Extremes traducir turco
286 traducción paralela
I think I've been taken in by you again. Why do I have to go to these extremes?
Yine size kandım, bu kadar ileri gitmek zorunda mıydık?
Frequently this has been carried to unhappy extremes.
Bu durum, sıklıkla da çok üzücü noktalara varır.
Why do you have to go to extremes, Tess?
Neden uç noktalara gitmek zorundasın, Tess?
They were at the mercy of the worse extremes of the weather.
En kötü hava koşulları vardı.
originality is fine, but why go to extremes?
Orijinallik iyidir, ama neden sınırları zorlayalım?
There are certain things in this world a man does well to carry to extremes.
Bu dünyada öyle bazı şeyler vardır ki insanın aşırıya kaçması gayet te iyidir.
- Yes. You're too easily swayed by sentiment, individual good deeds over bad, the crude extremes.
Çok çabuk sonuca varıyorsunuz, iyiyle kötüyü ayırt edemiyorsunuz.
- So you told me. And though we made every precautionary check, we never went to extremes like this unless... Unless you were tipped that there was to be an attempted assassination.
Her ihtiyati kontrolü yapsak da, aşırılığa hiç kaçmazdık... tabi bir suikast girişimi konusunda ihbar almamışsanız.
You can go to extremes
# Olmayacak hayallerle
If I understand it, Vogler's activities range without scruples between these two... extremes.
Eğer doğru anladıysam, Vogel'in çalışmaları vicdansızca bu iki uç arasında gidip geliyor.
I learned the way of the West, so I've become a little of both... a paradox... and it is hard to reconcile the extremes.
Batı'nın kurallarını da öğrendim, böylece ikisinden de biraz aldım, bir paradoks. Farklı uçları uzlaştırmak zor.
Does wonders for extremes.
Uçlarda harikalar yaratır.
You said something about extremes.
Uç noktalardan bahsetmiştiniz.
You are a creature of extremes, aren't you, Brother John.
Aşırılıklarını bırakamayan biriydin, değil mi kardeş John?
My stepmother, Lady Macbeth, is always going to extremes.
Üvey annem, Lady Macbeth, hep aşırıya kaçmıştır.
Why rush to extremes?
Neden bu kadar aşırıya kaçıyorsun?
I didn't think you'd go to such extremes to destroy me.
Bu şekilde beni mahvetmeye çalışacağını hiç düşünmemiştim.
A splendid custom, if not carried to extremes.
Olağanüstü bir gelenek, aşırıya kaçılmadığında.
Number one wasn't jealous, but number two knew only that two extremes... two defeats.
İlki kıskançlığını yok sayıyordu, ikincisi ise farkında... İki hata... iki başarısızlık...
Extremes.
Uç noktalar.
Extremes and limits.
Aşırı uçlar ve sınırlar.
Extremes.
Aşırı uçlar.
These extremes always!
Her zaman bu uç noktalar!
Boy, this character will go to any extremes to get attention.
Tanrım, bu herif dikkat çekmek için her şeyi yapacak.
But I mean there must be a workable compromise between the two extremes.
Ama iki kutup arasında makul bir uzlaşma olmalı.
It's true that law enforcement is being driven to deplorable extremes, but those guns are out there. And believe me, if the people who have them get organized, no one will stand a chance.
Kanun güçleri, sonuna kadar yasayı uygulamakta kararlı ama o silahlar dışarıda ve bana inanın onlara sahip olan insanlar organize oluyorlarsa, kimsenin bir şansı olamaz.
I haven't yet discarded all of my male vanity... but I don't carry it to extremes.
Erkeklik onurumu baskı altında tuttuğumu söyleyemem. Ama böylesi bir durumda, bu çok da umurumda değil.
I can't even think how to retort to something as ridiculous as turning down a body we've gone to such extremes to find.
