Flag on the play traducir turco
57 traducción paralela
There's a flag on the play, Don.
Bugün mahkemede tanık olarak ifade veremem. Bu işin içinde bir iş var, Don.
Flag on the play. You're paying these people? I'll do it.
Peki, sizin bu bebek bakıcısı dediğiniz şey benim buzdolabımı karıştırırken bana ne olacağını hiç düşündünüz mü?
Flag on the play.
Faul yaptın.
Whoa, flag on the play!
Hop hop, hakem bayrağını kaldırdı!
Flag on the play, Marty.
Şöyle bir pürüz var :
- Flag on the play. No touchdown. - You gotta be kidding me!
- Dalga mı geçiyorsun!
Flag on the play.
Faul var.
- Flag on the play.
Veto edildin.
Flag on the play, gentlemen.
Durum kötü beyler.
Flag on the play! Did you vouch for me?
Bana kefil mi oldun?
Boundaries. - Flag on the play.
Bayrak direği hazır.
Oh, there's a flag on the play.
Hakem bayrak attı.
And that's a flag on the play.
Bir bayrak daha atıldı.
No flag on the play.
Bayrak kalkmadı.
Whoa, flag on the play.
- Sorun var.
- Flag on the play.
Dolmayı erken yuttuk.
Flag on the play.
Görüntüyü durdur.
Oh, Morgan, flag on the play. I've lost it.
- Morgan, oyuna dâhil ol.
Flag on the play, Doc.
İçine ettin ama, Doktor.
Flag on the play.
Bayrağı direğe çekmişler.
Okay, flag on the play.
Tamam, orada dur bakalım.
There may be a flag on the play.
Sonuç protesto edilebilir.
Flag on the play.
Durun bakalım.
Flag on the play, bleeding.
Kanama var.
Tanya, stop, flag on the play.
Tanya, dur, Faullü hareket.
All right, wait a minute, flag on the play. Martin cuts out his tracker, goes dark for a month, and pops back up on the grid to whack a wine dealer?
Dur bir dakika, ne yani Martin takip cihazını kapatıyor, bir ay gizleniyor,... ve bir şarap kaçakcısını öldürmek için ortaya mı çıkıyor?
Flag on the play.
Bir sorun var.
That doesn't mean true blue sweeties like yourselves aren't gonna have a flag on the play.
Bu, sizin gibi gerçek sevgililerin arada bir oyunda faul yapmayacağı anlamına gelmez.
I'm allergic to nothing, by the way, so if that happens, throw a flag on the play, will you?
Bu arada benim hiçbir şeye alerjim yok, yani böyle bir şey olursa... penaltı düdüğünü çal, olur mu?
Time out, flag on the play.
Mola, sarı bayrak havada.
Flag on the play.
Çok saçma.
- Ugh, flag on the play. - That's... that's what...
- Birkaç tahta eksik galiba.
Flag on the play.
Oyun için işaret bayrağı.
Flag on the play, Ducky.
Seyahat askıya alındı, Ducky.
- Flag on the play.
- Yok daha neler.
I got to throw a flag on the play.
Burada kayıda müdahale etmeliyim.
Dom, there's a flag on the play!
Dom, oyunda bir bayrak var!
No, sorry. Flag on the play.
Üzgünüm ama müdahele edeceğim.
Stop. Flag on the play.
Hakem ofsayt dedi!
Captain, flag on the play.
Başkomiser, bayrak havada.
Guys... flag on the play.
Millet... oyun var işin içinde.
Flag on the play, sloppy.
Bayrak kalktı, uyuz herif.
I'll give you there's definitely a flag on the play.
Bu işte kesinlikle bir gariplik var.
Flag on the play... jackass here gave her an idea.
Bayrak yeniden yarışta... Şuradaki budala, ona yeni bir fikir verdi.
Flag on the play, Harold.
Nereden çıktı şimdi bu Harold?
Flag on the play there.
Durumunda değişiklik yok.
- Oh, oh, TMI. Flag on the play.
- Kırmızı bayrak!
Flag on the play, otter eyes.
Buraya bak hüzünlü gözler.
Flag! On the play.
Bayrak var!
- And there's a flag down on the play.
- Ancak bayrak havada.
Hey, flag on the play.
Oyun zamanı.