From the looks of things traducir turco
64 traducción paralela
Look, from the looks of things... we've struck it rich.
Baksana, anlaşılan... zengin bir maden bulduk.
From the looks of things, he is here to stay.
Gidişata bakılırsa, kalacak da.
From the looks of things around here he knows what he's singing about.
Etrafa bakınca, neden bu tür şarkılar söylediği belli oluyor.
From the looks of things, they can sure use it, too.
Görünüşe bakılırsa buna ihtiyaçları var.
Still, from the looks of things, you're off to a real good start.
Yine de gördüğüm kadarıyla gerçek iyi bir başlangıç için kofsun.
But I did hear about this little winner-take-all race, and, uh, from the looks of things,
Ama bu kazanan, her şeyi alır yarışını duydum. Ve görünüşe bakılırsa, kolay olacak gibi.
And from the looks of things, your friend can't drive.
Ve görünüşe, göre arkadaşların araba süremeyecek.
Well, from the looks of things around here, not so good.
Buradaki manzaraya bakılınca hiç de iyi görünmüyor.
And from the looks of things, the last.
Görünüşe göre de sonuncusu.
From the looks of things, the lady better bring more hot water.
Galiba daha sıcak suya ihtiyaç olacak.
Well, from the looks of things, he knew how to have a good time.
Görünüşe göre eğlenmeyi biliyormuş.
From the looks of things, Banks didn't even make it out of bed.
Belirtilere göre, Banks yatağından bile kalkmamış.
Well, from the looks of things, I'd say we got all the help we need around here.
GORDUGUM KADARIYLA, ETRAFIMIZDA iHTiYACIMIZ OLAN BUTUN YARDIM MEVCUT.
From the looks of things, it hasn't for a while.
Bu kilitlenmiyor. Görünüşe bakılırsa bir süredir bozukmuş.
And from the looks of things, I will be around long after you are gone.
Ve görünüşe göre, sen gittikten sonra daha uzun bir süre kalmaya devam edeceğim.
From the looks of things, I'd say Adolf Hitler.
Etrafa bakarsak, Adolf Hitler demeliyim.
[Chuckles] Well, from the looks of things, contrary to popular opinion,
Eh, görüldüğü gibi, genel kanıların aksine,
Been at it all night from the looks of things.
Bütün gece bir şeyleri takip ederler.
From the looks of things, they've long been out of business.
Görünüşe bakılırsa uzun süredir çalışmıyorlar.
From the looks of things they've mastered a few basics biochemistry, physiology, perhaps even some form of molecular biology.
Bunların görünüşüne göre, biokimya ve fizyolojideki birkaç temel şeyde ustalaşmışlar. hatta belki moleküler biyolojinin bir çeşidini.
From the looks of things, they thought of that too.
Görünüşe göre onu da düşünmüşler.
From the looks of things, they're here to audition for the remaining slot in The Fabulous Super Race.
Görünüşe bakılırsa, Şahane Süper Yarış'ta son kalan yere başvurmak için gelmişler.
From the looks of things... you should probably skip the dessert table while you " re at it.
Bu davranış biçiminle... bunları yaparken tatlı masasını atlasan iyi olur.
From the looks of things, Valerie Castillo's better half was knee-deep.
- Görünüşe bakılırsa Valerie Castillo'nun kocası boğazına kadar pisliğe gömülüymüş.
I mean, from the looks of things, she hasn't worked since the early 80s.
Yani, eşyalarına bakınca, 80lerin başından beri çalışmamış gibiydi.
From the looks of things, they haven't seen the inside of a washer or dryer in months.
Eşyalarına bakışırsan aylardır ne çamaşır makinesinin ne de kurutucusunun içini görmemişler.
From the looks of things, the cavalry got here just in the nick of time.
Duruma bakarsan, kurtarma birliği tam zamanında geldi yine.
From the looks of things, they're long gone.
