Foster traducir turco
5,236 traducción paralela
Foster parents on 133rd.
- Koruyucu ailesi 133'üncü caddede yaşıyor.
Lucy's leaving foster care.
- Lucy, bakım evinden ayrılıyor.
He must have realized we are his foster parents.
Gerçek ailesi olmadığımızı farketmiştir belki de.
- And from foster home to foster home.
- Evden eve geçip durdum.
My sister, she's in foster care, and I got a dead grandma in Ponce.
Kız kardeşim koruyucu bir ailenin yanında Ponce'de de ölü büyükannem var.
I bounced around foster care for a couple years.
Birkaç yıl boyunca koruyucu ailelerde kaldım.
Foster homes.
Ebeveyn aileyle.
You despise your foster mother for helping women.
Sırf kadınlara yardım ediyor diye süt anneni hor görüyorsun.
I like to visit her at her current foster home now.
Şu anki koruyucu ailesinde onu ziyaret etmek hoşuma gidiyor.
Until that time, Callie will remain in her current foster home.
O zamana kadar da Callie şimdiki koruyucu ailesiyle kalacak.
In and out of how many foster homes? - Six.
- Evlatlık olarak kaç aileye gitmiştin?
- Foster parents.
- Bakıcı ailesi var.
He's a foster kid, right?
Üvey evlat, değil mi?
Rachel, uh, I don't know if this is gonna be helpful but Subject 21 was adopted and was in foster care for years.
Rachel, bunun yardımı olur mu bilmiyorum ama Denek 21 evlat edinilmiş ve yıllar boyu koruyucu ailelerde kalmış.
These are merely foster people. Paid to tolerate the boy.
Onlar sadece para karşılığında çocuğu idare eden üvey aile.
Foster homes for a few years.
Birkaç yıl koruyucu ailelerde kaldın.
So I just came out to Barry Foster.
Az önce Barry Foster'a eşcinsel olduğumu açıkladım.
She was his old foster-mother.
Kralın sütannesiymiş.
And his old foster-mother?
Peki ya ihtiyar sütannesi ne dedi?
She survived with the help of her foster father, Forolf Lousebeard.
* She survived with the help of her foster father, Forolf Lousebeard.
She had reservations about sleeping with her foster father.
* She had reservations about sleeping with her foster father.
Foster kept this quiet, I assure you.
Foster bunu sessizce sakladı, seni temin ederim.
I've known Robin Foster for 20 years, Chloe since she was born.
Robin Foster'ı 20 senedir, Chloe'i doğduğundan beridir tanıyorum.
I'll talk to Foster.
Ben Foster'la konuşurum.
Ambassador Foster has an outstanding reputation in peace negotiations, having served as the UK representative in the international conference on the former Yugoslavia...
Büyükelçi Foster'ın barış görüşmelerinde, olağanüstü bir ünü var. Eski Yugoslavya'daki uluslararası barış görüşmelerinde İngiltereyi temsil etmişti.
Get up on Foster's phone, e-mail, everything.
Foster'ın telefonuna ulaş, e-maili, her şeyi.
They said this was going to be a simple bit of work - take the girl and Foster would roll over.
Bana bunun basit bir iş olduğu söylendi - Kızı kaçır ve Foster ağamıza düşer.
Insure Foster takes this to the right place at the right time.
Foster'ın bunu alıp doğru yerde ve doğru zamanda olacağından emin ol.
Make sure Foster gets this.
Bunu Foster'ın aldığından emin ol.
Where the hell is Foster going?
Foster nereye gidiyor?
What does matter is that Foster delivers the package.
Önemli olan Fosterın paketi teslim etmesi.
Mr Foster.
Mr Foster.
OK, I've got Foster, he's heading for the North Korean break-out room.
Evet, Foster'ı görüyorum, Kuzey Korelilerin odasına doğru yöneliyor.
That up to the mainland to decide and not you and not those cozy circles that you foster in this town.
Bu anakaranın vereceği karara bağlı. Sana ya da bu kasabada geliştirdiğin şirin çevreye değil!
I had a foster sister named Keegan who was vegan... until she got rabies, and then she craved the taste of fresh, raw cow.
Benim Keegan adında bir üvey kızkardeşim vardı, kuduz olana kadar vegandı. ... sonra canı taze, çiğ inek tatmak istedi.
You remember your year in foster care?
Vesayet altında olduğun yılı hatırlıyor musun?
She gonna donate to the Foster's, she can donate to Colt 45.
Foster'a para yatıracağına bir Colt 45'lik için para verebilir.
I've worked with a lot of kids in the foster system.
Bakıcı sisteminde bir sürü çocukla çalıştım.
You foster inappropriate relationships, you walk around here like you own the place.
Sen, uygunsuz ilişkiler geliştirdin ve burası kendi mekanınmış gibi gezindin.
We were in foster care after my, mom got sick.
Annem hastalandıktan sonra bizi bir aileye verdiler.
Well, fortunately, her sister has been placed with a foster family.
Maalesef kardeşi, koruyucu bir aileye teslim edildi.
Feel like I need to bribe her into loving me more than her foster family.
Ona bakan aileden çok beni sevsin diye bir sürü şey almam şartmış gibi geliyor.
I'm Stef Adams-Foster.
Ben Stef Adams-Foster.
- Never been a fan of false modesty, Foster.
- Kendini yanlış bilenleri sevmem Foster.
- Hi, Mrs. Adams-Foster.
- Merhaba Bayan Adams-Foster.
If what you want is a relationship, we can have that, even if I get adopted by the Fosters.
İlişkimiz olsun istiyorsan, bu olabilir. Foster'lar beni evlat edinseler bile.
Lieutenant Foster, you're going on a little trip.
Yüzbaşı Foster, küçük bir gezintiye çıkıyorsunuz.
Ensure Foster takes this to the right place.
Foster'ın bunu doğru yere götürdüğünden emin ol.
What I do know is that someone paid him to kidnap Foster's daughter and then forced the ambassador to carry a bomb through security.
Bildiğim şey, Foster'ın kızını kaçırması için birisinin ona para ödediği ve ardından büyükelçiyi güvenlikten bir bomba geçirmeye zorladığı.
She's at the hospital with Foster and Mei.
Foster ve Mei ile birlikte hastanede.
Mrs Foster, I've arranged the car to take you and Chloe back to the residence.
Bayan Foster, sizi ve Chloe'yi eve götürmesi için bir araba ayarladım.