Got to hand it to you traducir turco
271 traducción paralela
I got to hand it to you, baby, you almost hit the nail right on the head.
Sezar'ın hakkı Sezar'a bebeğim, neredeyse tam üstüne bastın.
- I've got to hand it to you.
- Sana biraz fikir vermeliyim.
Yes, he did. 1 got to hand it to you hes never done that to anybody else but me.
Aynen. Doğruya doğru. Bunu asla birbaşkasına yaptırmazdı bana bile.
Brother, I got to hand it to you.
Hakkını vermek lazım.
This time I've got to hand it to you.
Bu sefer hakkını vermeliyim.
I got to hand it to you, kid the way you beat up old Galovitch this afternoon.
Hakkını teslim etmeliyim. Bugün Galovitch'i iyi benzettin.
I got to hand it to you.
Hakkını vermeliyim.
Boss, I got to hand it to you. That's the dumbest sheriff we've ever had.
Patoron, bu şimdiye kadar gördüklerim içinde eline geçen en aptal şerif.
I've got to hand it to you.
Hakkını teslim etmeliyim.
Margaret, I've got to hand it to you, it shows strength of character not to go with the new fashion trends in clothes.
Margaret, ben sizler için varım. Son olarak, ben sana kredi vereyim. Yeni giysiler içinde gitmek moda trendleri..
I've got to hand it to you, Q. Quite ingenious.
Hakkını vermeliyim Q. Bu ustaca yapılmış.
I've got to hand it to you, Pudgy.
Hakkını teslim etmek gerekiyor Tıknaz.
I got to hand it to you.
Bunu sana vermeliyim.
I got to hand it to you.
Sana hakkını vermeliyim.
I've got to hand it to you, the idea is a real turn-on.
Hakkını vermeliyim fikir cidden tahrik edici.
Got to hand it to you, treasure!
Hakkını yememek lazım.
I've got to hand it to you.
Tebrik ederim.
Got to hand it to you, pretty smart.
- Hakkını vermeliyim. Çok zekice.
Lois, I've got to hand it to you.
Lois, hakkını vereyim.
I've got to hand it to you, it's brilliant.
Seni alkışlamak zorundayım, bu dahice.
I got to hand it to you guys, you are extremely polite.
Kabul etmeliyim ki oldukça kibarsınız beyler.
But I got to hand it to you, that bullet-dodging number wasn't bad.
Fakat itiraf etmem gerekir ki şu kurşundan kaçma numaran hiç fena değildi.
I got to hand it to you, pal.
Ben? Hakkını vermem gerek, dostum.
I got to hand it to you, Kid.
Hakkını vermeliyim, Kid.
Got to hand it to you, Big Boy.
Sana elimi vermeliyim Big Boy.
I've got to hand it to you.
Hakkını yemeyeyim Dave.
I got to hand it to you.
Bunu size havale etmeliyim.
I got to hand it to you, Quark.
Hakkını vermeliyim Quark.
You know, I've got to hand it to you.
Sana bir el uzatıyorum.
But I got to hand it to you, Danny.
Ama ası övgüye ayık olan sensin Danny.
I got to hand it to you...
Hakkını vermem gerek.
I got to hand it to you, Roy.
Hakkını yememeliyim, Roy.
I got to hand it to you, Mike king of the smooth dogs
- Mike, senin gibi bir kediye ciğer emanet ediyorum.
I got to hand it to you.
Hakkını vermeliyim ki.
And I got to hand it to you, Willis.
Hakkını teslim edeyim Willis.
You've got to hand it to the old man.
Adamın hakkını vermek gerek.
It wouldn't even be nice if I got married to you with this pearl in my hand.
Elimde bu inci varken, seninle evlenmem iyi olmaz.
You got to hand it to Thomas, he wrapped this one up quick.
Thomas'a hakkını vermelisin : Davayı çabuk toparladı.
You've got to hand it to old Canby, he's a neat murderer.
Onu yaşlı Canby'ye vermelisin, Tam bir katildir.
- You got to hand it to the Commies.
- Bu Koministleri takdir etmeli.
Yes, sir, you've really got to hand it to him.
Evet, efendim, ona gerçekten yardım ettiniz.
You really got to hand it to that guy.
Adamın hakkını vermek lazım.
I was trying to tell you. He had it in his hand, Oliver walked in, he got nervous.
Kalem elindeyken Oliver gelince heyecanlanıp cebine atmış.
Arm, if you really got no use for that fat roll there in your hand, why don't you take it on down to the Gem and let some real crapshooters take it away from you?
Bak, elindeki o kalın desteyle yapacak bir işin yoksa neden onu doğruca Gem'e götürüp gerçek barbutçulara kaptırmıyorsun?
You know, Gerald, I gotta hand it to you. You got balls.
Al bakalım cesur çocuk.
I gotta hand it to you people. You got the resiliency of ants.
Size hakkınızı vermeliyim.Sizde karıncaların çalışkanlığı var.
I gotta hand it to you, Barbara. You got quite a wallop there.
Hakkını teslim etmem gerek Barbara, iyi dövüştün.
Every year you say you got me a present I get all excited and it turns out to be something stupid like Clearasil in a drum the book, If You're Lonely And You Know It, Let's Make Hand Shadows and my favorite, the poster of the Village People with my picture over the face of the cowboy.
Her yıl bana özel bir hediyen olduğunu söylüyorsun. Ben heyecanlanıyorum. Ve saçma sapan bir hediye çıkıyor.
You just got to hold that shotgun in your hand, and it becomes clear like it did for me the first time.
Bunun için silahı eline alman gerek, o zaman anlarsın ilk seferinde bana da olmuştu.
You do most of it yourself, but somebody's got to give you a hand.
Aslında, çoğunu kendin yapıyorsun ama birinin sana yardım etmesi gerekiyor.
Look, you have got to stop with this before it gets out of hand.
Bak, bu iş çığırından çıkmadan önce durdurmalısın.