Enable traducir turco
479 traducción paralela
All I have done to you is to enable you to be yourself.
Senin için yaptığım herşey kendin olmanı olanaklı kıldı.
Now, I suggest you take a week's sick leave... to enable you to get a complete change of air, hmm?
Şimdi, tam bir hava değişimi için bir hafta rapor almanı öneririm.
If we can prove the existence of this new element it may enable us to look into the secret of life itself deeper than ever before in the history of the world.
Bu yeni elementin varlığını kanıtlayabilirsek hayatın sırlarına dünya tarihinde olmadığı kadar derinlikte ulaşabiliriz.
To enable you to call her, sir.
Çağırmanıza olanak sağlamak için, bayım.
Now I had better get out of the way to enable you to see better.
Şimdi en iyisi, daha iyi görmenizi sağlamak için ben kenara çekileyim.
It's to enable you to take some of it away from him.
Bu ondan bir şeyler alabilmenize izin verir.
We hope this electro-dynamometer will enable us to complete our examination of the oral passages.
Umuyoruz ki, bu elektro-dinamometre, hava kanalları araştırmamızı tamamlamamıza... olanak sağlar.
You'll be glad to know that the completion of this link in the railway will enable us to transport the sick and disabled to the new camp by train.
Ama, şuna memnun olacaksınızdır ki bu tren yolu hattının tamamlanması hasta ve sakatlarımızı yeni kampa trenle taşımamızı sağlayacak.
It will enable me to become a better and wiser ruler over my own people.
Ve bu beni, kendi insanlarım için daha akıllı bir hükümdar haline getirecek.
Here is something which will enable you, with industry, to get a good employment.
Bu dışarıda iyi bir iş bulabilmen için sana referans olacak.
No, I am going to give you a device which will enable you to move from place to place.
Hayır, size bir yerden bir yere gitmenizi sağlayacak bir cihaz vereceğim.
Except this will enable you to cross space, not time.
Bunun zamanı değil, mekânı kat etmenize imkan vermesi hariç. - Ne?
Helps to calm the nerves and enable us to think more clearly.
Sinirleri yatıştırır ve daha net düşünmemizi sağlar.
Once the core is removed, we can replace it with a power system that will enable us to pilot the planet anywhere in the universe.
Çekirdek serbest kalır kalmaz, çekirdeği güç ağının yerine koyun dolayısıyla, bu gezegen bize evrenin herhangi bir yerinde rehberlik edecek.
What I take from you will enable me to reach beyond this galaxy into the solar system to pluck from Earth its myriad techniques and take from man his mastery of space.
Senden aldıklarım Yeryüzü'nün sayısız tekniklerini ve adamın Uzay'daki ustalıklarını söküp almam için benim bu Galaksi'nin ötesindeki Güneş Sistemi'ne ulaşmama olanak sağlayacak.
Anyway, it might confuse them just long enough to enable us to get away...
Her neyse, en azından burdan uzaklaşmamıza yetecek kadar kafalarını karıştırabilir...
# Enable husbands to fill their days
# Sadece evlilerin yapabileceği gibi...
The instruction all Swedish citizens have had in non-violent defense will enable us to carry out this form of defense, fully confident that Sweden is well equipped to meet an enemy attack.
Şiddet içermeyen savunma eğitimi alan tüm İsveç vatandaşları böyle bir savunmayı uygulamaya muktedirdirler, bir düşman işgali ile karşılaşabilecek olan İsveç tam teçhizatlıdır ve kendisine güveni tamdır.
Separate endowments of $ 1,500 enable us to send plants to a hospital ward regularly so that no patient need ever be without flowers.
1,500 $'lık küçük bağışlarla koğuşlara düzenli olarak çiçek yolluyoruz böylece hiçbir hasta çiçeksiz kalmıyor.
We Vulcans have certain mental... Certain disciplines which enable me to maintain a shield.
Biz Vulkanlıların belli bir akli disiplini vardır.
However, I think we have devised a plan that will enable us to reissue the drug and, at the same time, greatly reduce the possibility of counterfeiting.
Ancak, bir plan yaparak ilacı yeniden piyasaya süreceğiz ve aynı zamanda kalpazanlığı büyük ölçüde azaltacağız.
As the unit is called upon to do more work, it pulls more power to enable it to do what is required of it, just as the human body draws more energy to run than to stand still.
Üniteden daha çok çalışması beklendiğinden, fazla enerji sarf ediyor. Tıpkı insanın koşmak için, ayakta durmaktan fazla enerji sarf etmesi gibi.
To enable us to contribute substantially to society
Bu sayede topluma büyük ölçüde katkı sağlamaktır.
No system will ever enable the masses to acquire refinement.
Benim düşünceme göre hiçbir sistem halka inceliği hiçbir zaman öğretemeyecek.
That's the point! That money would enable me to establish certain proof for theories of mine.
O para bana bazı teorilerimi kanıtlama imkanı verebilir.
That money would enable me to travel to southern France to examine evidence of prehistoric art forms 100,000 years old.
O parayla Fransa'ya gidip... 100.000 yıllık sanat formu kalıntılarını inceleyebilirim.
The skills you possess should enable you... to achieve greater success.
