Fino traducir turco
145 traducción paralela
With my left hand scratch the back of any swine that roots up gold for me while my right, too proud to know his partner's business, takes in the fee.
Tazıya tut, tavşana kaç mı demeli? Belki kaz gelir diye tavuk mu göndermeli? Yoksa bir fino gibi susta durmak mıdır ki, acep en münasibi?
Soon he'll go into his palace with all his iron lap dogs.
Az sonra fino köpekleriyle sarayına girecektir.
- Why make that remark? - Who could love a man who makes you jump through burning hoops like a trained poodle?
- Kim kendisini yanan halkaların arasından fino köpeği gibi atlatan bir adamı sevebilir ki?
It made me sick to see Miles trotting after him like a little dog.
Miles'ın onun peşinden fino köpeği gibi koşması hiç hoşuma gitmezdi.
Even then I scoot along after you like an obliging little lapdog.
O zaman bile sadık küçük fino köpeğin gibi peşinde dolaştım.
Occhiofino : finocchio ( faggot ).
Occhio-Fino - Fino-Occhio "ibne".
If you fail, we can breed poodles.
Başaramazsan, fino köpeği besleriz.
Run off to Switzerland and become one of your lapdogs.
İsviçre'ye kaçıp senin fino köpeklerinden biri olmak.
The poodle and the missus.
Kaniş ve fino.
As hounds and greyhounds, mongrels, spaniels, curs, shoughs water-rugs and demi-wolves are clept, all by the name of dogs.
Çomar, tazı, melez, spanyel, sokak iti, fino su köpeği, kurt kırması nasıI hep köpek diye anılıyorsa.
If you're gonna have me thrown out, it won't be by your pet poodle.
Beni attıracaksan, fino köpeğine attırmayacaksın.
My poodle.
Fino köpegimi.
Monsieur would come to France every season to hunt poodles.
Mösyö Twain her sezon Fransa'ya gelirdi fino avlamaya.
I look like a poodle.
Fino köpeğine benzedim.
I'll bet... the Americans are just crazy about poodles.
Bahse varım ki Amerikalılar fino köpeklerine bayılıyordur.
I'm just this ridiculous dork that's following him around like a puppy.
Salak bir fino gibi onu takip ediyorum.
A naked blond walks into a bar with a poodle under one arm and a two-foot salami under the other.
Çıplak bir sarışın kolunun altında fino köpeği ile bara girer ve diğer elinde ise yarım metrelik bir salamla.
Mining the carpet with little poodle bombs?
Halıya minik fino bombaları mı bırakıyorsun?
Slowly, Fido, do not want you do any damage.
Yavaşça, fino, kötü bir şey yapmak istemiyorum.
Slow down, Fido.
Ağır ol Fino.
He ´ s like a poodle.
Fino köpeği gibi.
- l'm not at her beck and call.
- Onun Fino'su değilim.
Makes them feel like wolves instead of the little lap dog that he is.
Kendilerini kurt gibi hissederler, ancak onun gibi fino olduklarını unuturlar.
I became sort of a mascot, like a pink poodle.
Maskot gibi bir şey oldum pembe bir fino gibi.
We can't take Murray... because what if he meets a pretty poodle and then he runs away?
Ya güzel bir fino onu görüp kaçırıverirse?
Hey, Eddie, are we still on the lapdog remark?
Hey, Eddie, şu fino yorumuna mı takıldın kaldın?
I'd get me own miniature poodle.. and I'd get a make-over.
Kesin minyatür bir fino köpeğim olur ve onu yeniden yapardım.
Walker makes me feel like the star poodle on his dog show.
Walker hep kendimi köpek şovundaki fino köpekler gibi hissettiriyor.
What the fuck are you talking about?
Benim adım, Da Fino.
My name is Da Fino. I'm a private snoop, like you, man.
Ben bir özel hafiyeyim, senin gibi dostum.
She's been kidnapped, Da Fino.
Kız kaçırıldı Da Fino. Yapma be.
You know what I mean? Yeah, yeah, I get it.
Evet, tabii anladım, siktir git Da Fino.
Fuck off, Da Fino. And stay away from my special...
Ve benim sevgil...!
His head looks like a poodle's ass.
Kafası fino köpeğinin kıçına benziyor.
- A poodle's ass walks into your party.
- Bir fino köpeğinin kıçı senin partinde dolanıyor.
That, and shop for small dogs.
Ayrıca fino ediniriz.
Hokey, a cockapoo.
Hokey, Cocker'la, fino kırması.
Sounds like you're describing a poodle.
Sanki bir fino köpeğinden bahsediyorsun gibi.
Now. that shopping spree helped a little bit. didn't it. poodle?
Az alışveriş yapsak da yüzün güldü değil mi fino?
- Hey. poodle. - Who's your daddy?
- Selam, fino köpeğim.
- Oh. hi. poodle.
- Selam, fino. - Güle güle, fino.
Ma'am, the Toy Poodle behind, please.
Ufak fino arkada kalsın lütfen bayan.
Yeah, like, there's this one character who is this poodle, and he's insane. He just got neutered, and he's convinced he's a cat.
Evet, mesela bir tane fino köpeği karakteri var ve biraz kaçık, yeni kısırlaştırıldı ve kendini kedi zannediyor.
All right, we're just messing with you.
Tabii. Fino, seninle kafa buluyoruz.
- Oh! Hey, poodle!
- Selam, fino.
The same person she's always leaned on. her poodle.
Her zaman güvendiği birine, "Fino" suna.
It made me look like a psychotic poodle.
Beni bir fino köpeği gibi gösteriyor.
You fight like a poodle.
Bir fino gibi dövüşüyorsun.
He's in love with her, follows her around like a puppy dog.
Ona aşık oldu, fino köpeği gibi peşinde dolaşıyor.
We've got to get these toy poodles to the pet shop.
Bu küçük fino köpeklerini hayvan dükkânına götürmeliyiz.
Reinventing the poodle skirt.
Fino tüyünü yeniden keşfetmek.