Glitch traducir turco
769 traducción paralela
When a program suffers a glitch, it cannot be fundamentally resolved through makeshift adjustments.
Bir program bir hatadan dolayı sıkıntı yaşarsa, üstünkörü düzeltmelerle köklü çözüm bulunamaz.
You took a little glitch, nothing abnormal.
Anormal bir şey yok.
The hatch just blew! It was a glitch!
Kapak patlayıverdi işte!
- Maybe Hound's got glitch-mice in his data banks again. [laughs]
Belki Hound'un veri bankasında yine karışıklık olmuştur.
Either that or some airhead over at NORAD misread a glitch on his monitor.
Ya öyle oldu, ya da Hava Savunma'dan biri monitöründe bir göstergeyi yanlış okudu.
You want the answer to the glitch I discovered in the Army's Snake-eye missile's guidance system.
Ordunun Yılan Gözü füzelerinin işletim sistemin de farkettiğim sorunu öğrenmek istiyorsun.
A glitch in the system.
Sadece geçici bir sorun olduğunu söylüyorlar.
I take it you find no glitch at all in this planet, however?
Fakat gezegende hiçbir geçici sorun bulamadınız, öyle değil mi?
It is not a glitch.
Bu bir arıza ya da hata değil.
I'm sure it's only a glitch.
Bu sadece ufak bir sorun.
You call this a glitch?
Sen buna ufak mi diyorsun?
Is this another computer glitch?
Bir başka bilgisayar arızası mı?
A glitch in the transmission.
Devrelerde ufak bir arıza olmalı.
The idea is to chalk the all thing up to a software glitch!
Tabii bu ilk fikir, daha üstünde düşünebilirz. Beğendim.
It's a glitch in your system.
Sistemindeki bir hata. Alex Murphy öldü.
- A glitch.
- Problem.
A glitch that takes three or four things to happen simultaneously could slip by.
Bu kadar karışık bir arıza gözden kaçabilir.
Computer glitch?
- Bilgisayar arızası mı?
Must have been a glitch.
Arızadan olmalı.
If there was one glitch with the tape if Bobby Louis had come this much closer...
Teypte tek bir gecikme bile olsaydı veya Bobby Louis şu kadar yaklaşmış olsaydı...
Computer glitch.
Bilgisayar hatasıdır.
Just a sensor glitch?
- Ufak bir algılayıcı hatası mı?
I think we have another sensor glitch.
Galiba başka bir algılayıcı arızası daha yaşıyoruz.
Item 151 on today's glitch list.
Bugünkü bozuk şeyler listesindeki 151. madde.
Then I went to the backup systems and I found a glitch I couldn't explain.
Daha sonra yedek sistemlere geçtim ve açıklayamadığım bir geçici bir performans kaybı buldum.
A glitch in the matrix diodes.
Matris diyotlarındaki bir arızadan olmalı.
He doesn't have a memory glitch.
Onun hafıza hataları yok.
Hey, what is your glitch, huh?
- Senin derdin ne?
My "glitch"? You know what?
Derdim mi?
Looks like we just had our glitch for this mission.
Sanırım bu uçuştaki uğursuzluğu başımızdan savdık.
They said this deal was going down in 4 days, and I, you know obviously seem to be kind of a major glitch in their- -
İşi 4 günde bağlayacaklarını söylemişlerdi ben de yollarına çıkan başlıca engel oldum.
There seems to be some glitch.
Bir yanlış anlaşma olmalı.
- Nothing. Just a minor glitch.
- Hiçbir şey.Sadece küçük bir hata.
A minor glitch with you seems to turn into a major catastrophe.
Senin küçük bir hata olarak gördüğün şey tam bir felakete yol açacak.
It's a glitch that sends you to the wrong Internet address.
Seni yanlış İnternet adresine yollayan bir program hatası.
A minor glitch.
Küçük bir aksama.
Francesca, we had a little technical glitch.
Francesca, lütfen, teknik bir arıza yaşıyoruz.
The only glitch was on Thanksgiving. Just after dinner... Scott suddenly collapsed.
Sadece, şükran günü akşam yemeğinden sonra Scott aniden bayıldı.
- There's been a glitch, okay?
- Küçük bir sorun çıkmış. Kimsenin hatası değil.
- What's a "glitch"?
- Küçük sorun nedir?
General, it's a glitch.
Basit bir hata.
There's a glitch in my swing.
Vuruşlarımda bir sakatlık var.
We thought it was a computer glitch. Then all hell broke loose.
Bilgisayar hatası olduğunu düşündük, sonra ortalık cehenneme döndü.
Captain... there's a minor glitch in the molecular imaging scanners.
Kaptan... görüntü tarayıcılarında ufak bir sorun var.
I wanted to work on that proximity detector glitch in the security subroutine.
Güvenlik programında, yakınlık ızgarası üzerinde çalışmak istedim.
I'm telling you, there must be a glitch.
Doğru söylüyorum.
- Glitch, my ass.
Gözlerimle gördüm.
- Just a glitch.
Kötü bir yankı...
Must be a glitch in the new software.
Yazılım hatası olmalı.
- Maybe it's just a satellite glitch.
- Belki de uydudan kaynaklanan bir hatadır.
Maybe it's a glitch.
Belki performansın düşmüştür.