Ephraïm traducir turco
146 traducción paralela
This is my brothers Ephraim and Daniel.
Bunlar kardeşim Ephraim ve Daniel.
Hi, brother Ephraim, brother Daniel.
Merhaba Ephraim kardeş, Daniel kardeş.
Which is Ephraim and which is Daniel?
Hangisi Ephraim ve hangisi Daniel?
Adam, Benjamin, Caleb, Daniel, Ephraim, Frank and Gideon.
Adam, Benjamin, Caleb, Daniel, Ephraim, Frank and Gideon.
Do you, Benjamin, Caleb, Daniel, Ephraim, Frankincense, Gideon take these girls to be your lawfully wedded wives?
Siz, Benjamin, Caleb, Daniel, Ephraim, Frankincense, Gideon bu kızları yasal karılarınız olarak kabul ediyor musunuz?
Ephraim, are they gone now, for good?
Ephraim, dönmemek üzere mi gittiler?
Yes, Ephraim.
Evet, Ephraim.
- Ephraim!
- Ephraim!
Leave me alone, Ephraim.
Beni yalnız bırak, Ephraim.
Ain't many can touch you, Ephraim.
Kimse eline su dökemez, Ephraim.
- Go it, Ephraim!
- Haydi, Ephraim!
" Here lies Ephraim Cabot.
" Ephraim Cabot burada yatıyor.
In all events, your great-great-great - grandfather, Ephraim Moon... sailed for Australia in 1782 on a ship of the line. Set himself up as an apothecary.
Neyse, dedenizin babasının babasının babası Ephraim Moon 1782'de gemiyle Avustralya'ya gitti ve orada eczacı oldu.
As my late husband Ephraim used to say, if you have to live from hand to mouth, you'd better be ambidextrous.
Son kocam, Ephraim Levi derdi ki : "Ekmeğini taştan çıkarıyorsan iki elini de kullanmalısın."
As my late husband Ephraim used to say,
Son kocamın dediği gibi :
My late husband Ephraim believed in life - anyplace you could find it - wherever there were people, all kinds of people.
Son kocam, Ephraim Levi, hayata inanırdı, nerede bulursan, nerede çeşit çeşit insan varsa.
Every Friday night, like clockwork, down those stairs of the Harmonia Gardens we came, Ephraim and I.
Her Cuma gecesi, kurulu saat gibi, Harmonia Gardens'ta basamaklardan inerdik.
Ephraim, let me go.
Ephraim, gitmeme izin ver.
It's been long enough, Ephraim.
Yeterince zaman geçti, Ephraim.
But lately, Ephraim... I've begun to realize that... for a long time... I have not shed one tear.
Ama, son zamanlarda, Ephraim, farkına varmaya başladım ki... uzun zamandır hiç ağlamamışım.
Well, I have made that decision, Ephraim, but I would feel so much better about it if - If you could just give me a sign - any kind of a sign that you approve.
Ben kararımı verdim, Ephraim, ama sen küçük bir işaret gönderirsen daha iyi hissedeceğim, onayladığına dair minik bir işaret.
I'm going back, Ephraim.
Geri gidiyorum, Ephraim.
And, Ephraim... I want you to give me away.
Ve Ephraim, beni senin yollamanı istiyorum.
Ephraim Levi, I'm gonna get married again.
Ephraim Levi, yeniden evleneceğim.
As you always said, Ephraim, money - pardon the expression - is like manure.
Her zaman söylediğin gibi, Ephraim : Para, tabirimi bağışla, gübre gibidir.
And, Ephraim... I'm still waiting for that sign... that you approve.
Ve Ephraim, hala işaret bekliyorum.
Thank you, Ephraim.
Teşekkürler, Ephraim.
This here's brother Ephraim.
Bu kardeş Ephraim.
Ladies and gentlemen, I now have the honor to present to you... the President of Israel :
Hanımlar ve beyler. Sizlere şu an gururla İsrail Başkanı Ephraim Katzir'i sunuyorum.
Ephraim Squier is important.
Ephraim Squier önemli biri.
That's probably Ephraim now.
Muhtemelen Ephraim'dir.
Hey, Ephraim, get in here, you old... Chicken.
Ephraim gel içeri seni yaşlı piliç.
Hi, Ephraim.
Merhaba Ephraim.
Ephraim, make your selection.
Ephraim, seçimini yap.
Ephraim, go find your wife and give her some hug therapy.
Ephraim, git eşini bul ve ona biraz kucak terapisi uygula.
Well, Ephraim.
Peki, Ephraim.
Ephraim, you could have two tickets around the entire galaxy you gin-soaked waffle head. No one's going with you.
Ephraim, seni boş kafalı ayyaş herif tüm galaksiyi gezecek iki biletin bile olsa, kimse seninle gelmez.
" Ezekiel Begat Jedidiah. Jedidiah Begat Ephraim.
Yakup Yusuf'un babası, Yusuf, Efraim'in babası,
Ephraim Begat Lemuel. " Man, these people Begat their brains out.
Efraim, Cemal'in babası ve bu insanlar kafayı yiyor.
Just like old times, eh, Ephraim?
Eski günlerdeki gibi değil mi, Ephraim?
- That's my friend, Ephraim.
- O benim dostum, Ephraim.
And all in favour of "Ephraim, the Retarded Rabbit"?
"İbrahim, Özürlü Tavşan" lehine olanlar?
So Jesus did not travel openly in Judea, but left, and went to a place near the desert... to a town named Ephraim, where he stayed with his disciples.
Bu yüzden İsa Judea'ya açıkça gidemedi, ama çöl yakınlarındaki bir yere gitti müritleri Ephraim adındaki kasabada kalıyorlardı.
My name is Ephraim.
Adım Ephraim.
You want to wire Ephraim and ask for evidence, you do it.
Ephraim'e telgraf çekip, kanıt sormak istiyorsan, buyur.
Or Mossad's giving it to CIA, which is giving it to Louis... and Ephraim's demanding we give him Louis... because he knows we expect him to do...
Ya da Mossad bilgiyi, Louis'ye bilgi veren CIA'ye veriyor Ephraim de bizden Louis'yi ona vermemizi istiyor çünkü biliyor ki, bizim ondan yapmasını bekleyeceğimiz...
If you don't, tell Ephraim Avner came to see him.
Bilmiyorsan, Ephraim'e Avner'ın onu görmeye geldiğini söyle.
So break bread with me, Ephraim.
Yani ekmeğimi bölüş benimle, Ephraim.
It's 22 Victor Road, Mount Ephraim Cemetery.
Victor Yolu 22 numara. Ephraim Dağı Mezarlığı.
Abby, call Mount Ephraim Cemetery.
Abby, Ephraim Dağı Mezarlığı'nı ara.
An original Breen 984 half doubloon, designed by Ephraim Brasher, engraved by Ephraim Brasher, and, hold your breath, gentlemen and ladies, 204 grains.
- Orjinal bir Breen 984 yarım ispanyol altını. - Ephraim Brasher tarafından dizayn edilmiş. Ephraim Brasher tarafından kazınmış.