Gate traducir turco
10,424 traducción paralela
They've locked the gate!
DİKKAT ELEKTRİKLİ TELLER Kapıyı kilitlemişler!
I'm making it so they can't follow us! Open the gate now!
- Bizi takip edemesinler diye yapıyorum.
You know, when we get the baby, we should install a gate to keep the hyenas from dropping in with store-bought lemon tart.
Bilirsin, bebeğimiz olduğunda, dükkandan aldığı limonlu tartları bırakmak için uğrayan sırtlanları dışarıda tutmak için bahçeye kapı koymalıyız.
And the boat was docked behind a locked gate in the marina.
Ayrıca tekne de marinada kilitli kapılar ardındaydı.
Open the gate!
Kapıları açın!
If this mat represents the house, this knife the back wall, and here the front gate,
Bu altlık ev olsun. Bıçak arka duvar, bu da ön kapı.
~ There's another gate.
- Başka bir kapı daha var.
Please remain in your seat while we taxi to the gate.
Lütfen kapıya yanaşırken koltuğunuzdan kalkmayın.
Now, obviously, right out of the gate, you're not gonna be as good as that duck who says "Aflac," but you've got to be at least as good as Ben Affleck.
Şimdi açık konuşalım, "Aflac" diyen ördek kadar iyi olamazsın ama en azından Ben Affleck kadar iyisindir.
Go up to the gate. Ask what movie they're showing on their flight.
Uçuşta hangi filmi oynatacaklarmış onu sor.
Would passenger Maeve O'Brien please report to the gate desk?
Yolcu Maeve O'Brien danışma masasına gelir misiniz?
Look, his badge was swiped at the gate, and then again when he entered room 17.
Bak, giriş kartını 17 numaralı odanın kapısında kullandı ve sonra yine 17 numaralı odaya girdiğinde.
Only, the first time you did it, you knocked a torch onto some hay, which spooked a horse, who kicked open a gate, and I'm..... sure you can fill in the rest.
Ama ilk seferinde biraz samana meşale düşürdün o da bir atı korkuttu, at da bir kapıyı tekmeleyip açarak eminim gerisini tahmin edebilirsin.
Back home in Carbondale, my brothers used to put me up on their shoulders, and I'd climb over the fence at the local Y, unlock the gate so we could use the pool after hours.
Memleketim Carbondale'de ağabeylerim omzuna çıkar kapandıktan sonra havuzda yüzebilmek için sosyal tesisin çitinden atlar kapıyı açardım.
I completed the grand rite, and I alone will open the gate for our dark lord.
Büyük ayini tamamladım... ve karanlıklar lorduna bütün kapıları tek başına ben açtım.
What difference does it make who holds the key and who opens the gate?
Anahtarı tutanla kapıyı açan kişi arasında ki fark nedir?
Okay, rangers, hold that gate.
Pekala, korucular, şu kapıyı tutun.
But I have no idea how they got in. The gate is closed.
- Ama içeri nasıl girmişler bilmiyorum.
This was left at the gate for you.
Bu sizin için kapıya bırakıldı.
And the electronic main gate is here.
Ve ana elektronik geçiş burada.
I open the gate.
Kapıları açacağım.
We're gonna hit'em right across the state at exactly the same moment, so I need to get that gate open exactly 3 am.
Tam olarak aynı anda, ülke genelinde onlara saldıracağız. Yani tam olarak 3'te kapıyı açmalısın.
I need you to get that gate open at exactly 3 am. 3 am.
Tam olarak saat 3'te kapıyı açmalısın.
We're gonna need a way to get through that gate.
Bu kapıyı geçmemiz için bir yola ihtiyacımız olacak
I alone will open the gate for our dark lord.
ve karanlıklar lorduna bütün kapıları tek başına ben açtım.
Even told the gate agent to make sure he got on the right flight.
Kapı görevlisine de doğru uçağa binmesi için tembihlemişti.
This is our gate.
Bu kapıdan gireceğiz.
I led them to the north gate, so all the soldiers are distracted.
Onları kuzey girişine yönlendirdim. Askerlerin dikkati dağılmış durumda yani.
The gate isn't gonna hold!
Kapı dayanmayacak!
- Open the gate, please.
- Aç şu kapıyı, lütfen.
There's a gate on the other end.
Diğer tarafta bir kapı var.
There's a woman at the gate asking for you. Says she's your wife.
Kapıda sizi soran bir kadın var.
And she wasn't at the gate when you saw me earlier?
And she wasn't at the gate when you saw me earlier?
This is Damascus Gate.
Burası Şam Kapısı.
We're taking you to the closest gate, okay?
Sizi en yakın kapıya götüreceğiz, tamam mı?
I'll meet you at the gate.
Kapıda görüşürüz.
David, do you know the way to Lion's Gate?
David, Aslanlı Kapı'ya nasıl gidildiğini biliyor musun?
Come on to the Lion's Gate!
Aslanlı Kapı'ya gidiyoruz!
Let's go and try the Zion Gate.
Zion Kapı'sını deneyelim.
We're going to try the next gate.
Bir sonraki kapıyı deneyeceğiz.
I'm sorry, but I'm not going down to the gate with them!
Üzgünüm, ama kapıya onlarla gitmiyorum!
I followed them to the gate of hell, Earl. I did.
Onları cehennemin kapısına kadar kovaladım, Earl.
Well, I believe that education is the gate that leads to any future worth having.
Sahip olmaya değer her geleceğe giden kapının eğitim olduğuna inanıyorum.
It's too late, but if we can get to the main gate...
Onun için çok geç. Ana kapıya ulaşabilirsek... Hayır.
- Open the gate.
- Kapıları açın.
You'll be seen as a fiscally responsible leader right out of the gate.
Aksi halde mali açıdan sorumlu bir lider olarak kendinizi kapının önünde bulursunuz.
Whoever was driving that car had a radio-frequency key card that was reprogrammed to override the DLA's gate system.
DLA'nın giriş kapısını açacak şekilde programlanmış.
The gate squeaks. Go to Lake Pub.
Lake Pub'a gidin.
( woman, French accent ) Air France flight 113 will now begin boarding at gate 24.
Max!
[wood clacks and echoes ] â ™ ª [ suspenseful music] ( Katya ) if we're lucky, we have 20 seconds From the time we breach the gate
Şanslıysak kapıyı aştıktan sonra onlar tesisi kilitleyene kadar 20 saniyemiz var.
Go to the gate.
Kapıya git.