Gloucester traducir turco
242 traducción paralela
Gloucester?
Gloucester? !
This schooner is from Gloucester, Massachusetts.
Bu ıskuna, Massachusetts'teki Gloucester'dan geliyor.
I don't want to go to Gloucester.
Ben Gloucester'a gitmek istemiyorum.
When we head into Gloucester with a full load of fish we'll help you find your folks.
Ambarlarımızı balıkla doldurup Gloucester'a döndüğümüzde... aileni bulmana yardım ederiz.
All of us here share in the fishing and heading back to Gloucester now we'd maybe lose all next winter's daily bread for us and our folks.
Burada hepimiz birlikte avlanıyoruz. Gloucester'a şimdi dönersek... kendimiz ve ailemiz için çıkaracağımız bütün kışın rızkını kaybedebiliriz.
There's lots of vessels lost out of Gloucester never had no passenger on board.
Hiç yolcu taşımayan bir sürü tekne... Gloucester açıklarında kayboldu.
Say, this is finest schooner out from Gloucester.
Bu, Gloucester'daki en güzel ıskuna.
He'll beat us into Gloucester this trip, too, I think.
Bu av seferinde de Gloucester'a bizden önce dönecek galiba.
We'll have a full hold and be tied up in Gloucester by the 1st of August, and he'll still be out here floundering around, trying to catch fish or I'll look more like a halibut than he does.
Ambarımızı doldurup, ağustosun birinde... Gloucester'a demir atacağız, o hâlâ burada... balık tutmak için cebelleşecek. Haksız çıkarsam halibut balığına ondan daha beter benzeyeyim.
She's from Gloucester, same as us.
O da bizim gibi Gloucester'dan.
Walt Cushman beats me into Gloucester, I'll hang myself with an eel.
Walt Cushman Gloucester'a benden önce dönerse, kendimi yılan balığıyla asarım.
Would anyone on the Flying Swan be wanting to send any mail to Gloucester?
Flying Swan'dan Gloucester'a mektup gönderecek olan var mı?
Any mail for Gloucester?
Gloucester'a gönderilecek bir şey var mı?
You haven't any mail for Gloucester, have you, sir?
Gloucester'a gönderecek bir şeyin yok mu?
You gonna row or swim to Gloucester, maybe.
Belki de Gloucester'a kadar kürek çekersin ya da yüzersin.
I ain't ripping out no keels, but I'm going to beat Walt Cushman into Gloucester and that's all there is to it.
Karinamı dağıtacak değilim, ama Gloucester'a... Walt Cushman'dan önce varacağım, işte o kadar.
I got maybe five, six girls in Gloucester.
Gloucester'da beş altı tane sevgilim var.
I want to stay here with you in Gloucester and go out fishing again this way.
Burada, Gloucester'da seninle kalmak ve yine balık avına gitmek istiyorum.
Well, we ain't to Gloucester yet.
Daha Gloucester'a varmadık.
For three centuries women and children of Gloucester men have stood upon this shore and cried :
Üç yüzyıl boyunca... Gloucester erkeklerinin karıları ve çocukları bu kıyıda durup ağlaştılar :
In years to come women of Gloucester shall watch and wait sending their prayers and faith to men over the horizon.
Yıllar boyunca... Gloucester kadınları, gözleyip bekleyecekler. Ufkun ötesindeki erkeklerine dualarını ve inançlarını gönderecekler.
I remember... in Gloucester, where we exhumed the body four years after... there was still enough poison, even in the fingernails and the hair.
Hatırladım da... Gloucester'te bir ölüyü dört yıl sonra mezarından çıkarmıştık. Tırnak ve saçlarında bile hala yeterince zehir vardı.
Here's where Shields stays, the Gloucester Hotel.
Shields burada kalıyor. Glouster Hotel.
Gloucester Hotel, please.
Glouster Hotel lütfen.
Clarence and Gloucester... love my lovely queen.
Clarence ve Gloucester, sevin sevgili kraliçemi.
Oh, he is young and his minority... is put unto the trust of Richard Gloucester - a man that loves not me, nor none of you.
