Every time i turn around traducir turco
100 traducción paralela
She gives me the heebie-jeebies. Every time I turn around, there she is staring at me.
Her arkamı döndüğümde beni izlediğini görüyorum.
Every time I turn around, it costs thousands of dollars. 10,000 here, 10,000 there.
Nereye dönsem binlerce dolara mal oluyor. 10,000 buraya, 10,000 şuraya.
Every time I turn around, it's you behind me, pushing me, interfering with me.
Ne zaman dönsem arkamda seni buluyorum. Her şeyime müdahale ediyorsun.
but you, man you're reading farmer magazines every time I turn around.
fakat sen, adamım ben ne zaman sana baksam seni çiftçi dergilerini okurken görüyorum.
" Goddamn, every time I turn around, that nigger's in jail.
" Κahretsin, ne zaman arkamι dönsem ο zenci hapishanede.
I'm tired of finding you on the telephone every time I turn around.
Yüzümü döndüğümde seni telefonla görmekten bıktım usandım.
This is not your toy to play with every time I turn around.
Arkamı dönünce bunu oyuncak yapamazsınız.
Every time I turn around, there's a different man in my wife's room.
Her gelişimde karımın odasında başka bir adam buluyorum.
Every time I turn around, you're supposed to be gone.
Ne zaman arkamı dönsem gitmiş görünüyorsun.
I'll be there. Every time I turn around, somebody gets to him.
Her arkamı dönüşümde, bir başkası aklını bulandırıyor.
Every time I turn around, somebody's giving me advice.
Ne zaman başımı kaldırsam, biri bana tavsiyede bulunuyor.
It seems like every time I turn around... there's some new monster wreaking havoc and I...
Nereye baksam bir canavar çıkıyor.
It seems like every time I turn around, I'm recycling her clothes back into the replicator.
Her zaman onun giysilerini kopyalayıcıda geri dönüştürüyorum.
No, because every time I turn around, this one takes his clothes off.
Hayır, çünkü, her arkamı dönüşümde, bu kıyafetlerini çıkarıyor.
Every time I turn around, there's something else.
Her arkamı döndüğümde, başka bir şey çıkıyor!
Every time I turn around, one of the nurses takes my chart.
Hemşireler ha bire çizelgelerimi alıyor.
Every time I turn around
"Every time I turn around"
It seems every time I turn around you have your finger in an associate's knee-pit.
Her arkamı döndüğümde parmağın birilerinin dirseğinde oluyor.
Seeing you every day, everywhere I go, every time I turn around.
Seni hergün her gittiğim yerde, her köşe başında görüyorum!
Every time I turn around, I hear someone screaming and fighting, and I pray to God it's someone else's kids, but it's not.
Ne zaman arkamı dönsem, birinin bağırdığını, kavga ettiğini duyuyorum ve Tanrıya lütfen başkasının çocukları olsun diye dua ediyorum, ama olmuyor.
L-I mean, I wanna be your friend... but every time I turn around you're there, and... and it's suffocating me, so...
Arkadaşın olmak istiyorum... Ama ne zaman etrafıma baksam sen etrafımdasın, ve... Ve beni bunaltıyor...
Every time I turn around, we seem to be violating some stupid whitelighter ordinance.
Ne zaman sana yaklaşsam, salak beyazışıklı kanunları karışıyor araya.
It's like every time I turn around, they slap handcuffs on me.
Ne zaman arkamı dönsem, ellerime kelepçeyi vuruyorlar.
What the fuck, man? Every time I turn around, you got your fucking hand out, man.
Ne zaman arkamı dönsem... paraları saçıyorsun.
And every time I turn around you got your dick out. So what's up?
Ben ne zaman arkamı dönsem gözün başka karılarda.
It seems like every time I turn around, I make new friends.
Neden olmasın ki? Her arkamı döndüğümde... Yeni arkadaşlar edinmiş oluyorum.
In fact, it seems like every time I turn around, somebody's advising me to send you away.
Hatta her arkamı döndüğümde, biri seni göndermemi salık veriyor.
Seems every time I turn around, somebody advises me to send you away.
