Future traducir turco
33,392 traducción paralela
The future of Rome is at stake.
Roma'nın gelecegi soz konusu.
- Your twenties, thirties... your future.
- 20'li, 30'lu yaşların... Geleceğin.
Maybe because there is no future for me.
Belki bir geleceğim olmadığı içindir.
- My future, my butt.
- Geleceğimmiş, aman bırt.
The greatest predictor of a spinal cord victim's future success is the grueling work he needs to put in post-accident.
Omurilik hasarı kurbanlarının başarı sağlaması için kazadan sonra yorucu bir çalışma düzenine girmeleri gerekir.
And in the future, I'll be more careful to follow protocol and...
Bundan sonra protokole uyma konusunda daha dikkatli olacağım.
♬ Without any sound ♬ In half a month, a future bridal letter ( in which the four pillars of the bride groom-to-be are written ) will come to my house.
İki hafta sonra gelin adayımdan haneme bir mektup gelecek.
The Professor said, it might have been that the painter rode a time machine and saw the future.
Profesör, çizenin zaman makinesi kullanıp geleceği görmüş olabileceğini söylüyor.
If that is just a dream or a hallucination. Or if I'm seeing the future of another world. I can't know exactly.
Bu gördüğüm rüya mıydı, yanılsama mı veyahut başka bir dünyadan geleceğe mi tanıklık ettim tam olarak bilmiyorum.
In the future, please work hard too.
Gelecekte de çok sıkı çalış lütfen.
Atomic power generation, compared to fuels which will be exhausted in the near future, such as petroleum, coal, or other combustible fuel, the only alternative energy.
Nükleer enerji üretimi, yakın gelecekte tükenecek olan petrol, kömür ve diğer yanıcı maddelerle kıyaslandığında tek alternatif enerjidir.
That's why we have no future!
Bu yüzden geleceğimiz yok işte!
I don't think now is the time to worry about your future.
Bence şu an geleceğin için endişelenme vakti değil.
For the sake of Min Jae's future...
Min Jae'nin geleceği için...
Mom, you should also think about your only grandson's future. Let go!
- Sen de torununun geleceğini düşünmelisin anne.
For their families, for their neighbors. Volunteers to carry out repair work for the sake of this country's future.
Aileleri için, komşuları için..... ülkenin geleceği için onarım çalışmalarını sürdürecek gönüllüler lazım.
We are all family now and I want to discuss our future.
Artik bir aileyiz ve gelecegimizi konusmak istiyorum.
And this afternoon, for the sake of India and its future, I've told the prime minister that I most humbly accept his offer.
Bugun basbakana Hindistan ve onun gelecegi icin, teklifini tevazuyla kabul ettigimi ilettim.
- And I heard you talking about... how a grim reaper like him can foresee the future and everything.
- Ben oradayken ölüm meleği diyip duran da sendin üstelik.
Don't underestimate my power to foresee the future.
Ölüm meleğinin keskin duyularını hor göreyim deme.
The future of your credit cards.
Mühim ne? - Kredi kartın!
I'll be cheering for you and for what you'll do in the future.
Seni de ileride yapacaklarını da destekliyor olacağım.
One day very far off in the future, of course.
Çok uzak gelecekte tabii.
My main concern is for my immediate future.
Şu anda daha çok yakın geleceğim için endişeleniyorum.
But, to learn what will happen in the future, one must only look to the past.
Ama gelecekte neler olacağını öğrenmek için geçmişe bakmak gerekir.
Sacred proving grounds for Trollhunters past, present, and future, reduced to mockery.
Geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki alay konusu hâline getirilen Trol avcıları için kutsal deneme alanı.
- Future king of Arcadia Oaks High.
- Arcadia Oaks Lisesi'nin müstakbel kralı.
It's not like I'll ever have a future with your mo...
Annenle artık bir geleceğimiz...
My future when I'm 20 or 30... Can you still not see?
20'li yaşlarımı, 30'lu yaşlarımı.
Usually, I can tell if their future is good or bad. I see.
Genelde iyi bir gelecekleri olup olmadığını görebiliyorum.
The decisions I make will form my future.
Aldığım kararlar geleceğimi tayin edeceği için.
It does make me curious, though. - The future when I'm 20... and 30... - What does?
Ama meraktan çatladığım bir şey var.
In the future, I won't let you go if you bother my friend.
Bundan böyle arkadaşımı rahatsız edersen bunu yanına bırakmayacağım.
Please take care of me in the future.
İleride bana göz kulak ol.
As if, someone was asking for it to be found in the future.
Sanki biri ileride bulunmasını istemiş gibi.
As if it's a painting while looking at the future.
Sanki gelecektenmiş gibi.
Even when I knew the future, it just got delayed a little.
Bilinen tarihi erteledim sadece.
We are all family now and I want to discuss our future.
Artık bir aileyiz ve geleceğimizi konuşmak istiyorum.
And this afternoon, for the sake of India and its future, I've told the prime minister that I most humbly accept his offer.
Bugün başbakana Hindistan ve onun geleceği için, teklifini tevazuyla kabul ettiğimi ilettim.
The future I envisioned was true.
Gördüğüm gelecek doğruydu.
I also saw that child's future 10 years from now.
Üstelik o çocuğun on sene sonraki hâlini de görmüştüm.
In the future, you will have to take care of Mister Goblin You should remember this day really well
İleride efendimiz ile ilgilenmen gerekeceğinden sen de bu günü iyice kafana kazımalısın.
There will be more in the future.
İleride daha da çoğalacak.
Has the future changed... or has the oracle?
Gelecek değiştiğinden mi yoksa Ji Eun Tak değiştiğinden mi?
The future of Korean film industry seems bright.
Kore sinemasının geleceği oldukça parlak görünüyor.
The future I foresaw was correct.
Gördüğüm gelecek doğruydu.
What do you say you and me get a picture of us at the site of your future tree house? You ready?
Gelecekteki agaç evinin önünde... bir fotografimizi çekelim mi?
♪ The United Nations The hope for our future ♪ [choir singing] ♪ World Peace The choice is ours ♪
Birlesmis Milletler Gelecek umudumuz. Dünya Barisi Seçim bizim.
John, my son, you are the heir to Greystoke, our future.
John, evladım sen Greystoke varisisin, geleceğimizsin.
The future belongs to me.
Gelecek benimdir.
In the future, the line between human and machine is disappearing
Gelecekte insan ve makine arasındaki çizgi kayboluyor