Godforsaken traducir turco
458 traducción paralela
... and the whole godforsaken country and the whole miserable world.
Tanrı'nın unuttuğu yerler için gerekli, ve bu zavallı dünya için.
Even in this godforsaken country, I've got a right to a trial!
Bu kahrolası ülkede bile adilce yargılanmaya hakkım var!
You're getting a trial with 28 of the only kind of judges murderers and rustlers get in what you call "this godforsaken country".
Kahrolası dediğin bu ülkede sadece katil ve hırsızların hak ettiği türden 28 yargıç tarafından yargılanacaksın.
This is a Godforsaken wasteland.
Burası Allah'ın belası boş bir arazi.
What harm could anybody do the Germans in this godforsaken place?
Tanrı'nın unuttuğu yerde Almanlara ne zarar gelebilir ki?
Godforsaken land.
Ipıssız bir yer.
Duty... Being blown to bits on some Godforsaken battlefield thousands of miles from where he was born.
Görev, doğduğu yerden binlerce kilometre uzakta
I've been hanging around this Godforsaken place for two long years waiting for you.
Tam iki koca yıl boyunca seni bekleyerek bu Allah'ın çölünde oyalandım durdum.
If you hadn't been out fishing in some godforsaken place, you'd have known.
Allahın dağında balık tutuyor olmasaydın, bundan senin de haberin olurdu.
Where else do you fall when you die in the hot sun in the street of some godforsaken village?
İn cin top oynayan bir köyün sokağında sıcak güneş altında öldüğünüzde başka nereye düşersiniz ki?
There's gonna be the biggest, noisiest, most devilish, glorious drinking and dancing wedding ever celebrated in this godforsaken part of the world.
Bu topraklar çok yakında bölgenin yıllardan beri görmediği kadar görkemli, gürültülü, dans dolu düğününe ev sahipliği yapacak. - Ve bütün herkes uzunca bir süre bu düğünü konuşacak.
I survived a war, only to get killed by savages in this godforsaken wasteland!
Barbarlar beni bu Allah'ın belası yerde öldürsün diye savaştan sağ çıkmadım ben!
Heehaw up your tail, you godforsaken jackass.
- Düzgün anır, seni lanet olası eşek!
Now then. You say you followed Maria Gambrelli to this godforsaken place?
Şimdi Maria Gambrelli'yi bu Tanrının unuttuğu yere kadar takip ettiğini mi söylüyorsun?
Isn't it wonderful to see an American ship in this godforsaken outpost?
Bu kahrolası terkedilmiş yerde bir Amerikan gemisi görmek harika değil mi.
How else can I stand this godforsaken stinkpot?
Bu kahrolası kokuşmuş gemiye başka nasıl dayanılır?
Eight years of loyal service in this godforsaken hellhole.
Tanrı'nın unuttuğu bu cehennemde sekiz yıl sadık hizmet.
Like maybe you could build some sheds for the stock... and lay in some winter feed and repair this godforsaken place?
Belki senin birikimlerin için bazı kulubeler inşa edebildiğin gibi... ve bu allahın belası yerde bazı kışta yiyecek ve onarım gibi?
Wake up, you godforsaken people, you!
Uyanın, sizi sefil insanlar, uyanın!
Even fight me help me turn this godforsaken territory into a state where no one man calls himself the law.
Benimle çelişşsen bile bu Allah'ın unuttuğu torakları... kimsenin kendine kanun benim diyemeyeceği bir eyalet yapmamda bana yardım edersin...
But if this godforsaken little good-for-nothing's uttered one word...
Ama bu işe yaramaz sefil çocuğun ağzından bir şey kaçmışsa...
I don't think I can stand another week in this godforsaken place.
Bu bela yerde bir hafta daha dayanabileceğimi sanmıyorum.
It belongs — and I mean this literally — to that peasant with a wooden hoe... working in the mud of some godforsaken valley.
Bu, tam anlamıyla tahta çapası elinde, bir vadide çamur içinde çalışan köylüye ait.
However, inasmuch as we were the last to know poor Millard here on earth, and in so far as we were all drawn to this godforsaken country in search of a common goal, I'm certain you will agree with me...
