Films traducir turco
4,203 traducción paralela
If Jane Campion was the Ingmar Bergman of Australasian cinema, making films about intense human psychology, this man, Baz Luhrmann was its flamboyant Vincent Minnelli.
Jane Campion, yoğun bir şekilde insan psikolojisini filme alışıyla Avustralya sinemasının Ingmar Bergman'ı ise Baz Luhrmann da gösterişli Vincent Minelli'sidir.
Campion's films could have been made in the 1920s but Luhrmann's bring us carousing back into the postmodern'90s.
Campion'ın filmleri 1920'lerde çekilmiş gibidir. Ama Luhrmann, post-modern 1990'la bize kafayı buldurur.
Like the man himself, his films are a meteor shower of references to everything from Shakespeare to Bollywood.
Kendisi gibi filmleri de, meteor yağmuru gibi Shakespeare'den Bollywood'a kadar bir sürü referansla doludur.
Luhrmann used these all-encompassing ideas about emotion and art, what he called participatory cinema, to make one of the key films of the'90s, his hyperactive version of Shakespeare's "Romeo and Juliet."
Luhrmann, duygular ve sanat hakkındaki bu kapsamlı fikirlerini katılımcı sinema olarak adlandırır ve 90'ların önemli filmlerinden biri olan Shakespeare'in Romeo ve Juliet'inin hiperaktif versiyonunda kullanır.
A Leone widescreen composition and the pan pipe music from his films.
Leone'nin geniş perde kompozisyonu ve pan flüt müziği.
And in the films of Kyôko Kagawa who was in perhaps the greatest movie ever made.
Ve Kio Kagagava'nın filmlerini. Muhtemelen iyi filmlerden biriydi.
An epic tale of innovation across twelve decades, six continents and a thousand films.
Bir yolculuk, yeniliğin destansı hikayesi, 20. Yüzyıl boyunca altı kıtada geçen binlerce film.
And then look at this scene from one of Hollywood's most surreal films Blonde Venus. We're in a nightclub.
Hollywood'un en gerçeküstü filmi "Sarışın Venüs" teki şu sahneye bakın.
These shots could have been much steadier, glossier, but rough documentary imagery had become exciting and new in the 21st century, so fiction films hitched a ride on it.
Bu çekimler daha sabit ve ışıltılı olabilirdi, ama 21. yy. da belgeselin kaba görüntüsü beğenilir. Bu yüzden kurgu filmler, belgesel gemisine biner.
And Douglas Gordon's and Philippe Parreno's, Zidane : A 21st Century Portrait, also a documentary, was one of the most innovative films of its time.
Douglas Gordon ve Philippe Parreno'un "Zidane" si de bir belgeseldir ve döneminin en yenilikçi filmlerinden biridir.
It's in Climates, [Iklimler] one of the most innovative fiction films of the 21st century.
"İklimler" adlı 21. yy. ın en yenilikçi filmlerinden birinde bunu görürüz.
We think of Ingmar Bergman's sad films about marriage.
Bergman'ın hüzünlü evlilik filmlerini anımsarız.
Argentina's films in the new millennium boldly confronted reality too.
Yeni binyıl Arjantin filmleri de gerçekliğe cesurca meydan okur.
Somehow we think of David Lynch films.
David Lynch filmleri aklımıza gelir.
So if the story of film in the new millennium has been the story of realist films and dream films, that story is as old as movies itself.
Yeni binyılda Sinemanın Hikayesi, gerçekçi filmler ve düş filmleriyle bezelidir. Ama bu öyküler, sinema kadar eskidir.
He partially funds his films himself, a one man movie studio.
Filmlerinin bütçesini kısmen cepten verir.
Director Weerasethakul films the spirit of a water buffalo leaving its own body.
Yönetmen Weeresethakul, bir mandanın ruhunun vücuttan ayrılışını çeker.
Many critics felt that Mother and Son was one of the best films of its time.
Çoğu eleştirmen, "Ana ve Oğul" u döneminin en iyi filmi kabul eder.
I mean, think of all the great films you've ever seen.
gördügünüz tüm harika filmleri düşünün.
