Fatigues traducir turco
71 traducción paralela
Oh, Madame, the fatigues of the journey have been melted away by the warmth of your gracious hospitality.
Madam, yolculuğumun yoruculuğu... konukseverliğinizin sıcaklığıyla... eriyip gitti.
You take him out of those fancy feathers, put him in battle fatigues he could almost be a paratrooper.
Onu o tüylerden kurtarıp savaş kılığına sokarsanız... bir paraşütçü olabilirdi.
Sapato came and took me out and put me in fatigues.
Sonra Sapato geldi, beni çıkardı ve üzerime bu tulumu geçirdi.
Get into your fatigues, Mayo.
Yorgunluğa hazır ol, Mayo.
See, you're gonna put on working fatigues and be ready to cover up for Joe.
Bak, sen işçi elbisesi giy ve Joe'nun yerini almak için hazır ol.
Gets all over those nice, clean fatigues, am I right? Yeah.
Bütün bunları temizlemek yoruyordur yanılıyor muyum?
" Dear folks, car, bird, house, et cetera, new jungle fatigues, boots, cooling fans, typewriters, napkins, silverware, grass seeds, all trickle into supply and are dispersed as needed.
"Sevgili insanlar, arabalar, kuşlar, evler, falan filan," "yeni orman bitkinliği, botlar, soğutma fanları," "daktilolar, peçeteler, gümüş takımlar,"
We can thank our lucky fate, which will rescue us for a few hours from the insufferable fatigues of idleness.
Bizi birkaç saatliğine de olsa işsizliğin dayanılmaz külfetinden kurtaracağı için şanslı kaderimize minnet duyabiliriz.
I'm not gonna go commando in another man's fatigues.
Başka bir adamın hassas yerlerine değen bir yere iç çamaşırsız giymeyeceğim.
What's with the fatigues and all the psychotic imagery, huh?
Bu yorgun ve psikopat görüntünün olayı ne?
I got fatigues from an army surplus at home.
Evde fazladan kalmış ordu malzemelerim var.
We'll pass the message on after fatigues.
- Molada mesaj iletiriz.
Angry men in combat fatigues talking to God on a two-way radio and mothering incoherent slogans about freedom are eventually going to provide us with a great deal of entertainment.
Savaş yorgunluğunda kızgın adamlar telsizde tanrıyla konuşan ve özgürlük hakkında tutarsız sloganlar atan en sonunda bize büyük bir eğlence sunacaklar.
When I was in charge of uniforms... I designed combat fatigues myself! Remember?
Üniformayla çalışırken dövüş kıyafetleri tasarlamıştım kendi kendime!
Alas, after a series of deadly blunders caused by distracting low-cut fatigues... And harmless pinching, the Army decided women weren't fit for service.
Düşük bel kesimler ve zararsız çimdiklemeler bazı ölümcül kazalara yol açtığından, Ordu, buranın kadınlara uygun olmadığına karar verdi.
IN THE MIDRIFF-T AND FATIGUES WHO WENT UP THE STAIRS?
Solgun bitkin yukarı çıkan.
One, all those called to regular musical fatigues... shall be obliged to play a musical instrument.
Bir, düzenli müzik mesailerine çağrılanların hepsi bir müzik enstrumanı çalmaktan hoşlanıyor olmalı.
As we left, we noticed more of these weird guys in fatigues... all around the building.
Biz ise binadaki görevlilerin garip davranışlarının bir sebebi olduğunu sanıyorduk.
Brought up in the states, perfect accents, All you need is a set of fatigues and you can be dropped behind our lines to destroy and sabotage at will.
Eyaletlerde yetiş, mükemmel aksanlar tek ihtiyacın bir dizi angarya ve sabırla sabote ve yok etmek için cephe gerimize bırakılmak.
Castro's still running around in those same fatigues.
Castro aynı bezginlikle ortalıkta.
You've got 7 minutes to get into your fatigues.
7 dakikanız var yorgunluğunuzdan kurtulmanız için.
Long story short, it's just I never figured that my first time with a woman would be in an alley behind a Korean noodle stand with my fatigues down around my ankles.
Uzun lafın kısası... Bir kadınla ilk maceramın bileklerimde hal kalmamış bir halde bir erişte tezgâhının arkasında gerçekleşeceğini hiç düşünmezdim.
Claims intruder in military fatigues entered her home and tried to attack her.