Ancak, madem ki burada yeryüzünde zavallı Millard'ı son tanıyanlar bizleriz ve madem ki hepimiz bir ortak hedef peşinde, Tanrı'nın terk ettiği bu ülkeye geldik, bu durumuyla mutlaka onu defnetmek boynumuzun borcudur.
I spent four weeks in this Godforsaken icebox of a dump, and no story!
4 haftamı bu ıssız buz çöplüğünde geçirdim, sonuç hiçbir şey.
And in this godforsaken town I shall stage a play that'II be a revelation, that'II be dynamite!
Ve bu kahrolası kasabada, bir oyun sergilesem bu devrim olacak, bu çarpıcı bir şey olacak!
Godforsaken place.
Orası Tanrı'nın terk ettiği bir yer.
Of all the godforsaken places.
Tanrı'nın unuttuğu tüm yerlerden.
You cheap, goddamn, fucking, godforsaken whore.
Seni ucuz, lanet, koduğumun, sefil orospusu.
Blew his brains out in a little godforsaken town in Mexico. - He left a full confession.
Meksika'nın Tanrı tarafından unutulmuş küçük bir kasabasında Terry beynini havaya uçuruyor.
"I felt how a pain-filled scream " passed over the Godforsaken world. "
Acı dolu bir çığlığın nasıl olduğunu sefil dünyadan geçişini hissettim.
In a godforsaken place like this.
Tanrı'nın unuttuğu bu yerde.
What a godforsaken spot to get lost.
Kaybolmak için ne berbat bir yer.
What are you doing in this godforsaken spot?
Ne yapïyorsunuz bu dag basïnda?
Oh. get me out of this godforsaken desert.
Bu ıssız çölden kurtulurum.
I the outlaw. The so-called war criminal. Right here in this godforsaken place, I have created a scientific miracle.
Bir kanun kaçağı, bir "sözde" savaş suçlusu olan ben, burada, Tanrı'nın unuttuğu yerde, bilimsel bir mucize yarattım.
Now I'm stranded without provisions in a godforsaken forest
Yalnız başıma, yiyecek bir şeyler olmadan, ormanın ortasında kaldım.
What brings you to this godforsaken part of town in the middle of the day?
Gündüz vakti, seni kasabanın Tanrı'nın bile unuttuğu bu kısmına getiren nedir?
There's no other reason to be in this godforsaken place.
Böylesine terk edilmiş bir yerde olmanın başka bir nedeni olamazdı zaten.
See if you can get me a taxi in this godforsaken place.
Bana bir taksi bulmaya çalış bu Allahın belası kasabada. - Hemen bulacağım.
The Godforsaken witch!
Kahrolası cadı!
Godforsaken witch!
Kahrolası cadı!
The biggest score of my entire godforsaken career, and I'm teamed up with some outlaw New York street cop... out on a hit mission.
Tüm lanet kariyerimin en önemli operasyonu, ve suikast misyonu olan New York'lu asi bir... sokak polisi ile çalışıyorum.
Like this godforsaken country.
Bu ücra ülke gibi.
But when I learned that I'm going to be in this godforsaken area I just had to see you.
Ama, bu ıssız bölgeye gideceğimi öğrendiğim zaman, seni görmeden yapamazdım.
It's an insane, godforsaken place that just turns back into jungle within half a year.
Bu çılgın, kasvetli yer, yarım yıldan beri balta girmemiş ormanlara döndü.
It's as though it were godforsaken.
Çok ıssız bir yer.
Godforsaken day!
Allah kahretsin!
It's gonna be all right, Mama. And when we're far, far away from this godforsaken chemical swamp... we're gonna sit back and watch'em all just decompose.
Şu kimyevi bataklıktan çok uzaklaşınca oturup çürümelerini seyredeceğiz.
When I left the house and I had to accept the money to buy something for my son and pay for my trip home, I realised... that I was still a poor guy who couldn't even support his family and who lived in a godforsaken place.
Evden ayrılıp oğluma bir şey almak ve yol ücretini ödemek için parayı aldığımda, hâlâ ailesini geçindiremeyen Allah'ın belası bir yerde yaşayan fakir birisi olduğumu hatırladım.
You're not the one who has to spend the next four years in a godforsaken hole-in-the-wall pigsty with a bunch of dirty, psychotic redne...
Önündeki dört yılı bu allahın s.tirettiği yerde ne idüğü belirsiz ameleler arasında geçirecek olan sen değilsin!