Uh, all of the Bond films,
Tüm Bond filmleri
- all of the Bond films.
- Tüm Bond filmleri.
- all of the Bond films.
- Tüm Bond filmleri
- All of the Bond films.
- Tüm Bond filmleri
The core of their greatness in each of these films is a car.
Bu filmlerin harikalıgının sebebi ise arabalar.
So let's meet the nominees in the inaugural Top GearVehicles You Don't See in Films Very Often
Şimdi Top Gear Araçları açılış adaylarıyla tanışalım. Onları filmlerde çok sık görmüyorsunuz,
You know, in all those films, you always see this wonderful scene of
Biliyorsun, tüm bu filmlerde, her zaman bu harika sahneyi görürsünüz
Since you started working here, he's been making films and he hasn't made his debut?
Sen burada çalışmaya başladığından beri film çekiyor ama hala çıkışını yapamadı mı?
I am a great fan of your films!
Filmlerinin hayranıyım!
She would prefer the world with no plays? No films?
Oyun ya da filmin olmadığı bir dünyayı mı tercih ederdi?
Kind of like action films.
Biraz aksiyon filmleri.
He's a reputed smuggler, a juggler, a robber, a cobbler, a picker, a grinner, a restaurateur, and blogs about animated films.
Tanınmış bir kaçakçı, bir hilekâr, bir hırsız bir çaylak, bir eskici, bir sapık, bir lokantacı ve çizgi filmler üzerine blogger.
"In 1895, one of the very first films ever shown was called A Train Arrives in the Station, which had nothing more than a train coming into the station."
1895'te gösterilen ilk filmlerden birinin adı'İstasyona Bir Tren Geliyor'idi. Filmde birtrenin istasyona gelmesinden başka birşey yoktu.
"The filmmaker, Georges Méliès was one of the first to realize that films had the power to capture dreams."
Film yapımcısı Georges Méliès filmlerin, hayalleri yakalama gücüne sahip olduğunu ilk fark edenlerdendi.
When I was a boy, I saw all his films.
Küçük bir çocukken tüm filmlerini izlemiştim.
I am so pleased you remember my husband's films with such fondness.
Kocamın filmlerini böylesine birsevgiyle hatırlamanıza çok sevindim.
She appeared in almost all his films.
- Neredeyse bütün filmlerinde oynadı.
One of Georges'films?
Georges'un filmlerinden biri mi?
The returning soldiers, having seen so much of reality, were bored by my films.
Geriye dönen askerler filmlerimden sıkılacak kadar fazla gerçekliğe tanıklık etmişlerdi.
With the little money I had from selling my films, I bought the toy booth and there I have remained.
Sattığım filmlerden arta kalan ufak bir parayla oyuncak standını aldım. Varım yoğum bu kalmıştı.
For years, most of his films were thought to be lost.
Uzun yıllar boyunca filmlerinin kayıp olduğu düşünüldü.
We now have over 80 films by Georges Méliès.
Şu anda elimizde Georges Méliès'in seksenin üzerinde filmi bulunuyor.
You ever do horror films?
Korku filmi yazdınız mı hiç?
- Or action films?
- Ya aksiyon filmleri?
– Kevin Arkins, Studio 6 Films.
- Stüdyo 6 yapım şirketinden Kevin Arkins.
I enjoyed your films, the early ones.
İlk yaptığın filmleri beğenmiştim.
MGM just capitalized for six new films.
MGM çekeceği altı yeni film için bütçe belirledi.
It is one of the world famous short films.
Dünyanın meşhur kısa filmlerinden birisidir.
From... from books, mostly. Sometimes from films.
Çoğunlukla kitaplardan ve bazı filmlerden.
History Channel only shows films about Hitler.
Tarih kanalını her açtığımda seni görücem
Like this film, George Méliés, The Moon at one Meter, one of the first science fiction films.
İlk bilim-kurgulardan George Melie'nin "Ay'a Seyahat" ine benzer.
The unique films of this man, Roy Andersson, combine reality and dream in a new way that few have ever done in the story of film.
Sinemanın Hikayesi'nde az rastlanır şekilde, gerçekle düşü birleştirirler.