Gaffer traducir turco
104 traducción paralela
I'm the gaffer now.
Artık reis benim.
All right, gaffer?
Tamam mı, reisim?
You got a new bird, huh? Gaffer?
Yeni kuş mu aldın ihtiyar?
Sonnet Gray and Gaffer's Gray!
Soldier's Gray ve Gaffer's Gray!
Isn't anybody in the coffee house, gaffer?
Kahvede kimse yok mu, moruk?
They've dug up Bagshot Row... and thrown my poor old Gaffer out in the street.
Çıkınsaçması Sıraevlerini yıkmışlar... zavallı ihtiyar babalığımı sokağa atmışlar.
Some of the older ones still call him the gaffer.
Yaşlıların bazılara ona "ihtiyar" der.
The old people still call him the gaffer.
Yaşlı adamlar ona hala "ihtiyar" diyorlar.
I'll stick gaffer tape inside.
İçine sert bir şey dikelim.
look nasty and stuff, cocoon'em in gaffer tape, nick their van, swap the gear into the new van and bring it back here.
Sert ve tehlikeli görünün, onlari bantla kozaladiktan sonra karavanlarinin arkasina tikariz. mali diger karavana geçirir, ve sonra geri buraya getiririz.
Gaffer :
Gaffer :
Listen to the gaffer and get on with it.
Kapayın çenenizi! İhtiyar ne diyorsa yapacaksınız. Koşun!
Celtic, Ranger - the forces of darkness and evil, eh, gaffer?
Celtic-Ranger, kötülüğün ve karanlığın güçleri gibi. Değil mi İhtiyar?
Could get used to this gaffer.
Yabancılık çekmiyorum İhtiyar.
Aye, in a manner of speaking, gaffer, aye.
- Bir bakıma öyle İhtiyar, evet.
- Gaffer, hey.
- İhtiyar! - Merhaba.
Aye, but it could have been you, gaffer.
- Şimdi onun yerinde olabilirdin.
It had nothing to do with any church for me, gaffer.
Kiliseyle bir ilgisi yoktu İhtiyar.
Sorry, gaffer.
- Üzgünüm İhtiyar.
Gonna buy the gaffer a few pints.
İhtiyara birkaç litre alacağım.
Well, you should've spit in that gaffer's eye.
O ihtiyarın gözüne tükürmeliydin.
-... kissing the gaffer's arse!
-... adamın kıçını öper!
I've seen him buy the gaffer ale... and pick stumps up out the gutter.
Adama bira aldığını gördüm... ve lağımdan kütük topladığını.
Your gaffer, does he want anything special?
Patronun özel bir şey istiyor mu?
Bilbo, have you been at the Gaffer's home brew?
Bilbo, Gene Biracı Gaffer'ın Mekanın'da Mıydın?
- Cheers, Gaffer.
- Şerefe, Gaffer.
- Gaffer wanted me to put it here.
Müdür buraya koymamı istedi.
- Your gaffer told me to shift this clock here.
- Müdürünüz buraya kaydırmamı istedi.
Oh, got this right bloody idiot as a gaffer.
Ekip başı diye salağın birini vermişler.
- It's is our new gaffer, innit?
- Yeni ekip başımız.
My old Gaffer would have a thing or two to say if he could see us now.
Şu anda bizi görebilseydi, benim yaşlı Gaffer'ın söyleyecek bir çift sözü olurdu.
And that's for my old Gaffer!
Bu da benim ihtiyar Gaffer için!
- Run, gaffer!
- Kaç, ihtiyar!
- I can do the gaffer.
- Patron olurum.
He beat up the gaffer on Point Break just for cutting in on the lunch line. I heard that.
Point Break'te bir ihtiyarı yemek sırasında önüne geçti diye dövmüştü.
Sir is the gaffer. That's who's gonna be watching you today, all right? Fit?
Efendi dediğin bugün seni izleyecek olan kulüp sahipleri, anlaştık mı?
I don't know what the gaffer will do if I'm late.
Eğer geç kalırsam ihtiyarın bana ne yapacağı hakkında en ufak bir fikrim yok.
With all due respect, gaffer, Mr Dornhelm, the club will be making a big mistake if they let this lad go.
Kusura bakmayın ama patron, Bay Dornhelm. Eğer bu çocuğun gitmesine izin verirse kulüp bence büyük bir hata yapacak.
The gaffer does that to everyone.
- Patron bunu herkese yapıyor.
I was a gaffer.
Fantezimdi.
That's pretty eloquent for a gaffer.
Bir elektrikçi şefi için bunlar çok etkileyici sözler.
I'm a gaffer, for Christ's sake.
Ben elektrik şefiydim, Tanrı aşkına.
- The gaffer tape came off.
- İhtiyar bant kopmuş.
A roll of carpet, gaffer tape, lump hammer...
Bir rulo halı, koli bandı, balyoz...
- I'm gaffer-taping bin bags to the floor.
- Çöp poşetlerini bantla yere döşüyorum.
Gaffer Wong Chi Ming
Gaffer Wong Chi Ming
Hey, gaffer, can you settle something?
Hey, şef, şu işi çözer misin?
- Hey, gaffer.
- Ian?
Hello, gaffer.
Merhaba ihtiyar.
- Aye, gov.
- Tamam Gaffer.
No more gaffer.
Daha fazla ihtiyar istemiyorum.