English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ F ] / Fairs

Fairs traducir turco

142 traducción paralela
In the year of 1703, a mystic by the name of Caligari toured the fairs of numerous villages in northern Italy, accompanied by a somnambulist named Cesare...
Cesare isminde bir uyurgezerle beraber Kuzey İtalya'yı dolaştı. Panayırdan panayıra gezdiler.
Remember the peep show at fairs?
Fuarlardaki dikiz şovlarını hatırlıyor musun?
Exactly, and I think it should be reduced to its realistic proportions- - an entertainment unit for holiday parades and state fairs. [Laughing]
kesinlikle, bence bu gösteri birlikleri gerçek oranlarına indirgenmeli ve- - sadece şenliklerde ve şehir karnavallarında kullanılmalı.
Flat tracks, county fairs.
Pist yarışları, panayırlar.
I heard he worked the pits and cheap county fairs.
Pit alanlarında ve kasaba panayırlarında çalışmış diye duymuştum.
Spread them over the fairs, villages and roads.
Adamları kentlere, panayırlara, köylere ve yollara dağıtın.
I'd go to fairs, circuses... church festivities... and people would run to see the novelty.
Fuarlara, sirklere kilise şölenlerine giderdim ve insanlar bu yeniliği görmek için koşarlardı.
I was the kind of kid who fixed radios, made my own stereos, won all the science fairs - you know the type.
Ben kendi müzik setini tamir eden, radyo yapan ve bütün bilim ödüllerini kazanan çocuklardan biriydim. O tipleri bilirsin.
The Rye building for the big fairs.
Rye binası, büyük fuarlar için.
We don't want any dead wood in our fraternity of fright fairs that just happens to be the subject of our first nauseating novella, a nasty little bonecracker titled
Kana bağımlısınız, güzel. Tamamen kapılmayı istemeyiz. Maalesef, kapışmanız sadece salakça bir çağrıyla yüzleşir.
You see them at fairs and markets all over the North.
Onları kuzeyin her yerindeki panayırlarda ve pazarlarda görebilirsin.
-.. of all carnivals and fairs.
-... festival ve fuarların listesi gerekiyor.
Carnivals and... fairs... Uh, try Consumer Affairs.
Festival ve fuarlar için Tüketici Masası'nı deneyin.
The atmosphere's not so good and trade fairs are intermittent while the girls come here all the time.
Evet ama oradaki atmosfer pek uygun değil. Ayrıca Ticaret Fuarı sürekli değil. Kızlar sürekli buraya geliyor.
It's real hard work at those horse fairs.
O ahırlarda çalışmak ne kadarda zor iş.
No fairs.
Adil değil.
Landscapes, weddings, local customs, political changes, village fairs, revolutions, battles, official celebrations, Sultans, kings, prime ministers, bishops, rebels.
Manzaraları, düğünleri, yerel adetleri, politik hareketleri, köyleri, olayları, devrimleri savaşları, resmi kutlama törenlerini sultanları, kralları, baş vezirleri piskoposları, asileri.
Just me and my old lady packing up the VW and hitting the craft fairs.
Karımla ikimizin Volkswagen'ımıza binip fuarları dolaşmamızı.
- These Renaissance fairs are so boring.
Bu Rönesans fuarları acayip sıkıcı.
Guy... Play-tone has a show Touring state fairs.
Guy, Play-Tone eyalet fuarlarını gezen bir şov yapıyor.
He's been to 28 fairs.
28 tane düğüne gittin.
Invitations came from all over to open fairs,
Panayırlardan davetiyeler geldi,
It's the grandaddy of all state fairs, they say, and today's the very last day.
Tüm zamanların en büyük panayırıymış, ve bugün en son günü.
And besides, science fairs are for geeks.
Bunun yanında, bilim fuarları geek'ler için.
We are touched by the Monsignor's sincerity I'll do the rounds of the book fairs.
Psikoposun içtenliğinden etkilendik. ... kitabın iyiliklerini yapacağım
Foundry acid should ensure this ruler fairs worse.
Dökümhane asidi bu işlerin çok daha iyi görünmesini sağlar.
Stay away from Flesh Fairs, away from where there are lots of people.
Et fuarlarından ve kalabalık yerlerden uzak dur.
When I was a young boy, I used to race ponies at county fairs.
Ben küçüklüğümde, fuarlarda midilli yarışı yapardım.
[Sighs] OK. Well, now I understand why you like these toy fairs.
Bu oyuncak fuarlarını neden sevdiğini şimdi anladım.
A lot of people don't know it, but I used to be a real psychic at fairs and stuff.
Çoğunuz bilmezsiniz, ben gerçek bir medyumdum, fuarlarda, felan.
Here, look, this one, it talks about... craft fairs in the area, and...
Bak, bu broşürde,... bölgedeki fuarlardan, ve...
I perform in, and have the honor of directing, a period-instrument ensemble that performs at Renaissance Fairs and other cultural fora throughout central and southern Mississippi.
Hem bestekarım hem de Mississippi'de ki Rönesans Müziği ve diğer kültürel etkinlikler de orkestra şefliği yapıyorum.
All these fucking cows around, as you get at cattle fairs.
Tüm büyük başlar etrafta. Ne de olsa sığır festivalindeyiz.
They sell great at the fairs.
- Fuarlarda çok güzel satılıyor.
Enter them in county fairs.
Fuarlara falan götürürüm.
See, science fairs have gotten so political lately.
Evet. Bilim fuarına siyaset karışmaya başladı.
Hey, we've played more state fairs than the Beatles!
Hey, biz Beatles'dan daha çok konser verdik!
I mean, there's always giving people rides at fairs and things like that.
Yani, fuarlarda ya da ona benzer şeylerde sürekli uçuşlar oluyor.
And the street fairs?
Ya sokak sergileri?
Festivals, fairs are more like it.
Festival, şenlik.
I sell my stuff at craft fairs, to hobby shops, over the internet, every damned place.
Yaptıklarımı da fuarlarda, ya da hobi dükkanlarında, ve de internette, lanet olasıca her yerde satarım.
O beautiful for empty fairs
# Güzeller, hepsi boş masal #
We have the state fairs, Knott's Berry Farm.
Yakında Eyalet karnavalları var.
Daddy worked all the fairs selling pretzels and candy apple. Always looking for something better.
Babam, panayırda çalışır kraker ve elma şekeri satar her zaman daha iyi bir fırsat arardı.
Another summer between children and fairs. It can not go wrong.
Aptal çocukların ve karnavalın olduğu yerde ne yapayım?
Take me to the beaches and the county fairs and the 4th of July celebrations and all the church bazaars.
Beni plajlara, festivallere, 4 Temmuz kutlamalarına ve tüm kilise kermeslerine götürün.
Look, state fairs Are small potatoes.
Bak, eyalet fuarları küçük işler.
At markets, in fairs.
Pazarda, fuarlarda yüz kere söyledim ben bunu..
College fairs are like shopping. It's all about brand recognition.
Üniversite fuarlarına gelmek, aynı alışverişe çıkmak gibi.
We don't have those at Japanese fairs, Revy.
Japonya'daki panayırlarda olmaz, Revy.
I love fairs.
Fuarları severim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]