O kadar zorluklarla bulduğumuz bedeni, kabul etmeme gibi bir saçmalığı nasıl rapor edeceğimi düşünemiyorum bile.
The quality of a civilisation is determined by the values between these extremes.
Bir uygarlığın kalitesini bu kesin uçlar arasındaki değerler belirler.
... working to extremes to divert world attention from their losses in North Africa and the reported inhumane treatment of the prisoners from East European nations.
... dünyanın dikkatini başka yöne çekecek sıradışı şeyler Kuzey Afrika'daki kayıplarını unutturacak ve Doğu Avrupalılara yapılan insanlık dışı uygulamaların rapor edilmesini.
The extremes you go to for a little validation, and you still go home alone.
Geçici bir ilgi için uç sınırları zorlayıp sonra da evine yalnız gidiyorsun.
d You can go to extremes with impossible schemes d You can laugh when your dreams fall apart at the seams dAnd life gets more exciting
# İmkansız görünenlere ulaşabilirsin # # Hayallerin paramparça olurken gülebilirsin # # Ve hayat daha heyecanlı olur #
I'm sad because, my darling, our poverty has now reached such extremes that I can no longer afford to keep us.
Üzgünüm çünkü, bir tanem, yoksulluğumuz hayatımızı sürdürmeye elvermeyecek kadar uç noktalara geldi.
I'm sad because, my darling, our poverty has now reached such extremes that I can no longer afford to keep us.
Binbir suratlı bir adamdım. Şu anki çirkin suratı nasıl oldu da seçtin? - Pes Lordum.
You mustn't try and push things to extremes, Victor.
Sen de zorlama artık Victor.
Karl himself is accused of extremes now.
Karl'ın kendisi şimdi aşırı bir şekilde suçlanıyor. Bu bir neden değil.
- They are creatures of extremes.
Ben o kadar şanslı değilim.
Tempering is taken to extremes.
Aşırıya kaçan bir tav verme.
I won't say better - there's no need to go to extremes - but your everyday life does become more... familiar.
Daha iyi demeyeceğim, Abartmanın manası yok, ama... günlük hayatınız daha tanıdık görünmeye başlar.
I mean, everything that he did, he went to the extremes to test those fringe regions and then come back.
Yani yaptığı şey uç noktalardaki her şeyi deneyip geri dönmekti.
We all know to what extremes helen goes.
Hepimiz Helen'in ne kadar aşırıya kaçtığını biliyoruz.
We both knew we'd never rediscover... the same extremes of passion and cruelty... with another living soul.
İkimiz de tutku ve kötülüğün aynı uç noktalarını başka biriyle keşfedemeyeceğimizi biliyorduk.
He goes to extremes to convince us he's bad
Kötü olduğuna bizi inandırmak için Çok çabalıyor
But since I cannot use my previous name... I'm prepared to go... to extremes!
Ama artık önceki adımı kullanamayacağımdan... tehlikeli şeyler... yapabilirim!
It is the line between all opposite extremes.
Tüm karşıt uçlar arasındaki çizgidir.
You would not have resorted to such extremes.
Böylesine uç noktalara başvuracağına inanmıyorum.
It's an effective way of acquiring a harem, because females must have a refuge below the ice from the extremes of the winter weather.
Bu, harem kurmanın etkin bir yoludur çünkü dişilerin çetin kış koşullarından korunmaları için buzun altında bir sığınağa ihtiyaçları vardır.
Erebus is a mountain of extremes.
Erebus, bir olağanüstülükler dağıdır.
I mean, just because they're exotic doesn't mean they can't endure extremes.
Yani, egzotik olmaları, türlerini sürdüremeyecek olmalarını göstermez.
I'm extremes, dark and light, you know that.
Uç noktalardayım, karanlık ve aydınlıkta, biliyorsun.
Be more merciful, I beseech you and do not let your paternal authority drive matters to extremes.
Babalık gücünü merhametsizce kullanmayın.