Factions traducir turco
292 traducción paralela
Factions, no one agreeing with anyone else.
Hizipler, kimse kimseyle anlaşamıyor.
It's not my fault destiny assigned us to opposing factions.
Ayrılıklara karşı gelmemiz kör talihimin suçu değil.
Even more so if you left with my team of horses, which would bring a pretty penny in these times with two factions buying anything on four legs.
Bu arabayla da gitseydiniz daha çok üzülürdüm bu günlerde dört ayak üzerinde giden her şey haydutların saldırılarına uğruyor.
There will be isolated incidents, small factions.
Birkaç münferit olay, birkaç arbede yaşanır.
We will await the results from this sincere call staying calm in the face of comments that will surely be made in ill-meaning factions.
Bu samimi isteğin sonucunu bekleyeceğiz bu sırada ise sakin bir şekilde duracağız.
In the late 19th century in Arizona, two factions fought for control of the town of Tombstone.
Arizona'da 19'uncu yüzyıl sonlarında, Tombstone'un kontrolü için iki taraf çatıştı.
They may be in the form of democratic guerrilla factions off in the hills.
Dağlarda demokratik gerilla grupları halinde dolaşıyor olabilirler.
The factions digladiavam themselves, the alliances got excited, the governments were succeeded.
Kısa ömürlü koalisyon hükümetleri birbiri ardına göreve gelip dağılıyordu.
It's very interesting to me how quickly... the classes have divided up into three factions.
Sınıfın bu kadar çabuk üç guruba ayrılması... Benim için çok ilginç.
And we will then coordinate Aires Phase Two, which will exterminate all dissident factions on signal from our reborn leader.
Ardından Aires Proje'sinin ikinci aşaması olarak yeni liderimizin talimatıyla bütün muhaliflerini yok etmeye başlayacağız.
Not followers, but people like to make factions, and that makes bad feeling faster than boiled asparagus.
Taraftar değil, ama insanlar hizipçiliğe bayılır bu da haşlanmış kuşkonmazdan daha çabuk rahatsızlık yaratır.
A deputation from the rich, but self-destroying city of Medina met him by night at the Rock of Agaba asking him to come to them to stand between their factions to mediate their continual quarrels and civil wars
zengin ama fazla varlık gösterememiş Medine den bir heyet Onunla Akabe kayalılarında buluşup şehirlerine davet etti. Fitneyi ve iç savaşları önlemek için, bir tek Allah a inanacaklarına söz verdiler.
.. into 2 waring factions.
Çarpışan iki kısım halinde.
Various factions are fighting for the throne and the country is in chaos.
Birçok grup taht için kavga ediyor ve ülke kaos içerisinde.
That only he can hold the Francoist factions together and ensure the continuity of the dictatorship.
Ancak bu sayede Frankocu grupları bir arada tutabilir ve diktatörlüğün devamını güvence altına alabilir.
The visual signals from Earth show quite clearly that she is a warring planet, whose warring factions could be as dangerous as those of the enemy behind us.
Dünya'dan gelen görsel sinyaller açıkca gösteriyor ki orası savaşçı bir gezegen Bu savaş birimleri arkamızdaki düşman kadar tehlikeli olabilir.
The visual signals from Earth show quite clearly that she is a warring planet, whose warring factions could be as dangerous as those of the enemy behind us.
Görüntülerde izlediğimiz üzere Dünya savaş halinde bir gezegen. Peşimizdeki düşmanlar kadar tehlikeli olabilirler.
You see, they've split into two different factions.
İki farklı fraksiyona ayrıldılar.
It could have caused severe conflicts between the different factions inside the Assembly.
Meclisin farklı kanatları arasında ciddi çatışmalara neden olabilirdi.
Amato leads us to certain factions.
- Amato, bizi bazı karşıt gruplara götürüyor.
Through him, certain factions in Central and South America... are supplied without embarrassing us.
Onun üstünden, Orta ve Güney Amerika'daki bazı guruplar bizi zorlamadan "tedarik" ediliyor.
It's on Shiite factions in Lebanon.
Lübnan'daki Şiî grubları hakkında.
The factions on Solais V are historical enemies.
Solais V'deki gruplar tarih boyunca birbirlerinin düşmanıymış.