Ah, ama o daha küçük üstelik velayeti de Richard Gloucester'ın üstünde. Bu adam ne beni sever ne sizleri.
And in my company, my brother Gloucester... who from my cabin tempted me to walk upon the hatches.
Kardeşim Gloucester da gemide. Kamarama gelip güvertede yürümeyi öneriyor.
As we paced along upon the giddy footing of the hatches... methought that Gloucester stumbled... and, in falling... struck me, that thought to stay him... overboard, into the tumbling billows of the main.
Güvertedeki gevşek tahtalar üzerinde yürürken birden Gloucester dengesini kaybediyor. Onu tutmaya çalışıyorum, ama düşerken bana çarpıp beni denize yuvarlıyor. Bir anda dalgalar tepemden aşmaya başlıyor.
- We did, my lord... and he desires to make atonement betwixt the duke of Gloucester and the brothers of the queen.
- Evet efendim herkesi barıştırmak istiyor, Gloucester Dükü ile Kraliçenin kardeşlerini.
Come, come, we know your meaning, Brother Gloucester.
Hadi hadi, birader Gloucester, biz biliyoruz ne demek istediğinizi.
My lord of Gloucester, I have too long borne... your blunt upbraidings and your bitter scoffs.
Lord Gloucester, bu kabalıklarınıza, acı alaylarınıza fazlasıyla tahammül ettim.
My lord of Gloucester, in those busy days... which here you urge to prove us enemies... we followed then our lord, our lawful king.
Sayın Lord Gloucester, geçmişi anarak, o olaylı günlerde size karşı olduğumuzu söylüyorsunuz. O dönemde efendimiz Kralın emrine uyuyorduk.
There wanteth now our brother Gloucester here... to make the perfect period of this peace.
Bu kutsal huzur ortamının tek bir eksiği kaldı o da kardeşimiz Gloucester.
"Aye," quoth my uncle Gloucester...
Ama amcam Gloucester :
The mighty dukes Gloucester and Buckingham.
Yüce Gloucester ve Buckingham Dükleri.
Say, Uncle Gloucester, if my brother come... where shall we sojourn till our coronation?
Peki Gloucester amca, kardeşim gelince taç giyene kadar nerede kalacağız?
Would you have imagined, my good Lord Mayor... were't not, by great preservation... we live to tell it you... the subtle traitor this day had plotted in the council house... to murder me and my good lord of Gloucester?
Hiç aklınıza gelir miydi Sayın Belediye Başkanı, yani biz Tanrı'ya şükür hayatta kalıp bunu anlatmıyor olsaydık, bu sinsi hainin Kurul binasında bugün beni ve aziz Lordum Gloucester'ı katletmeyi planladığını?
In Brittany, my stepson Earl of Richmond doth reside... who with a jealous eye doth still observe the lawless actions of aspiring Gloucester.
Bir süredir Gloucester'da gözü olan ve olup biteni takip eden üvey oğlum Richmond Kontu'nun yanına sığının. Britanya'da ikâmet ediyor.
They're Gloucester Meteors.
- Bunların türü Gloucester Meteors.
GLOUCESTER
GLOUCESTER
It'll always be that damn summer place on Gloucester Island.
Gloucester Adasında her yer yazın bile böyle olur.
No, there are no bases at Gloucester.
Hayır, Gloucester'de hiç üs yok.
Gloucester, huh?
Gloucester, ha?
( Both ) Gloucester.
Gloucester.
- A Russian parachutist on Gloucester Island? - That's right!
- Gloucester Adasında Rus paraşütçüsü mü?
- They're all over Gloucester Island.
- Gloucester Adasının her yerindeler.
Gloucester's troops approach.
Gloucester bölüğü geliyor. - Tamam.
Raise high the drawbridge. Gloucester's troops approach!
Gloucester bölüğü geliyor.
You know where Gloucester is, Mass... the fisherman at sea?
Gloucester'in yerini biliyor musunuz, Ayin? Denizdeki balıkçı?
I FOLLOWED AS GLOUCESTER FROM KING LEAR.
Kral Lear'den Gloucester kılığında peşlerine düştüm.
Double gloucester?
- Yok. - Double Gloucester?