Faster traducir turco
13,251 traducción paralela
♪ Of course it made my heart beat faster ♪
# Elbette bu da kalbimi hızla attırdı #
Faster!
Daha hızlı!
- Faster, Lola, faster!
- Daha hızlı, Lola, daha hızlı!
We'd have gotten back faster if we walked.
Yürüsek daha hızlı giderdik.
Faster I get coffee, the faster I'm out of here.
Kahveyi ne kadar hızlı alırsam, buradan da o kadar hızlı giderim.
Faster, Frank!
Daha hızlı Frank! Daha hızlı!
Faster! Where?
- Nerede?
If anything, stores are dwindling faster than we thought.
Eğer, erzağımız düşündüğümüzden hızlı tükenirse.
You pull a trigger and bang, a bullet explodes out faster than the speed of sound.
Tetiği çekersin ve bom, bir kurşun sesten de hızlı bir şekilde fırlar.
My heart beats faster when you say that to me, it does!
Öyle söylediğin zaman kalbim daha hızlı atıyor.
It'll help you heal faster and age slower... mostly.
Daha hızlı iyileşip, daha geç yaşlanmanı sağlayacak, genellikle.
So destroying the forest faster than ever.
Böylece ormanı her zamankinden hızlı yok edecek.
Faster, let's go!
- Daha hızlı, yürüyün!
I'm much faster than you, Dr Caldwell.
Senden çok daha hızlıyım, Doktor Caldwell.
OK, good, because it's getting a lot faster here coming up.
Güzel çünkü birazdan daha da hızlanacağız.
- Just go faster.
Daha hızlı yap.
- Faster.
- Daha hızlı.
My ideas, they sort of come out faster than I can cope, sometimes.
Fikirlerim bazen başa çıkabileceğimden hızlı geliyor aklıma.
Go faster.
Daha hızlı git.
Faster, close the order.
Hızlıca yerlerinizi alın.
Faster! There's something else in here!
Burada başka bir şey daha var!
- Faster, faster!
- Hızlan!
'Can't this thing go any faster?
'Bu şey daha hızlı gidebiliyor mu?
- Yeah, faster, baby. Yeah.
Evet, daha hızlı bebeğim.
Go faster!
Daha hızlı!
I wanna go faster.
Daha hızlı gitmek istiyorum.
Go faster, go faster!
Daha hızlı!
- Someone needs a nap. - Faster!
- Birinin uykusu gelmiş.
If he's always focused, always thinking about running, always thinking about how to get faster, then maybe it has a negative effect on him.
Her zaman odaklanmış olsaydı, her zaman koşmayı düşünseydi her zaman nasıl daha hızlı olabilirim deseydi bu onu olumsuz etkileyebilirdi.
Although you drive with more power, fluency will make you go faster.
Her ne kadar daha fazla güç kullansan da akılcılık seni daha hızlı kılacak.
That image in Beijing of him pounding his chest, you know, as he crosses that finish line is like, wait, can he go faster than that?
Pekin'de göğsüne vurduğu o an bitiş çizgisini o geçişi, "Durun, bundan daha hızlı olabilir mi?"
I have no doubt that you'll have a faster runner than Usain Bolt in the future, but the world will always remember Usain Bolt.
Gelecekte Usain Bolt'tan daha hızlı koşulacağına hiç şüphem yok ama dünya Usain Bolt'u hatırlayacak.
Come on, faster!
Hadi! Daha hızlı! Gidin!
You think you can go faster, be my guest.
Daha hızlı yapabileceğini sanıyorsan buyur.
If you let the blood out, he'll cooked faster.
Eğer kanını akıtırsak, daha hızlı pişecektir.
Remember, you're much faster and stronger than they are.
Onlardan daha hızlı ve güçlü olduğunu unutma.
But which one faster?
Hangisi daha hızlı?
If you rejet them, it goes faster, though, right?
Onları geri çevirirsen daha hızlı gider değil mi?
A supercomputer that can think 100,000 times faster than the smartest human is automatically a potential threat.
En zeki insandan 100 bin kat daha hızlı düşünebilen bir süper bilgisayar otomatik olarak potansiyel bir tehdittir.
Exactly. And I'm not killin'myself faster than I'm already dyin'for your shit plan...
Senin boktan planın için ölümümü hızlandıramam.
That'll get you out even faster.
Bu seni daha hızlı dışarı çıkarır.
Okay, faster.
Tamam, daha hızlı.
- Slower, then faster.
- Daha yavaş, sonra daha hızlı.
Be faster.
Daha hızlı olur.
Faster.
Daha hızlı.
- Come on. - Faster.
Hadi, acele et.
He makes bigger, faster moves on all your ideas, often rendering them useless, but then the tips start to come in, and it's all worth it.
Fikirlerinizle hamleler yapar, çoğu kez işe yaramaz hale getirir. Fakat sonra tüyolar gelmeye başlar ve tüm sıkıntılara değer.
- The faster you find that money, The faster I can burn this thing.
Parayı ne kadar hızlı bulursan, üniformayı o kadar hızlı yakarım.
Come on, faster!
Hadi ama daha hızlı!
Yeah, could you write faster?
- Evet, daha hızlı yazamaz mısın?
Faster!
Bas gaza!