The factions have been at war for 15 centuries.
Gruplar, 15 yüzyıldır savaş halindeler.
Beam us down to that hilltop and inform the factions to join us.
Bizi o tepeye ışınlayın ve gruplara bize katılmalarını bildirin.
We have been contacted by the factions on Solais.
Solais'teki gruplar tarafından aranıyoruz.
When dealing with two factions so diametrically opposed, so entrenched in their positions, where do you start?
Birbirine bu kadar karşı, konumlarına bu kadar bağlı... iki grupla karşı karşıyayken, nereden başlarsınız?
It is hoped she will unite the factions and bring peace.
Savaşan grupları birleştirmesi ve gezegene barış getirmesi umuluyor.
There were dozens of factions.
Burada çok sayıda grup vardı.
We were the two strongest factions.
Biz en kuvvetli iki gruptan biriydik.
Basically, two factions are trying to seize power.
Temel olarak, iki grup gücü eline geçirmeye çalışıyor.
The leaders of the opposing two factions are on their way.
Karşıt iki grubun liderleri de şu an yoldalar.
You just got off the boat. These people have what we call factions.
Jack, sen gemiden yeni indin.
What other faction? Since when did we have other factions?
- Ne zamandan beri diğer gruplara sahibiz?
I would not recommend it, there are many radical factions involved in this dispute, it would be hard to guarantee your safety.
Bunu tavsiye etmem, bu anlaşmazlığa dahil pek çok radikal grup var, güvenliğinizi garanti etmek zor olacaktır.
Hostilities between two factions on that planet have intensified, threatening an important Federation shipping route.
Federasyon'un önemli bir sevkiyat güzergahı olan bu gezengendeki iki grup arasındaki düşmanlığın son günlerde şiddetlenmesi endişe verici.
If I'm focused, centred, free of disquieting thoughts, I can turn these factions toward peace.
Odaklanabilirsem, merkezleyebilirsem, rahatsız edici düşünceleri özgür bırakabilirsem, bu ayrılıkları barışa doğru çevirebilirim.
Factions united against the Cardassians have resumed old conflicts.
Kardasyalılara karşı birleşen hizipler, eski husumetleri canlandırdılar.
Leaders of all the factions have tried to get to her, but she's reclusive, rarely sees anyone.
Tüm hizip başkanları ona ulaşmaya çalıştılar ama o münzevidir, başkalarıyla nadiren görüşür.
Someone who could unite the factions and let us do our job?
Ayrılıkçıları birleştirebilecek ve bize işimizi yapma fırsatını verecek birini.
Someone who could unite the factions.
Ayrılıkçıları birleştirebilecek ve bize işimizi yapma fırsatını verecek birini.
Someone who could unite the factions, give us a chance to do our job.
Ayrılıkçıları birleştirebilecek ve bize işimizi yapma fırsatını verecek birini.
I am to mediate a disagreement between two rival factions, the Paqu and the Navot.
İki rakip grup, Paqu ve Navot arasındaki anlaşmazlığı çözmek için ara buluculuk yapıyorum.
It seems there are various factions vying for power.
Görünen o ki ; bu güç için rekabet eden çeşitli gruplaşmalar var.
Apparently, some of the factions have resorted to torture to gather their information.
Görünüşe göre gruplaşmaların bazıları bilgi toplamak için işkence yoluna gitti.
It appears that he's involved with one of the rival factions.
Rakip gruplaşmalardan birine dahil gibi görünüyor.
{ \ pos ( 192,215 ) } Intel's claiming there are several different factions.
İstihbarat birkaç farklı grup olduğunu söylüyor.
We can unite many factions.
Birçok grubu bir araya getirebiliriz.
By placing an Earth installation between warring factions we risk being drawn into a conflict that has nothing to do with us or Earth interests.
Dünya'ya ait bir kuruluşu savaşan tarafların ortasına yerleştirerek bizimle veya Dünya'nın çıkarlarıyla ilgisi olmayan bir savaşın içine çekilmeyi de göze almış oluyoruz.
Whatever factions may have sponsored this charade... will not pursue the matter in the face of a public confession.
Hayır. Olaya kimler karışmış olursa olsun itirafı herkes duyduktan sonra olayın peşini bırakacaklardır.
Factions!
Hizipler!