Sahip olduğun yeteneklerle... büyük başarılar elde etmen gerekir.
My good Porthos needs 10, to enable himself to dress decently.
Sevgili Porthos adam gibi elbise almak için on alıyor.
Therefore we had the feeling that this build-up of force might enable us to reach the final goal, which was Antwerp.
Bu nedenle biraraya getirilen bu kuvvetle nihâi hedefi yani Anvers'i ele geçirebileceğimizi düşündük.
This new box will enable The people of the ulverston road area To post letters, postcards and small packages
Bu yeni kutu, Ulverston Yolu sakinlerinin mektup, kartpostal ve ufak paketlerini Esher Yolu kutusuna ya da Turner's Parade'deki postanenin önündeki kutuya gitmeden atabilecekler.
They're simply not stepping up the reception sufficiently to enable...
Görünebilmesi için yayını yükseltmiyor olmalılar...
"The fruit of your loins will enable the productive citizenry of Topeka" "to overcome metabolic changes resulting from" lengthy subterranean living,
"Çocuklarınız, yeraltında uzun süre yaşamaktan kaynaklanan metabolik sorunların üstesinden gelerek Topeka'daki üreme işlevinin sürmesini ve bu günah dolu dünyayı Tanrı'nın yolunda yeniden kurmaya devam etmenizi sağlayacaktır."
And to enable his relationships to continue as they always were, he has decided, for convenience, to retain his mortal form.
Bizlerle eskisi gibi ilişkilerini sürdürebilmek amacıyla kolaylık sağlasın diye, fani halini korumaya karar vermiştir.
These slots enable us to guide the chute.
Bu kollar paraşütleri yönetmemize imkan sağlayacak.
Like gyroscopes in the automatic controls of an aeroplane, they enable the fly to be aware of the attitude of its body and to detect when there's been a change in the flight path.
Otomatik pilottaki uçaklardaki jiroskoplar gibi vücudun yüksekliği ile ilgili sineğe bilgi verirler ve uçuş yönündeki değişiklikleri tespit ederler.
It's these that enable flies to perform such extraordinary and tantalising aerobatics.
Sineğin olağandışı hava akrobasisi yapmasını sağlayan şey bunlardır.
Can you find the force to enable these 2 quite opposite lives to live together in yourself?
Bu iki farklı canlıyı senin içinde birlikte yaşatacak kuvveti bulabilecek misin?
We have been working very hard all night, and I'm happy to be able to tell you thatwe have come up with some draft proposals which would enable you to achieve your desired objectives by the stated dates.
Gece boyunca çok sıkı çalıştık ve belirtmekten mutluluk duyarım ki, belirlenen tarihe icraatı yetiştirebilmeniz için bazı taslaklar hazırlamayı başardık.
One of the original planners of the nuclear station, will undoubtedly enable us to obtain more precise information.
Nükleer santralin asıl planlayıcılarından biri muhakkak ki bizim daha fazla doğru bilgi elde etmemize imkan sağlayacaktır.
It'll enable you to try and get back to what you really are.
Denemen ve her ne isen o olarak geri dönmen mümkün.
The whole point, really, I think... was to enable the people in the workshops, including yourself... to somehow sort of strip away every scrap of purposefulness... from certain selected moments.
Bütün amaç sanırım kendin de dâhil olmak üzere, atölye çalışmasına katılan insanları bazı seçilmiş anlarda, bir şekilde her türlü amaçsızlıktan uzaklaştırmaktı.
You are to be indoctrinated in counterterrorist techniques... which will enable you to meet your terrorist adversary on equal terms.
Sizi hasmınız olan teröristle eşit koşullarda karşılaşmanızı sağlayacak olan antiterörist teknikleri konusunda bilgilendirileceksiniz.
Odorama will enable you, the viewer... to actually smell, right from your movie seat... some of life's most fragrant odors.
Kokurama size, izleyiciye sinema koltuğundan dünyanın en hoş... kokularını koklama imkanı tanıyor.
It will enable you to monitor the location of any A.I. T. Truck with a C.B. Radio.
Ekranında bölgede bulunan S.B. telsizine sahip her B.K.B. kamyonunun etkinleşmesini sağlayacak.
That would enable you [br] to get them out beforehand.
Bu sayede onları önceden uzaklaştırabilirsin.
With your wisdom, I'm sure we can work out an arrangement... which will be mutually beneficial... and enable us to avoid any unpleasant confrontation.
Sizin gibi bilge bir kişiyle..... iki taraf için de karlı olan..... tatsız tartışmalara sebep olmayan bir anlaşma yapabiliriz.
And there will be pitch and yaw thrusters to enable the occupant...
İleri geri ve dönüş levyeleri, yolcunun...
- Enable missiles.
- Füzelere yetki verin.
My father's only purpose is to enable heathen souls... to enter heaven more rapidly than they would of their own accord.
Babamın tek gayesi dinsizlerin cennete normalde gireceklerinden daha çabuk girmelerini sağlamak.
I don't know if standing on a road that I'm not meant to stand on... is going to enable me to continue to protect you.
Ayakta düzgünce durup seni koruyabilir miyim bilmiyorum.
Your intelligence would enable you to survive as well.
Senin zekan da senin yaşamanı sağlayacak.