Greet traducir turco
1,865 traducción paralela
- I held out my hand, "Now, Crusoe you have to promise to greet me, not eat me."
- Elimi uzattım "Şimdi, Crusoe beni selamlayacağına, beni yemeyeceğine söz ver."
- Did he greet you or eat you?
- Selamladı mı yoksa yedi mi?
When we greet one another, we fold our hands in namastey...
Karşımızdakine selam vereceğimiz zaman ellerimizi kavuşturup eğiliriz.
We'll do the meet-and-greet later.
Tanışma faslını sonra yaparız.
Let us greet our guest.
Gidip misafirimizi karşılayalım.
And... I can't understand why you don't greet me anymore.
Neden beni artık selamlamadığını anlayamıyorum.
The "greeting type" is a man who likes to greet his wife.
"Selamcı tipi", ender bir tiptir. Karısını selamlamaktan keyif alır.
And when we reached the Indian village, the little children all come running to greet us.
Kızılderili köyüne vardığımızda küçük çocuklar bizi selamlamak için koşuştular.
Greet others with a polite wave!
Diğer insanları nazikçe selamlayın!
Greet others in a loud voice.
Diğer insanları yüksek sesle selamlayın!
I'm sorry the rest of my family are not here to greet you.
Ailemin tamamı sizi karşılayamadığı için üzgünüm.
I'll call her, have her set up a meet-and-greet with Mendes.
Onu arayıp Mendes'le bir görüşme-anlaşma toplantısı ayarlamasını söyleceğim.
I wanted to personally greet you by saying :
Sizi şahsen karşılayarak şunu söylemek istedim :
On behalf of my company, I'd like to greet you
Tüm Bölük adına sizleri selamlıyorum!
He said that we'd greet the dawn together, him, me and Sandrine.
Şafağı, kendisi, ben ve Sandrin olmak üzere üçümüz birlikte karşılayalım dedi.
I can't just greet him by saying, " Mr. Kira...
Şimdi gidip o kadar kişinin önünde ona :
Why don't you greet me as uncle? But you called me Professor Mok instead!
Neden profesör Mok yerine, bana amca demiyorsun!
Well, it'd be kind of rude not to greet him, don't you think?
O zaman da gidip onu karşılamamak, kaba bir davranış olur, değil mi ama?
So my little tripper can run out to greet me?
Neden? Küçük Tripper'ım koşup beni karşılasın diye mi?
The baby just want to greet his dad
Babasına selam vermek istiyor sadece.
You never greet me in the street.
Sokakta görsen selam vermezdin.
Nice. Is that the way you greet all the people that come through your door?
Kapınıza gelen herkesi böyle mi selamlıyorsun?
That's exactly how I greet everyone.
Kesinlikle böyle selamlıyorum.
So what happens when the happy mother in there wakes up after surgery and her son isn't there to greet her?
Mutlu annemiz ameliyattan sonra uyanıp, oğlunun başucunda olmadığını gördüğünde ne olacak?
I'd like to see Darryl greet people.
Darryl'ın da müşterileri karşılamasını görmek isterdim.
We're in high school. In America, they greet each other by kissing.
Amerika'da öpüşmek çok normal bir şeydir.
I want to greet this young man myself.
Bu genç adamla, kendim tanışmak istiyorum.
Look, this is just a little meet and greet that I set up to, sort of, you know, demonstrate our school spirit and our, you know, dedication to this university.
Bakın, bu benim okul ruhunu ve bu üniversiteye bağlılığımızı falan ifade etmek için düzenlediğim küçük bir tanışma partisi.
She likes people to just come on in. She's probably too busy to greet everybody, grandma.
Muhtemelen herkesi karşılamakla meşguldür büyükanne.
Well, of course she is. She should have someone greet people for her.
Onun yerine insanları karşılayacak biri olmalı.
Like I want to put on a stupid white dress and greet people all night. I know.
Yani aptal beyaz bir elbise giyinip, tüm gün insanları karşılayacağım.
You may now greet your families.
Şimdi ailelerinizle buluşabilirsiniz.
And when he does, he doesn't even greet us.
Karşılaşırsa da kaçıyor.
You meet and greet them. I'II be right back.
Sen onlarla ilgilen, ben hemen döneceğim.
In Japanese, yoroshiku ( you greet someone for the first time, and means both "Please guide me along" and "Pleased to meet you". Nice to meet you too.
Bende memnuniyet duydum.
You don't have to greet him.
Selam vermene gerek yok.
That is how men of Sparta greet one another.
Sparta erkekleri birbirlerini böyle selamlar.
You greet like women.
Kadınlar gibi selamlaşıyorsun.
He needs me to be there to greet him.
Onu karşılamam gerek.
I waved to greet them.
Onları selamladım.
Come and greet our guests!
gelin ve ziyaretçilerimizi selamlayın!
Is that any way to greet your brother?
Kardeşini selamlamanın başka yolu yok mu?
No, but it is the best way to greet your kidnapper.
hayır, ama seni kaçıran birini selamlamanın en iyi yolu bu.
You greet all your guests that way?
Misafirlerini böyle mi ağırlıyorsun?
From that we go for a nice greet the teacher.
Şimdi hocamıza minik bir hediye vermenin vakti geldi.
I greet you.
Seni tebrik ediyorum.
- Jin, greet your Big Aunt.
- Jin, büyük teyzeni selamla.
Shouldn't I greet them?
onları kutlayamayacak mıyım?
Why is there no one here to greet us?
Neden bizi karşılamaya gelen hiçkimse yok?
Shake some hands, meet and greet with the mayor.
20 dakika.
Mr. Calley has asked me to greet the president.
Bay Kelly, Başkan'ı karşılamamı istiyor.