Filing traducir turco
1,327 traducción paralela
- That I'm filing for divorce.
Boşanma işlemlerine başlayacağımı.
She's filing her unemployment claim in downtown portland.
Portland şehir merkezindeki işsizlik başvurularını dosyalıyor.
is it true that collier's filing for tax-exempt status?
Collier'in vergiden muaf olmaya çalıştığı doğru mu? Görünüşe göre.
When April worked for your law firm on the weekends, what'd she do, the filing?
April Wright haftasonları sizin hukuk firmanızda çalışırken ne yapardı, dosyalama işini mi?
You're filing for divorce? Well, it's not something we both didn't, you know, expect.
Bu ikimizin de istediği bir şey değildi biliyorsun.
But with his filing, I -
Ama bu boşanma davası- -
For the record, I think you're filing prematurely.
Sanırım gerçeklere ulaşma açısından çok acele ediyorsunuz.
The D.A.'s filing charges for perjury and obstruction of justice.
Mahkemeyi yanıltma ve yönlendirmeden dolayı suçlu bulundunuz.
I'm filing a lawsuit naming you and this department and anyone else I can think of.
Dava açacağım. Sana, bu bölüme ve aklıma gelen herkese. Bu senin hakkın.
Normally, my secretary does the filing.
Normalde dosyalama işini sekreterim yapar.
I won't be here when you get back,... then filing for divoice.
Geri döndüğünde burada olmayacağım Harold,.. ... boşanma belgelerini hazırlayacağım.
He misunderstood... and he might be filing one of those sexual harassment charges against me.
Yanlış anladı. Bana karşı cinsel taciz davası açıyor olabilir. - Ne?
I need all of you to hand in a hard copy of your stories... in addition to filing them electronically.
Hepinizin elektronik olarak göndermek dışında hikâyelerinizi basılı olarak da vermenizi istiyorum.
Now seth is filing a patent, and he wants to try and take all the credit himself.
Şimdi Seth patenti sahipleniyor ve tüm övgüyü kendisi almaya çalışıyor.
They're filing a motion for Richie's release today.
Richie'nin bugün serbest bırakılması için evrakları düzenliyorlar.
You learned that filing false charges was a crime?
Sahte şikayette bulunmanın suç olduğunu mu öğrendin?
They're filing charges.
Dava açılacak.
Well, since she's now going to Rome and you're filing an injunction, - it just seems a little inconsistent.
Roma'ya gitmek üzereyken ve siz bu mahkeme emrini çıkartıyorsunuz ve bu biraz çelişkili görünüyor.
One for reckless driving, and the other for filing a false report.
Dikkatsiz sürücükten, diğeri ise yanlış bilgi vermekten.
Now if you buy into my theory, that means there's a kind of collective consciousness out there, a kind of giant filing cabinet filled with all the thoughts of everyone who has ever lived just floating around waiting to be received by someone.
Şimdi eğer teorimi almak istiyorsanız bunun anlamı şu. Bir yerlerde, ortak bilinç gibi bir şey vardır. Dev bir evrak dolabı mesela.
Nobody's filing any complaints.
Kimse şikayet dilekçesi vermeyecek.
Look, just so everyone's intentions are clear- - when this evening rolls around, if you still don't have enough evidence to charge my son, I will be filing a lawsuit against you and the City of Phoenix for wrongful arrest.
Herkesin niyeti anlaşılsın diye söylüyorum, akşam olduğunda elinizde oğlumu suçlayacak yeterli delil hâlâ yoksa hatalı tutuklamadan sizin ve Phoenix şehrinin aleyhine dava açarım.
Adrian, really, you didn't have to reorganize the whole filing room.
Adrian, gerçekten, bütün odayı tekrar düzenlemek zorunda değildin.
The Justice Department is filing suit against the Beacon, compelling Kolchak to reveal his source.
Hayır. Adalet Bakanlığı Beacon aleyhine dava açıyor Kolchak'ı kaynağını açıklamaya zorlamak için.
He was here filing a complaint against his ex-wife, a woman named
Burada Michele Collins adındaki eski karısı hakkında
Um, I do a lot of filing.
Um, bir çok dosyalama yapıyorum.
- I'm filing bright and early Monday.
Ve Pazartesi sabah erkenden davayı açacağız.
Filing, paperwork?
Dosyalama?
How many times have I told you I know... that there's a special filing cabinet for things from corporate?
Sana kaç defa söyledim. Onun için özel bir bölüm var. - Söylemedin.
You put it in the garbage can that was a special filing cabinet.
Onu özel bölüm olan çöp kutusuna koydun.
I just have to warn you, it's mostly lab work and filing.
Uyarmalıyım, genelde laboratuar işleri ve dosyalama.
These two guys got in a fight on the golf course... and one of them is, like, filing an AB.
İki adam golf sahasında kavga ediyorlardı ve onlardan biri şu anda bir SD dolduruyor.
Well, there's a little filing today, so we should probably start here. So, what are you gonna do? Looks like some records just got sent over, I got to sort these.
Bugün az dosya var, bu yüzden muhtemelen buradan başlamalıyız.
It's a little filing mix-up.
Yerleştirirken bir karışıklık olmuş olmalı.
Now, I'm just talking about a little help with research, filing, the phones.
Şimdi, istediklerim ; araştırmada, dosyalamada, telefonalrda biraz yardım -
You broke into my filing cabinet.
Dosya dolabımı karıştırmışsın.
Permanent files are in that brownish-beige filing cabinet.
Öğrenci sicilleri kahverengi-bej dosya dolabında.
I can't believe after a year of working here, you don't know the make and model of the filing cabinet.
Senin burada 1 yıl çalıştıktan sonra, dosya dolabının modelini bilmemen inanılmaz.
Usually memorizing that information is the first thing I do when I enter a room containing a filing cabinet.
Genellikle bir dosya dolabı odasına girdiğimde yaptığım ilk iş bunları hafızaya almaktır.
It is always easier than explaining another my filing system.
Bu her zaman başkasına dosyalama sistemimi anlatmaktan kolay.
I'm filing a court order of protection against you, Al.
Evet? Sana karşı korunmak için mahkeme emri çıkarıyorum Al.
- Yeah, well, I'm not filing a complaint.
- Evet, ama şikayette bulunmayacağım.
No, no, no. I had to stop filing.
"Hayır, hayır, dosyalamayı bırakmak zorunda kaldım."
You mean you filing?
Dosya seslerini mi?
I'll hold off on filing the move order until Monday.
Bak... Odayı boşaltma emrini pazartesiye kadar bekletebilirim.
I'm just doing a bit of filing.
Biraz resimlerle uğraşıyorum.
Blackwell's filing cabinet.
Blackwell'in dosya dolabında.
I may not have said anything, but I was filing it away.
Kafamın bir köşesine koyuyorum.
Kids without a degree aren't hired as filing clerks.
Artık diplomasız insanlara iş vermiyorlar.
You're good at filing missing rug reports.
Kayıp halı raporlarını bildirmekte iyisin. Ancak kayıp personel bildiriminde o kadar iyi değilsin.
I'm filing a sexual misconduct grievance.
Kural dışı bir sex ve teşviki için hakkında şikayette bulunacağım.