Askeri giysiler içinde olan birinin evine girip ona saldırmaya çalıştığını söyledi.
Couldn't get me out of fatigues when I was a kid. Detectives, I've got your libs results.
Dedektif, cam parçalarının sonuçlarını aldım.
In a jeep with a folded windshield, under my heavy helmet, in baggy fatigues, after a quick training period, I was named 2nd Lieutenant and posted to the Constantine military zone.
Ön paneli katlanmış bir cipteyim. Kafamda ağır bir miğfer, üstümde aşırı bol bir pantolon. Kısa bir eğitimin ardından asteğmen rütbesiyle Constantine askeri bölgesindeyim.
But in fatigues and boots, it's hard to become a student again.
Ama üstümdeki üniformayla yeniden bir öğrenci olmak çok zor.
He was dressed in dark fatigues and wore a black ski mask.
Koyu renk eğitim kıyafeti giymiş ve siyah kayak maskesi takmış.
While you've been standing here, your hair's been cut, and your clothes have been replaced with army fatigues.
Ayakta dikildiğiniz süre içerisinde saçlarınız kesilecek ve kıyafetleriniz askeri üniformalarla değiştirilecektir.
Formation : 0600 hours. Uniform : boots, fatigues, 40-pound rucksack. Meals : one M.R.E.
Saat 06 : 00'da içtima, standart eğitim elbisesi ve botlar, 40 poundluk sırt çantası, bir adet hazır kumanya.
Small town worn fatigues
Küçük bir kasaba, yorgun insanlar.
He's gonna expect men in fatigues and a chopper as cover.
Üniformalı askerler ve helikopter görmeyi bekleyecektir.
The rest of the time, he's just in generic fatigues.
Geri kalan zamanında, hep kronik yorgunluğu vardı.
He always wore his high school basketball jersey underneath his fatigues.
Her zaman lisedeki basketbol formasını kamuflajının altına giyerdi.
He spent a whole night in the bunker, Trying to get the blood out of his fatigues.
Bütün geceyi kanları üstünden temizlemekle geçirdi.
So check this out : maybe they didn't issue the wrong color fatigues for the invasion.
Şunu dinlesene bak belki, istila sırasında bize bunları giydirmekle hata yaptılar.
We'll lose the fatigues.
Üniformaları çıkarırız.
Well, that's exactly where the hell I am, and I don't see anybody in fatigues.
Tam olarak hedef bölgedeyim ve üniformalı hiç kimseyi göremiyorum.
Some of my firm wore army fatigues in the Falklands not too long ago, and you lot called them heroes.
Grubumdaki bazı insanlar Falklands ordu üniformaları giyiyorlar. Çok kısa bir süre önce onlara kahraman diyordunuz.
B.D. Took our fatigues and put them on two dead gooks.
Kara Bomba askeri üniformalarımızı alıp iki ölü pisliğe giydirmişti.
He's wearing Colombian Army fatigues.
Kolombiya ordu üniforması giyiyor.
He had a schmeisser submachine Gun in his hand, he was dressed In fatigues, and he was
Elinde silahı ile köydeki sniper mevzisine saldıran bir piyade bölüğünü yönetiyordu.
Don't fatigues your muscles too much.
Kaslarına çok yüklenme.
Heavy underwear, fatigues, and raincoats, all of them in men's extra large sizes.
Ağır iç çamaşırları, kamuflajlar, yağmurluklar hepsi de çok büyük bedenlerde.
And on the far side, in menacing militant fatigues led by Valentine... are the contenders of the hour.
Karşı tarafta ise tehditkâr takımıyla karşılaşmaya hazır Valentine var.
I'd like some fatigues.
Üniforma istiyorum.
who wet his brand-new fatigues.
Adam yepyeni üniformasını ıslattı.
Private Jack Coleman was last seen wearing green combat fatigues.
Er Jack Coleman, en son yeşil savaş üniforması ile görülmüştür.
They were soldiers in white fatigues.
- Beyaz üniformalı askerlerdi.
In your travels, you ever come across a group of soldiers... wearing white fatigues?
Seyahatlerin esnasında hiç beyaz üniformalı askerlerle karşılastın mı?
I swear I've seen him in fatigues somewhere.
Yemin ederim gözlerinde bir yerlerin yorgunluğu var.
Fatigues, Rayban sun glasses, long hair.
Zayıf. Ray Ban gözlüklü, uzun saçlı.