Glorified traducir turco
380 traducción paralela
- with a glorified native ape-man.
- Yerli bir maymun adamla yaşıyor.
- I'm nothing but a glorified chorus man.
- Ben şımarık bir koro elemanıyım sadece.
A glorified doormat.
Paspasın yüceltilmiş hali.
The biggest blooming hunter in the whole blinking continent turning himself into a glorified tourist guide.
Bütün kıtanın en ünlü avcısı turistlere rehberlik yapacak.
Now you're gonna be a glorified hero in death, and I want to prevent that, Rocky.
Ölünce daha da yüceleceksin. Bunu önlemek istiyorum, Rocky.
Come on, be a proud, glorified dreg, like me.
Haydi, benim gibi onurlu ve ihtişamlı bir pislik ol.
Glorified as usual, eh?
Her zamanki gibi kaliteli değil mi?
What happens if this glorified corset ain't right, sir?
Bu sahane korse yanlïssa ne olacak, efendim?
It might have glorified your miserable bit of soul.
Senin ruhunu kurtarmak istiyor olmalı.
As you see, my house is just a glorified shack, but Yusa's place was pretty awful.
Benim evin durumu da iyi değil ama Yusa'nın ki kadar da kötü değil di mi?
He'd fought bravely, and they'd glorified him - parades, waving flags, women's smiles.
Cesurca savaşmıştı ve insanlar da O'nu... geçit törenlerinde bayrak sallayarak ve kadınların gülücükleriyle göklere çıkarmıştı.
Through it, the Son of God is to be glorified..
Böylece, Tanrı'nın oğlu yücelecektir.
This artist takes his... his inspiration from the Greeks who glorified the naked body.
Bu sanatçı bozuntusu çıplaklığı öven Yunanlılardan ilham alıyor.
Now is the Son of Man glorified.
İnsanoğlu, şimdi yüceltildi.
What is more fair that Thou art glorified by the holy voices of the Son of God...
Senin, Tanrı'nın oğlunun kutsal sesleri ile yüceltilmenden daha güzel ne olabilir...
The kings were our dear fathers under whose care we lived in peace and their deeds were glorified by official poets.
Krallar, himayeleri altında huzurla yaşadığımız sevgili babalarımızdı yaptıkları işler de resmî ozanlar tarafından göklere çıkartılırdı.
Killing without heroics. Nothing is glorified, nothing is reaffirmed.
Kahramanlık olmadan öldürmenin, zaferle ve onurla ilgisi yoktur.
But he glorified bodies and flesh and human beings... and women and children and all that.
Ama insan vücudunu, insanları, kadınları... çocukları yüceltti.
Patriotic to its way, the dutch nazistas old traditions enalteciam, they glorified the native land e promised auto-esteem national.
Özünde vatansever olan Flaman Nazileri antik gelenekleri yüceltti anavatanlarını ululadı ve ulusal şeref üzerine yemin etti.
" The hour has come for the Son of Man to be glorified.
" İnsanoğlunun yücelmesinin zamanı geldi.
I pay for your daughter and when your mother can't make any money with her glorified maid service, then I'll pay for her, too.
Kızın için para veriyorum şanlı hizmet işinden para kazanamadığında, annen için de, para vereceğim.
Would he get in trouble, or wouldn't he be glorified by it?
Başımı belaya girer, ve ya bu sayede yüceltilemezmi?
In tomorrow's fight I'll fight with my life winning takes precedence over everything so that justice could be done and the Wudang name be glorified.
kazanan her şeyi alacak Lütfen adalet yerini bulsun... Wudang'ın adı Onurlansın!
He's a glorified accountant and he's after you.
O, hayranlık duyulan bir muhasebeci ve senin peşinde.
Because providence doesn't want futile things glorified.
Çünkü Rab, beyhude şeylerin yüceltilmesini istemiyor.
Looks like a glorified postman or something out of World War Two.
Dünya Savaşı'ndan kalma bir postacı gibi görünüyor.
America is a fantastic country... everything is impressive, everything is huge... it's a country where enterprise is glorified... because intelligence is highly valued... a young, modern country.
Amerika harika bir ülke. her şey çok büyük. Girişimin yüceltildiği bir ülke çünkü zekaya değer veriliyor.
Nobody does this to Mrs. Russ Crane, you glorified stewardess, you!
Kimse Bayan Crane'e bunu yapamaz, seni tapılası uçuş görevlisi!
I'm just a glorified toaster.
Abartılı bir tost makinesiyim.
Now you remember it in a glorified way.
Şimdi bunu överek hatırlıyorsun.
But this glorified, cro ssing-guard-of-a-police Chief won't get off his big fat can.
Ama bu kaliteli, polis kılıklı bekçi o koca gövdesiyle bunu yapamaz.
Instead of pasting together broken connections like a couple of glorified tailors, we create a new living system.
Başarılı bir terzi gibi kopuk uçları... birleştirmeye çalışmak yerine, yaşayan yeni bir sistem yaratırız.
You glorified night watchman... let her go!
Seni kendini beğenmiş gece bekçisi... Onu serbest bırakacaksın!
This is nothin'! Just fuckin'glorified aspirin shit!
Lanet olası şeyler nerede?
- So you're a glorified waterboy.
- Övülen bir top toplayıcısın yani.
Hey, look, I'm just a glorified building super.
Bakın, ben güzel bir binayı harika bir bina haline getiririm.
All because a gate malfunctioned. And some glorified TV repairman... got his family and ran for the hills.
Hepsi, arızalı bir kapı ve kendini beğenmiş bir televizyon tamircisinin... ailesini alıp kaçması yüzünden.
Even if I am just a glorified boarder.
Sevilen bir kiracı bile olsam.
Hey, you gotta act like a prissy glorified typist you gotta dress the part.
Burnu havada güzel bir daktilocu gibi davranacaksan süslenmen gerekir.
Won't you be just some glorified typesetter?
Ama sen kaliteli bir mürettip olmayacak mısın?
Take that back, you glorified night watchman.
Geri çekil, Seni kaliteli gece bekçesi.
I don't need another boring sermon from some frustrated glorified tour guide.
Göklere çıkarılıp sonra hüsrana uğramış bir rehberden sıkıcı bir nutuk daha dinleyemem.
Susie's a glorified maid.
Susie çok iyi bir hizmetçidir.
Bloody expensive for what they are... glorified transit van, if you ask me.
Ederine göre çok pahalı, bana sorarsanız fazla abartıyorlar.
You know, It always struck me as rather odd that a man can be glorified for pillage and murder.
Bilirsin, hiç bir zaman insanoğlunun yağma ve cinayetle onur kazanmasını anlayamadım.
Pete, come on, it's just a glorified bedspread!
- Pete, hadi ama! Bu sadece yüceltilmiş bir yatak örtüsü.
I told you, Landry, we have become... glorified veterinarians.
Sana söylemiştim, Landry, yücelmiş veterinerler olduk.
That was the one where you say that the media... ... glorified Beechum's victim to mask our patriarchal culture...
Medyanın, ataerkil kültürümüzü gizlemek için Beechum'ın suçunu yücelttiğini söylediğin yazı mı?
I'm just a glorified extra, Fred.
- Ben kutlu bir fazlalığım, Fred.
Besides, I don't want my guy going off to waste his talent as some glorified ER doc.
Hem adamımın yeteneğini bir Acil doktoru olarak... ... ziyan etmesini istemem.
Oh, Niles, I'm not the least bit envious that you get to spout off in that glorified cat box liner.
Niles, senin o böbürlenerek bahsettiğin kedi kumluğu ambalajı gibi olan dergini inan hiç kıskanmıyorum.