Evin haline bakılırsa, çoktan gitmişler.
Yeah, and from the looks of things, he has some stuff to figure out too.
Evet, buradakilere bakılırsa, halletmesi gereken bir şeyleri var gibi.
I would say from the looks of things, you have perhaps a month or two.
Hastalığın durumuna bakınca bir ya da iki ay diyebilirim.
From the looks of things, I'd say you're right.
Görünüşüne bakılırsa, haklısın diyebilirim.
From the looks of things, I'd say he has a little over an hour.
Görünüşe bakılırsa, bir saatten biraz fazla vakti var.
And from the looks of things, I'm sure all I have left in life is time and the pleasure of your voice.
Ve şunu bil ki senin bağırmanla geçen zaman benim için mutluluk verici olacaktır.
From the looks of things, you could do with some help yourself.
Görünen o ki,... önce kendine yardım etmelisin.
And from the looks of things, they'll do just about anything to keep it that way.
Ve olanlara bakılırsa bunu devam ettirmek için her şeyi yapacaklardır.
Yeah, from the looks of things, they came out the losers in this fight.
Görünüşe göre, bu savaşta kaybedenlerden olmuşlar.
From the looks of things, probably washing your dishes in the bathtub.
Görünüşe bakılırsa bulaşığı küvette yıkardın.
H.L. Mencken called this the biggest story since the resurrection. From the looks of things, this may be bigger.
İsa'nın dirilişinden beri yazılmış en büyük hikâye olarak tanımlamıştı görünüşe bakılırsa bundan daha büyük bir şey.
From the looks of things, could have been as much as five minutes.
gorunuse bakilrsa, bes dakika kadar olabilir.
From the looks of things, it went well.
Gördüğüm kadarıyla epey güzel geçmiş.
Oh, I don't know, the Titanic, from the looks of things.
- Bilmiyorum. Hâlini görsen "Titanik" sanardın.
Well, from the looks of things, this is probably where Duffy got that blood on his knuckles, so... we need to find out.
Görünüşe göre Duffy'nin parmaklarındaki kan buradan gelmiş. Öğrenmemiz lazım.
From the looks of things, I made the right decision with you.
Görünüşe göre seni seçmekle iyi bir karar vermişim.
From the looks of things, I got here right in time.
İşlerin gidişatına bakılırsa, buraya tam zamanında gelmişim.
From the looks of things, she was moving pretty fast when he shot her.
Görünüşe göre, adam onu vurduğunda bayağı hızlı hareket ediyormuş.
From the looks of things, not too long ago.
Görünüşe bakılırsa da çok uzun süre geçmemiş.
Hey, from the looks of things, you ought to prescribe yourself a little something.
Bana kalırsa kendine bir iki ilaç yazmalısın.
And from the looks of things around here, it's none too soon, all right?
Ve buradaki şeylere bakılırsa çok erken değil, değil mi?
It's one of those things that it's better not to think about! When paintings fall, when you wake up one morning and you don't love her, when you open a newspaper and read that war has broken out, when you see a train and want to leave, when you look in a mirror and realise you're old, when one evening, in the middle of the ocean, Nineteen Hundred looks up from his plate, looks me in the eye and...
Bu üzerinde düşünmemenin daha iyi olacağı şeylerden birisi... resimler düştüğünde, bir sabah kalktığında artık o kadını sevmediğinde, gazeteyi açıp savaşın patlak verdiğini okuduğunda, bir tren görüp onunla ayrılmak istediğinde, aynaya bakıp yaşlandığını fark ettiğinde, bir akşam, okyanusun ortasındayken, Bindokuzyüz... tabağının üzerinden gözlerimin içine bakıp...
- l'm on it. Because from the looks of things this morning you were on something else. Really?
Gerçekten mi?
And by the looks of things, you're not far off from abandoning your husband.
Görünüşe bakılırsa sen de kocanı terk etmekten pek uzak sayılmazsın.