Exercise traducir turco
4,731 traducción paralela
Good. Let's build on that and get you started on an exercise program - treadmill, weights, some yoga.
Güzel, buna bağlı bir egzersiz programına başlayalım.
Consider it an exercise in delayed gratification.
Ertelenmiş bir zevkin egzersizi gibi düşün.
Her doctor's appointments, her housing, her diet, her exercise.
doktor randevularını, barınmasını, diyetini, egzersizini...
One p.m., food and exercise.
13.00. Yemek ve egzersiz zamanı.
You exercise the gray matter, Neville.
Kafa yapısı üzerinde çalış, Neville.
- Here's an exercise for you, Jim.
- Senin için bir egzersiz yapalım Jim.
There is an option in the contract that allows me to back out within 30 days of signing, so I would like to exercise that option.
Sözleşmedeki bir madde bana imzadan caymam için otuz gün süre veriyor ve bu maddeyi değerlendirmek istiyorum.
Does he get any exercise?
Egzersiz yapıyor mu?
Oh. You out getting some exercise?
Egzersiz yapmaya mı çıktın?
Everything that you've helped me do these past six weeks- - every-every meeting you've dragged me to, every exercise you've compelled me to perform- - it's all been in preparation for this moment.
Son 6 haftadır bana yardım ettiğin her şey, beni sürüklediğin her toplantı, gerçekleştirmek zorunda olduğum her egzersiz. Her şey bu an için hazırlık oldu.
Let's start with a trust exercise so he knows that you're not afraid to be vulnerable.
İşe güvenini kazanmakla başlayalım ki kırılgan olmaktan korkmadığını bilsin.
It'll take exercise, diet and discipline.
Sıkı bir egzersiz, rejim ve disiplin gerekiyor.
For exercise.
Egzersiz için.
Apparently, there's some film thing going around, 23 hours or whatever, says how exercise saves us bucks in the long term.
Sanırım bir film varmış. 23 saat falan bir şey işte. Egzersizin uzun vadede nasıl para kazandıracağını anlatıyormuş.
Exercise?
Egzersiz? Banyo?
It's an exercise!
Sadece bir talim bu!
So we're gonna do an association exercise using the cards that you found on your chairs.
Sandalyelerinizdeki kartları kullanarak çağrışım alıştırması yapacağız.
Warwick let me out for exercise, so he could save his pride.
Warwick beni alıştırma olsun diye bıraktı. Böylece gururunu koruyacak.
She says exercise is good for you and the baby.
Egzersizin bebek ve sizin için iyi olduğunu söylüyor.
Nudity, exercise, and vegetarianism are the main tenets, I believe.
Çıplaklık, egzersiz ve vejetaryenlik en asıl ilkeleridir.
We have a full schedule of tasks and exercise and hope you'll participate fully.
Hepimizin görevleri ve yapacakları aynı, umarım aramıza katılıp bizimle kalırsın.
Do the breathing exercise.
Nefes al, nefes al. Nefes al!
Which leads me to believe that he was "Yossarian," their liaison during the exercise.
Bu da beni, onun "Yossarian" olduğuna inandırıyor eğitim sırasında Kızıl Ekibin gizli bağlantısı.
No nightclub would allow her in wearing exercise gear, let alone one as pretentious as Hurrikane with a "K."
Hiç bir gece kulübü egzersiz kıyafetleriyle onu içeri almaz. Hele ki KasırKa gibi iddialı bir kulüp...
I will exercise caution.
Anlaşıldı. Bunu iyi planlamalıyız.
And their excuse will be a "training exercise accident"?
"Talim sırasında bir kaza oldu." bahanesinin ardına sığınacaklar.
How then can the public exercise democratic control if it doesn't understand science?
Halk, bilimden anlamadan demokrasiyi nasıl yürütebilir?
No matter what, for me, this has been a fascinating more than an exercise.
Her halukarda bu benim için bir egzersizden çok ama çok daha fazlası.
I'll tell you what, you try it, and I'm gonna use some good judgment and exercise my First Amendment right to crack you on your butt, how's that?
Bak sana ne diyeceğim. Sen bunu dene ben de durumu iyi muhakeme edip popona bir şaplak atma birinci ek madde hakkımı kullanayım, ne dersin?
This exercise shows how physically compatible two people can be.
Bu egzersiz iki insanın fiziksel olarak ne kadar uyumlu olabileceğini gösterir.
She's healed well, and to encourage her to exercise her flippers properly, she has, every day, a little trip to the seaside.
Epeyce iyileşti. Yüzgeçlerini düzgünce kullanması için... her gün deniz kenarına egzersize getiriliyor.
So does exercise- - Stuff that numbs you keeps you from thinking too much.
Uyuşmanı ve çok fazla düşünmemeni sağlayacak şeyler yap.
I just thought it's a good habit.. .. to exercise in the morning.
Sadece sabahları egzersiz yapmanın iyi bir alışkanlık olduğunu düşündüm.
you will exercise everyday, and after 9 PM,
her gün egzersiz yaptığına, ve sonra akşam 9'da,
And these days, the only exercise he gets is walking the dog.
Bugünlerde yaptığı tek egzersiz de, köpeği yürüyüşe çıkarmak.
I could use the exercise.
Bu alıştırma işime yarayabilir.
So much for exercise.
Alıştırma bu kadar.
I wish we'd started this exercise six months ago.
Keşke bu uygulamaya 6 ay önce başlasaydık.
Okay, wait. What would Davis take a sedative before going on an intense tactical training exercise?
Davis simülasyona gitmeden önce neden yatıştırıcı kullansın ki?
I think that, with herbal supplements, exercise, and time spent in nature, this can become this.
Bence, bitkisel desteklerle egzersizle, ve doğada vakit geçirmeyle bu, bu hâle dönüşebilir.
So I think I'll exercise my right to remain silent now.
O yüzden sessiz kalma hakkımı kullanacağım.
You still want to exercise your right to remain silent?
Hâlâ sessiz kalma hakkını mı kullanmak istiyorsun?
That's an amazing vocal exercise.
Bu inanılmaz bir vücut egzersizi.
A boxing gym that can generate extra revenue with exercise classes.
Egzersiz sınıfları ile bu boks salonundan ekstra gelir elde edebilirsin.
He should exercise his right and take the test.
Geri çekil dedim!
And now, ladies, we'll have that last exercise again.
Şimdi hanımlar, son alıştırmayı tekrar yapıyoruz.
Well, whatever it means, as an exercise in bamboozling the police, it's brilliant.
Anlamını bilmem ama polis için iyi bir zihin egzersizi, çok zekice.
The doctor did say I need more exercise.
Doktor, daha fazla egzersiz yapmamı söylemişti.
We want to exercise Mr. Sweeney's right to a speedy trial.
Hızlandırılmış bir duruşmada Bay Sweeney'in haklarını kullanmak istiyoruz.
It's amazing how much exercise I've gotten from those words.
Bu kelimelerle ne kadar egzersiz yaptığım inanılmaz.
Okay, you know what, let's do a little exercise.
Tamam, dinleyin, küçük bir çalışma yapalım.