Get to know each other traducir turco
1,056 traducción paralela
Well, don't you think we really ought to get to know each other all over again?
Sence eskisi gibi mi davranmalıyız birbirimize?
I was hoping that... we could get to know each other a little bit better.
Birbirimizi... daha yakindan tanima ºansi bulabiliriz sanmiºtim.
I wanted you all to get to know each other.
Hepinizin tanışmasını istiyorum.
How can we get to know each other?
Birbirimizi nasıl tanıyacağız?
So what say we go somewhere and have a cup of coffee and... get to know each other?
Bir yere gidip, kahve içmeye ve birbirimizi tanımaya ne dersin?
We shall all get to know each other pretty closely.
Birbirimizi çok yakından tanıyacağız.
You know, I thought we might get to know each other a little more before we dig in and talk real turkey.
Biliyor musun, işe başlamadan önce birbirimizi daha yakından tanıyıp açık konuşabiliriz diye düşündüm.
We didn't get off to a very good start. And I thought we'd take a little ride and get to know each other.
Kötü bir başlangıç yaptık.Düşündüm de biraz iş dışına çıkp birbirimizi tanımalıyız.
Goliath, before we get to know each other better,
Goliath, birbirimizi daha iyi tanımaya başlamadan önce...
Please get to know each other.
Lütfen birbirinizi tanıyın.
We'll get to know each other.
Birbirimizi tanımamız lazım.
Why don't you come to my house and we can sit down and talk... get to know each other.
Neden evime gelmiyorsun ve biz otururduk ve konuşurduk... birbirimizi tanırdık.
You go up there, sit down, look at the stars... talk to each other, get to know each other...
Siz yukarı çıkın, oturun, yıldızlara bakın... birbirinizle konuşun, birbirinizi tanıyın...
Your mother thought it'd be a good way for us to get to know each other.
Annen bu şekilde birbirimizi daha iyi tanıyacağımızı düşünmüş.
I think it's a good idea to get to know each other.
Kapı komşusuyuz, bence birbirimizi tanımamız iyi bir fikir.
I just thought we should kinda get to know each other.
Bence birbirimizi daha yakından tanımalıyız.
But if we're going to be married, we should talk and get to know each other.
Ama eğer evleneceksek, konuşup, birbirimizi tanımamız gerek.
Listen, honey-mud... we're on the run... and until we find the release code to this thing... we're gonna get to know each other real well.
Dinle, tatlım... Şu anda kaçıyoruz ve bu bilgisayarın kodunu bulana kadar birbirimizi gerçekten iyi tanımak zorundayız.
We have got to get to know each other better.
Birbirimizi daha iyi tanımalıyız.
I mean, really, God, we're just... starting to get to know each other, and it'd be really -
Daha yeni birbirimizi tanımaya başladık. O gerçekten...
Why don't we get to know each other?
Birbirimizi yakından tanımaya ne dersin?
- To get to know each other.
- Birbirimizi yakından tanıyalım.
Do you want to stay and get to know each other?
Burada oturup, birbirinizi tanıyacaksınız demek? İstediğin bu mu, Ray?
Yeah, get to know each other.
Evet, birbirimizi tanıyacağız.
Edmund, when this war is over, do you think we might get to know each other a little better?
Edmund,... şu savaş bittiğinde, sizce birbirimizi daha yakından tanıyabilecek miyiz?
Why don't you get to know each other, play a game of cribbage, have a smoke, something like that.
Haydi, biraz birbirinizle tanışın, iskambil oynayın, sigara için, falan filan işte.
Come on, Alice... now we can really get to know each other.
Hadi, Alice... Şimdi, birbirimizi daha iyi tanıyabiliriz.
- Nothing! I just thought we'd get to know each other again... uh, better.
Sadece birbirimizi yeniden tanıyabiliriz diye düşündüm.
It's supposed to break the ice between us, help us to get to know each other.
Aramızdaki buzları eritip birbirimizi daha iyi tanımamıza yardımcı olacak.
Why don't you sit down, get a little buzz on and get to know each other?
Sen de oturup biraz dinlenirsin, konuşur birbirinizi tanımaya çalışırsınız.
I thought we should get to know each other.
Birbirimizi tanımalıyız diye düşündüm.
Get to know each other under calm circumstances.
Birbirimizi sakin koşullarda tanırız.
You've got to get to know each other again.
Birbirinizi tekrar tanımak zorundasınız.
And talk and get to know each other a little better, get comfortable.
Konuşup birbirimizi daha iyi tanıyacak, rahatlayacağız.
Just a little closer so we can get to know each other better.
Sadece biraz daha yaklaş, böylece birbirimizi daha iyi tanırız.
- You know, it would be good... for you and Bill to - oh, I don't know-get to know each other. - Well, um -
- Yani, ee...
What it is we want to accomplish here. How we might best go about that. Maybe even get to know each other a little bit.
Beraber bir şeyler başarmak istiyorsak, önce birbirimizi tanısak nasıl olur?
So let's get to know each other better.
Haydi beraberce diğer iyi yolları da bulalım.
Angela and I are just tryin'to get to know each other on a platonic level.
Angela'yla ben platonik olarak birbirimizi tanima asamasindayiz.
We, we get to know each other better.
Birbirimizi daha iyi tanıyalım.
You'll change your mind once we get to know each other.
Birbirimizi daha yakından tanıyınca fikrini değiştirirsin.
Shouldn't we get to know each other a little better first?
Sence birbirimizi daha iyi tanımamız gerekmez mi?
Someday you can come and visit... "... and we'll maybe get to know each other better. "
Bir gün beni ziyarete gelirsin ve belki birbirimizi daha iyi tanırız. "
Edmund, when this war is over, do you think we might get to know each other a little better? Yes, why not?
Lordum, bahtsız ve itirafçı at Kutsal Atlas'ın, bugün bize şahitlik yapması gerekiyordu ki...
You know how you said before how your parents use you to get back at each other?
Anne ve babanın seni birbirlerine karşı kullandıklarını söylemiştin ya?
I thought we could get to know a lot more about each other.
Sanırım biribirimizi daha fazla tanımak istiyorduk.
That's what you got to hope for, you know, that you get more than one cancer so they eat each other up instead of you.
Bunu ümit etmelisiniz, bilirsiniz birden fazla kanseriniz olduğunda böylece senin yerine onlar birbirlerini yer.
You two get to know all about each other, but, Lisa, make it quick.
İkiniz birbirinizi tanımaya başlayın, ama Lisa, biraz hızlı olsun.
Ooh, which I hardly need tell you is a heck of a long time, so you'll all get to know each other pretty well by the end.
Sonsuza kadar. Oh. Ne kadar uzun bir zaman olduğunu ifade etmem gerekiyor.
You know, pull each other's hair and roll around until our dresses ride up or get ripped to shreds or something?
Birbirimizin saçını çeker, elbiselerimiz vücudumuzdan çıkana ya da paramparça olana kadar yuvarlanır dururuz?
Look, Daniel. I know it's gonna take a long time to get over all the fights and all the horrible things we said to each other.
Bak, Daniel biliyorum. Yaptığımız kavgaları ve birbirimize söylediğimiz korkunç sözleri unutmamız, biraz zaman alacak.