Fruition traducir turco
116 traducción paralela
Our wishes have come to fruition.
Arzularımız artık gerçekleşti.
Well, I've provided barren soil for that seed... ... but you'll give it fertility and growth and fruition.
Çünkü benim toprağım bereketsiz çıktı ama sen onu büyütüp olgunlaştıracaksın.
Since they've already made an attempt at my life, and it has come to no fruition whatsoever, Yes?
Beni zaten yok etmeye çalıştıklarından artık korkacak bir şey kaldığını sanmıyorum.
But, speaking as a judge... I don't think your good wishes will come to fruition.
Fakat, diyelim ki, yargıç rolünde ben, bu konuda... bir rahatlık olduğuna inanmıyorum.
All the months of preparation now come to fruition.
Aylarca süren hazırlıklar meyvesini verdi.
Which of the then future plans have come to fruition?
O zamanki hangi gelecek planları gerçekleşebildi?
Not all my dreams came to fruition I'd like my sons, or perhaps my grandsons, to reap the benefits
Tüm hayallerimi gerçekleştiremedim. Oğullarımın, torunlarımın hayallerini gerçekleştirmesini istiyorum.
Even here, I would suggest a logical progression, one which came to fruition in what might be called "closure,"
Bu noktada bile adına "Kapanış" denebilecek olumlu sonuç vermiş olan mantıklı bir ilerleme önermek isterim.
Susan McSween saw her husband's and John Tunstall's dreams to fruition by becoming one of the most prominent cattle women of all time.
Susan McSween, eşinin ve John Tunstall'ın en büyük hayallerini gerçekleştirdi ve ülkedeki en büyük hayvan üreticisi oldu.
Well, it's about to come to fruition.
Hatırladın mı? İşte o, meyve vermeye başladı.
My plan has come to fruition.
Sonunda amacıma ulaşıyorum.
It takes a long time for things to come to fruition.
Sabreden derviş muradına ermiş.
It will all be a monument to futility when my plan comes to fruition.
Planım amacına ulaştığında, her şey boşuna olacak.
Well, all your negotiations are about to reach fruition.
Bütün görüşmeleriniz meyvesini vermek üzere.
But my dream will never come to fruition unless I'm willing to get myself dirty.
Ama hayalimi gerçekleştirmek için binlerce insan kaybetmekten nefret ediyorum.
How luscious, our creature has come to fruition.
Ne kadar da tatlı, yaratığımız meyvesini vermeye başladı.
And Wheeler now seeing the fruition of the hope and the long work in the 19 years, with six outs away.
... Ve Wheeler şu anda 19 yıllık umut ve çalışmanın 6'da 6 seriyi nasıl başardığını yaşarak görüyor.
Now expectant mother... it is within her power alone to erase the past year... or allow the mating dance to come to fruition.
Müstakbel anne olarak geçmiş yılı silmek ya da çiftleşme dansının meyvesini vermesine izin vermek sadece onun elinde.
The fruition of my deeply-laid plans to escape from that cursed ovarian bastille!
O lânetli rahminden kaçmamın meyvelerini topluyordum.
This agreement brings to fruition years of hard work by leaders on both sides driven by a belief that economic prosperity will forge an era ofpeace that the world has never enjoyed.
Bu anlaşma iki tarafın ve liderlerinin uzun çalışmaları ve ekonomik uğraşları sonucu buraya gelip dünyanın bu kadarda hoşuna gidecek bir barışa dönüştü.
I believe that your hopes will soon come to fruition.
İnanıyorum ki artık muradınıza ereceksiniz.
It's when you see talent go to waste, promise that never comes to fruition.
Yeteneğin boşa gittiğinde hayallerinin asla gerçekleşmeyeceğini görmek.
At last, our centuries upon centuries of waiting have achieved fruition.
Sonunda yüzyıllarca süren beklememiz başarıyla sonuçlandı.
All their plans are coming to fruition.
Tüm planları gerçekleşmek üzere.
And now it's come to fruition.
Şimdi meyve veriyor.
It's on the verge of fruition.
Bu gerçekleşmek üzere.
Neither the dictatorship, Menem, or De la Rúa brought their projects to fruition,
Ne diktatörlük, ne de Menem veya De la Rúa projelerini hayata geçiremediler,
And you are not allowing the moment to come to fruition.
