Fate traducir turco
9,909 traducción paralela
I can accept my fate because you have finally admitted that I'm right.
Haklı olduğumu kabullendiğin için kaderimi kucaklayabilirim.
'Fate, destiny?
Kader, talih?
Fate.
Kaderle.
Everyone waiting to hear their fate.
Herkesin kaderlerini duymak için bekliyor.
I mean, whatever's on that computer probably killed your father, and I'll be damned if I see you suffer the same fate,
Baban muhtemelen o bilgisayardaki kayıtlı şeyler yüzünden öldü. Ve aynı kaderi yaşarsan kahrolurum Efendi Bruce.
Do you believe in fate?
- Kadere inanır mısınız?
Remember I had mentioned fate?
- Kaderden bahsetmiştim hatırlarsanız.
Or fate.
Ya da kadere.
Far as I may seek, my fate remains bleak
Arayabildiğim sürece, kaderim kasvetli kalır
That's our fate as Romanians!
Romenler olarak bu bizim kaderimiz!
But the fate of our nation is more important than the life and liberty of one individual.
Ama milletimizin kaderi bir kişinin hayatından ve özgürlüğünden daha önemlidir.
The fate of our nation is more important than the life and liberty of one individual.
Milletimizin kaderi bir kişinin hayatından ve özgürlüğünden daha önemlidir.
Now you're going to suffer the same fate.
Şimdi, sizde onlarla aynı kaderi paylaşacaksınız.
This is your fate, Johnny.
Senin kaderin bu Johnny.
How do you think it's gonna go when I tell Louis he holds the fate of my relationship in his hands?
Louis'e ilişikimin kaderinin onun ellerinde olduğunu söylediğimde işlerin nasıl gitmesini bekliyorsun?
Too many nobles would happily dangle your fate To extract a price from francis and mary.
Francis ve Mary'den intikam almak isteyenler senin ölmeni isteyecektir.
For the fate of the Earth.
Dünyanın kaderi için.
SHE-HULK : Um, the fate of the what?
Neyin kaderi için dedi o?
It'll determine the fate of every man, woman and child.
Bu savaş, bütün kadınların, çocukların, erkeklerin kaderini belirleyecek.
You were... you were saved, suspended in time, until we met, but now everything... the fate of the country, the fate of the mission that Washington assigned you, the fate of our mission together... future is off the rails.
Sen... zaten zamanda sıkışmıştın, ta ki biz tanışana kadar, ama şimdi her şey... ülkenin kaderi, Washington'un sana verdiği görevin kaderi, bizim görevimizin kaderi... geleceğimiz tamamen raydan çıkmış durumda.
But since the fate of the world depends on you believing me...
Ama dünyanın kaderi bana inanmana bağlı...
No matter what the course of fate and no matter how I get there, I look forward to experiencing your America.
Kaderimiz ne olursa olsun, buraya nasıl gelmiş olursam olayım, senin Amerikanda yaşamayı iple çekiyorum.
You just stopped the Porters from suffering the same horrible fate that we did.
Daha yeni Porterların bizim yaşadığımız korkunç kaderi yaşamalarını engelledin.
About fate finding me someone wonderful.
Kaderin karşıma harika birisini çıkarma konusunda.
Because if it's all left up to fate, who's to say that fate won't decide that I should be alone forever?
Çünkü eğer her şey kadere bağlıysa, sonsuza dek yalnız kalmayacağım ne malum?
As scary as it is, sometimes you have to leave it all up to fate.
Ne kadar korkunç olsa da bazen her şeyi kadere bırakmak gerekiyor.
The fate of the entire world is in our hands.
Tüm dünyanın kaderi bizim elimizde.
- The fate of the universe depends...
- Evrenden çok daha fazlası söz konusu. - Evrenin kaderi ancak...
♪ The hand of fate is my own fist ♪
# Kaderin eli benim yumruğum #
They are my friends. Because of my mom, Chan Soo is experiencing the same fate as Dal Po 13 years ago. How can I rest now?
İkisi de benim arkadaşım ama annem yüzünden 13 yıl önce Dal Po'nun başına gelen şeyler Chan Soo'nun da başına gelmek üzere!
I'm curious to know if you're prepared to accepts that fate, as well?
Bu kaderi yaşamaya hazır mısın, merak ediyorum.
Then won't his fate change a little?
Böylece biraz da olsa kaderi değişmez mi?
Inform General Houston of the fate of the Alamo. Now, don't dawdle.
General Houston'u Alamo'nun akıbeti hakkında bilgilendir.
The aliens of Planet Penis foresaw the fate of their own extinction in the far distant future and infiltrated the Earth to plant themselves as the dicks on the males.
Kamış Gezegeni'nin uzaylıları çok uzak bir gelecekte soylarının tükenme tehlikesiyle yüzleşeceğini görüp erkeklerin kamışları olarak kendilerini yerleştirip dünyaya sızmışlar.
You're Hewlett's man now and bound to his fate.
Artık Hewlett'ın adamısınız ve onun kaderine mahkumsunuz.
'And we lined up on the runway with me resigned to my fate.'
Kaderime razı bir şekilde pistte yerimizi aldık.
It's practically fate.
Buna kader denir.
That's what you're calling fate these days?
Şu günlerde kader diye buna mı diyorsunuz?
It really is fate.
Kaderimde varmış.
Maybe it is fate.
Belki de kader budur.
It really was fate.
Gerçekten de kadermiş.
I am informing my mother of the duke's fate.
Amcama ne olduğunu anneme yazıyorum.
I understand why you'd be looking for meaning... wanting all of this to somehow be fate...
Neden bir anlam çıkarmaya çalıştığınızı anlıyorum. Her şeyin kader, her şeyin alınyazısı olmasını istemenizi anlıyorum.
If the fate of civilization rests on where we shake hands with these people, then we're all doomed.
İnsanlığın kaderi bu insanlarla el sıkıştığımız yere bağlıysa, hepimiz mahvolduk demektir.
It's not how we imagined, but it's what fate dealt us.
Aklımdaki bu değildi ama kader böyleymiş ne yapalım.
It's not what fate dealt me, Liv.
Buna kader neden olmadı Liv.
Entrepreneurs have an almost pathological need to control their own fate.
Girişimcilerde kendi kaderlerini kontrol etme saplantısı vardır.
Is the fate of the firm hanging in the balance?
Buronun kaderi etkileyecek bir sorun mu?
What a grim fate that would be.
Ne kadar korkunç olurdu bu.
A terrible fate indeed, sir.
Gerçekten korkunç olurdu, efendim.
Which is very unusual for a Fictional. Typically, they are bound by their stories, lacking free will to choose their own fate...
Bu da çok garip çünkü normalde böyle karakterler hikâyeleriyle kısıtlıdırlar kendi kaderlerini belirleyecek iradeye...