Flannel traducir turco
294 traducción paralela
He was wearing a two-piece dark-blue flannel lounging suit... with a cunning white monogram on his upper pocket.
İki parçalı lacivert flanel sabahlık giymişti. Üst cebine beyazla işlenmiş baş harfleri çok şirindi.
- I have some fine, new English flannel.
- Güzel İngiliz kumaşları geldi.
My old woman figured on gettin'some flannel for shirts.
Benim hanım gömlek için kumaş almayı düşünüyor.
You flannel-headed playboys!
Sizi sersemler!
Mila wears flannel pyjamas.
Mila flanel pijama giyer.
When her husband died, she sent me his umbrella... his long flannel underwear, and his moustache cup.
Kocası öldüğünde, şemsiyesini, uzun fanilasını ve, özel bardağını bana verdi.
Throw away your flannel underwear
Uzun iç çamaşırlarını at
I'll wear my gray flannel suit.
Gri flanel elbisemi giyeyim.
I ran out of red flannel petticoats.
Kırmızı pazen geceliğim.
Ah, there's nothing like blue flannel for a man.
Erkeğe mavi flanelden başka hiçbir şey bu kadar yakışmaz.
I could see you looking very handsome and successful in a dark blue flannel suit.
Seni lacivert bir takım elbiseyle çok yakışıklı ve başarıIı olarak hayal edebiliyorum.
The best flannel, I get it for you.
En iyi fanilayı alırım sana.
The man in the grey flannel shroud, the usher, told me it'll be tomorrow.
Gri fanilaya bürünmüş adam, yer gösterici, yarın olacağını söyledi.
The boy in the grey flannel suit is bouncing'back and forth like a tennis ball.
Gri fanila takımlı adam tenis topu gibi bir öne bir arkaya sıçrıyor.
Kelly, what's new in our gray flannel jungle?
Evet Kelly, bu gri flanelden ormanda bu sabah ne gibi yenilikler var?
It is many years since I trade for glass beads and red flannel.
Yıllar önce boncuk ve kumaş takas ederdim.
But what about the grey flannel suit you promised him?
Söz verdiğin gri takım elbise ne olacak?
I've staked out a trail across the Bottoms with my red flannel.
Bataklıktan karşıya giden yolu kırmızı fanilemle işaretledim.
I want the truth now, no flannel.
Yalan istemem.
So soft, it's English flannel.
Çok yumuşak, İngiliz pazeni.
- And some flannel underwear?
- Ve flanel iç çamaşırı?
Look at my new flannel sweater.
Yeni ter fanilama bak.
- Flannel petticoats!
- İç eteklerimiz!
- Flannel petticoats.
- İç eteklerimiz.
Fashioned with a knife... red flannel, miIitary-Iooking.
Bıçakla kesilmiş gibi duran kırmızı bir iç çamaşırı, askerlerin giydiğine benzeyen.
- Don't pull that bloody flannel with me.
- Bana maval okuma.
By the way, if you're going to London, could you pick out some flannel for me?
Hazır Londra'ya gitmişken, bana takım elbise alır mısın?
There's no secret to flannel...
Bilinecek bir şey yok.
Pure flannel for polishing and drying.
Cilalamak ve kurutmak için fanilalar.
In the old days we used to find things to say Like "pass the sugar" or "that's my flannel"
Eski günlerde söyleyecek şeyler bulurduk, mesela : "Şekeri uzat."
And don't use my flannel.
Sabun bezimi kullanma.
Used to call her "old flannel face."
Onun eski pamuk yüzünü kullanmak için çağırırlardı
Does the young man want the plaid or the blue flannel, like the one I made for you?
Genç adam için ne seçeceğiz, ekose mi yoksa sana diktiğimiz gibi mavi flanel mi?
Flannel?
Flanel?
Flannel?
Flanel mi?
He looks like Gregory Peck in that blue flannel suit.
Flanel elbisesiyle Gregory Peck'e benziyor.
Bunch of flannel merchants!
Palavracı tüccarlar topluluğu
This movie was written by the author of The Man in the Grey Flannel Suit.
Bu filmi The Man in the Grey Flannel Suit'i yazan adam yazmış.
Grey flannel.
Gri flanel.
And I put a pair of gray flannel pants on him and a blue shirt, and striped tie.
Sonra ona gri flanel pantolonuyla mavi gömleğini giydirip çizgili kravatını taktım.
Wear your flannel underwear when you climb a tree
Fanilanı giy, eğer ağaca tırmanacaksan.
Flannel sheets.
Çarşaf flanelden.
Maybe it's the warmth of all that red, hot, sweaty flannel.
Belki o kırmızı, ateşli, terli flanel kıyafetin sıcaklığıdır.
I'm Nick, the walking flannel.
Ben yürüyen fanila Nick.
She's got this flannel nightgown that she puts on.
Üzerine şu flanel geceliğini giyer.
I love my flannel nightgown.
Flanel geceliğimi seviyorum.
I've left a clean towel and a flannel on your bed.
Yatağına temiz havlu ve iç çamaşırı bıraktım.
I love the gray flannel suits, the shiny shoes.
Gri takım elbiseleri, parlak ayakkabıları seviyorum.
Item sixteen is Adam, in poly-cotton gray flannel trousers.
On altıncı parça Adam, ketenden gri flanel pantolon.
You know, a bunch of 300-pound women in crew cuts and flannel shirts?
Bilirsin, 300 poundluk bir grup askılı bluz giymiş kadın.
girls in flannel nightgowns, L.L. Bean.
Kalın pijamalı kızlar olacak!