Ve siz onun amacına ulaşma anına izin vermiyorsunuz.
That the ego must be set aside in order for that debate to come to some kind of fruition.
Bir tartışmanın sonuca ulaşabilmesi için egonun bir kenarda durması gerekiyordu.
A second premonition came to fruition.
İkinci bir önsezi de gerçekleşti.
One hundred and fifty years ago, our scientists were close to creating a viable prototype, only to die before seeing its fruition.
Yüz elli yıl önce bilim adamlarımız uygulanabilir bir prototip yaratmaya yaklaşmışlar. ... gerçekleştiğini göremeden önce ölmüşler.
Whatever was purposed by your get-together at The Gem... I hope came to full fruition.
Toplantının amacı ne olursa olsun... umarım sonuç alınmıştır.
Neither of which are coming to fruition.
İkisi de gerçekleşmiyor.
Such a complex agreement will require some time to reach fruition.
Böyle karışık anlaşmaların meyvesini vermesi için bazen zaman gerekir.
Soon, I will have your life force, Sailor Moon... and my plan to rule the earth will come to fruition.
Sonunda hayat enerjini alacağım, Ay Prensesi. Ve dünyayı hakimiyetim altına alacağım.
Dreams that sacrifice friends should never come to fruition! Humph!
Dostlarını kurban verdiğin bir rüyanın hiç bir anlamı yok!
And it brings me untold joy to think that I'll ruin their plan just as it's about to reach fruition.
Bu konuda başarıya ulaşmak için gibi Ve onların planlarını bozmak olacağını düşünmek beni tarifsiz sevinç getiriyor.
You mean stronger than you anticipated. For 15 years, I've worked tirelessly to bring this plan to fruition.
Güçlü anlamına beklenenden daha 15 yıldır, ben meyvelerini bu plan getirmek için yorulmadan çalıştım.
It's hard to believe it's almost come to fruition. I mean, this is a lot of years in the making. We're only hours away.
Yıllardır bu anı bekliyordum ve artık sadece saatler kaldı.
And try not to forget all the times I brought you to fruition - - 33, to be exact.
Seni muradına erdirdiğim tüm o zamanları unutma sakın. 33 olacaktı tam sayı.
They dream all the time, and, I think, through them the great cosmic dreams come into fruition, because the universe dreams through our dreams, and I think that there is many different ways for the reality
Sürekli hayal kurarlar, ve, sanırım, onlara göre büyük hayalleri gerçekleşmektedir. Çünkü evren bizimle beraber hayal eder. Sanırım gerçekliği arz etmenin pek çok yolu vardır ve hayal kurmak kesinlikle bunlardan biridir.
And sometimes....... You... You come to fruition inside.
Ama bazen siz kızın içine boşalırsınız.
Now, if the events that I foretold do not come to fruition I will be very disappointed.
Şimdi, eğer sana önceden haberini verdiğim bu olaylar amacına ulaşmazsa, büyük hayal kırıklığına uğrayacağım.
I honestly hope... The day another Christmas shall have come... Our longings will have been displaced by full fruition.
"Umarım bir Noel daha gelmeden özlemlerimiz son bulur ve muradımıza ereriz."
Squeaky, squeaky, squeaky! Unsurprisingly, by age 24, Homer's dreams of wealth had not come to fruition.
Homer, 24 yaşındayken, hiçte şaşırtıcı olmayan bir şekilde zengin olma rüyasına kavuşamamıştı.
Our decade-long experiment nears fruition, at last,
On senelik deneylerimizin semeresini almak üzereyiz.
My plan for world domination is about to come to fruition.
Dünyaya hakim olma planım gerçek olmak üzere.
It's all finally come to fruition.
Sonunda amacıma ulaşıyorum.
And this power would allow us to bring the BLECE project to fruition?
Bu güç de, BLECE projemizin amacına ulaşmasını sağlayacak mı diyorsun?
They're here to make sure their Lord's plan comes to fruition.
Tanrılarının planını tahakkuk etmeye geldiler.
Now, if the alive-again avenger hustles this case to fruition,
Şimdi, bu hortlak intikamcı bu davayı çözüme yaklaştıracak olursa,