English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Go swimming

Go swimming traducir turco

634 traducción paralela
Didn't you want to go swimming, Tom?
Yüzmeye gitmek istemedin mi Tom?
I'll tell the boys you can't go swimming'cause you gotta whitewash the old fence.
Çocuklara, yüzmeye gidemeyeceğini söyleyeyim. Çünkü, eski çiti boyamak zorundasın.
They say you can go swimming there, even in January.
Ocak ayında bile denize giriliyormuş.
I'd ride by when I was a little fellow on my way to go swimming.
Küçükken bisikletle buradan geçer yüzmeye giderdim.
That's not so bad, sit under a palm tree... go swimming, take sunbaths.
Hiç fena sayılmaz. Palmiyelerin altına uzanır, güneşlenir ve yüzersiniz.
Oh, gee, Tarzan, I'd rather go swimming.
Oh, Tarzan, yüzmeyi tercih ederdim.
You mean go swimming... together?
Yüzmeye mi gideceğiz, birlikte?
Suddenly I had to go swimming.
Birden canım yüzmek istedi.
You there why don't you go swimming?
Hey sen... Neden yüzmeye gitmedin?
I said, why don't you go swimming?
Neden yüzmeye gitmedin dedim.
I wish she'd ask me to go swimming.
Keşke beni yüzmeye davet etse.
When boys go swimming in the East River, for example... why report it to the Homicide Squad?
Çocuklar East nehrinde yüzerlerken, örneğin... bunun cinayet masasına bildirilmesi.
We'll go swimming together, lie in the sun together, go horseback riding through the pine woods.
Birlikte yüzmeye gideriz, birlikte güneşleniriz, çam ormanlarında at gezintisi yaparız.
Let's go swimming.
Yüzmeye gidelim.
- Go swimming and you don't get paid.
- Yüzmeye gidersen paranı unut.
We'd go swimming and then lie around in the sun.
Yüzerdik, güneşlenirdik...
Let's go swimming!
Gidip yüzelim!
We'll go swimming with a movie star.
Bir film yıldızıyla birlikte yüzelim.
Wanna go swimming if it don't rain?
Yağmazsa yüzmeye gidelim mi?
- Hey, let's go swimming.
Yüzmeye mi gidiyoruz?
- And then we go swimming. - Then we go swimming. - We'll all go together.
- Sonra da herkes yüzmeye gidecek.
After classes, we'd go swimming in a little river near the school.
Dersten sonra, okulun yanındaki küçük bir nehre yüzmeye gitmiştik.
- To go swimming with you at the old pond again.
- Tekrar yüzmeye gitmek istiyorum.
Would you like to go swimming this afternoon?
Bu öğleden sonra benimle yüzmeye gelir misin?
Now, will you go swimming with me?
Şimdi, benimle yüzmeye gelecek misin?
All men who have not been put on report for three weeks can now go swimming for ten minutes. That is all.
Üç haftadır raporu olmayanlar... 10 dakika denize girebilir.
We could go swimming.
- Yüzmeye gidebiliriz.
Let's go swimming of something, huh?
- Yüzmeye filan gidelim. - Olur. Olur mu?
I'll go swimming, if you don't mind.
Eğer sizin için sorun olmazsa yüzmeye gideceğim.
Would you like to go swimming with me?
- Benimle yüzmeye gitmek ister misin?
Let's go swimming, huh, landlord?
Yüzmeye gidelim mi, otelci?
Well, she invited you to go swimming.
Yüzmek için seni davet etmiş.
We'll go swimming and I'll teach you the crawl.
Yüzmeye gideceğiz ve sana öğreteceğim.
You can't eat a meal and then go swimming. You'd die.
Yemek yer yemez üstüne yüzmeye kalkarsan, ölürsün.
You can fall out of the front door and go swimming any time.
Biliyor musun hemen suya gidilebilinir ve istediğin zaman yüzmeye gidebilirsin.
Maybe we could go swimming or something.
Belki yüzmeye felan gideriz.
I always look like that when I go swimming.
Yüzmeye gittiğimde hep bu şekilde bakarım.
In Capri, can we go swimming?
Capri'de, yüzmeye gidebilir miyiz?
"No, Buck, you can't go swimming today."
"Hayır Buck yüzmeye gidemezsin."
I'll go down to the swimming pool and watch the fireworks with her.
Havuza gidip onunla izleyeceğim.
Stan and I would be swimming along, we'd see a boat coming our way, we'd go like that, and they'd pick us up.
Şey... Stan ve ben yüzerek geliyorduk, bir vapurun yolumuza doğru geldiğini gördük.. .. bizi aynen şöyle aldılar, ve yukarı kaldırdılar.
We have a pool in there and an instructor, and I go in swimming every day.
Evde havuz da var, yüzme hocası da. Her gün yüzüyorum.
I persuaded her to go in swimming at 70.
70 yaşındayken onu yüzmeye ikna ederdim.
Oh, they just go on swimming, wiggling, thinking.
Yüzmeye, kıpırdanmaya ve düşünmeye devam ediyorlardır sadece.
It's stupid to go swimming this time of year.
Yılın bu zamanında yüzmek aptallık.
I'm sorry. Let's go in swimming, huh?
Haydi yüzelim.
We play tennis, go sailing, swimming and skin-diving.
Tenis oynarız, yelken yaparız, yüzeriz, dalarız.
- Let's all go into the swimming pool.
- Havuza doğru gidelim.
I can't go swimming.
Yüzmek istemiyorum.
If Mrs Leroy calls, tell her I'll go straight to the swimming pool.
Bayan Leroy ararsa eğer, yüzme havuzuna gittiğimi söylersin.
And there you can go sailing, boating, fishing swimming, water-skiing...
Orada yelken, tekne sporu yapılır, balığa çıkılır yüzme, su kayağı...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]