Her arkamı döndüğümde biri seni göndermemi salık veriyor.
How you claim you want nothing to do with me, yet every time I turn around, there you are.
Benimle işinin olmadığını söylüyorsun, ama ne zaman arkamı dönsem oradasın.
You are a med student who should be learning from me, but every time I turn around, you're talking to him.
Benden bir şeyler öğrenmesi gereken bir öğrencisin ama ne zaman arkamı dönsem, bu adamla konuşuyorsun.
Every time I turn around, Dr Kelso's riding me.
Ne zaman dönsem, Dr. Kelso beni azarlıyor.
Every time I turn around, Kelso's there.
Ne zaman dönsem, Kelso orada.
See, I keep doing that, and every time I turn around, she's back wandering the halls.
Görüyor musun, bunu onu her gördüğümde yapıyorum ama bir türlü akıllanmıyor.Ne zaman arkamı dönsem yine koridorlarda dolaşıyor.
Seems like every time I turn around... the cops got him picked him up for something or other.
- üstlenemem.Ne zaman arkamı dönsem polisler bir sebepten onu alıkoyuyorlar.
Every time I turn around, there you are.
Ne zaman etrafıma baksam, sen oradasın.
Every time I turn around, one of them's there.
Nereye gitsem, peşimden geliyorlar.
I'm going to court every time I turn around.
Her zaman mahkemeye gidip duruyorum.
It's just every time I turn around, it's you and Cohen.
Sadece.. ne zaman arkamı dönsem, Sen ve Cohen'i beraber görüyorum.
She's there every time I turn around.
Nereye dönsem orada bitiyor.
Turk, how come every time I turn around you're checking out some woman's you-know-what?
Turk, neden her arkamı döndüğüme seni kadınların bir yerlerine bakarken buluyorum?
I've been beat up every time I turn around.
Ne zaman yüzümü çevirsem dayak yiyorum.
Every time I turn around, I'm havin to remind people that I go first. Makes me really popular.
Ama ne zaman sırtımı dönsem, insanlara önceliğin bende olduğunu hatırlatmam gerekiyor.
Every time I turn around he's there with that smug look on his face.
Ne zaman dönüp bir yere baksam, suratında o kibirli bakışla karşımda.
Son, seems every time I turn around, I'm seeing you.
Oğlum her arkamı döndüğümde sen ordasın.
Because every time I turn around someone else has gone missing.
Çünkü ne zaman birinin etrafında dolaşsam, kayboluyor.
Every time I turn around, there's this new couple buying their house for the first time. They're arguing about where to put the office or the guest room. And if it's not newlyweds, then it's new parents, and...
Her zaman, bakıyorum, ilk defa ev alan çift, çalışma veya konuk odalarını nereye yapacaklarını tartışıyorlar yeni evli değilse, yeni aile, ve...
Every time you turn around, expect to see me...'cause one time you'll turn around, and I'll be there.
Ne zaman bilmiyorum ama yakalayacağım. Her döndüğünde karşında beni bulmayı bekle. Çünkü bir sefer döndüğünde orada olacağım.
He's been dead for over 15 years, but every time i turn around i hear his name!
Kötü bir rüya gören bir adamın portresi.
Man, I wish. Seem like every time you turn around, some sucker's coming from the pocket... and he's strapped.
Öyle görünüyor ki ne zaman başını çevirsen, ibnenin biri ortaya çıkıyor, belinde silahıyla.
Every time I think you're the same old, sharp-edged jackass, you turn around and do something to remind me that you're such a pansy!
Senin yaşlı bir budala olduğunu düşündüğüm her zaman, bana eşcinsel olduğunu hatırlatacak bir şey yapıyorsun!
I was with the Royal Marines as they trooped around eastern Afghanistan and every time they got a location for a supposed Al Qaeda or Taliban element or base they'd turn up and there was no one there, or there'd be a few startled shepherds
Doğu Afganistan'da toplanıldığında, Kraliyet Deniz Kuvvetleri'ndeydim. Sözde El Kaide veya Taliban'a ait bir üsse her seferinde baskına gidildiğinde ya hiç kimse olmazdı ya da bir kaç çoban olurdu.