraya koşuşturur vaziyette.
Meanwhile, the global state of emergency... continues with stock markets plunging.
Bu esnada dünyadaki kırmızı alarm borsanın çökmesiyle sürüyor.
Is back at home after DNA evidence yesterday confirmed the boy's return. An emergency hearing was held this morning, which declared Asher a free man.
Dün çocuğun dönüşü DNA kanıtıyla onaylandıktan sonra bu sabah gerçekleşen acil durum duruşması Asher'ın özgür bir adam olduğunu beyan etti.
It could have been an emergency.
Acil bir durum olabilirdi.
We are coming from an emergency of the Party's political commission.
Partinin siyasi komisyonunun aciliyetinden dolayı buradayız.
It's an emergency.
Acil bir durum var.
Tactical Emergency Vehicle Operations Center.
Taktiksel Araç Kullanım Merkezi.
Do you know why she would request an emergency leave of absence?
Neden acil durum izni isteğinde bulunduğunu biliyor musun?
Apparently, she requested an emergency leave of absence.
Görünen o ki acil durum izni almış.
This is the emergency protocol that the Transitional Authority used in Seattle.
Geçici hükümetin Seattle'da kullandığı acil durum planı bu.
I want to call an emergency meeting.
Acil toplantı ayarlamanı istiyorum.
Emergency operator had trouble understanding him.
Beyaz, genç erkek, ismi belirsiz.