Grunting traducir turco
1,785 traducción paralela
I used to work with disturbed animals... ( grunting ) mostly aggressive dogs and verbally abusive parrots.
Hırçın hayvanlarla çalışmıştım. Daha çok, saldırgan köpek ve küfür eden papağanlarla.
[GRUNTING]
uhh!
[GRUNTING]
Uhh! Uhh!
[SUPERBOY GRUNTING]
Uhh!
[GRUNTING] Ow!
Ow!
( grunting and shouting ) NARRATOR : But where the forging of iron requires a relatively unsophisticated knowledge of metallurgy, the creation of steel is a more complex scientific process.
Demirin işlenmesi kısmen basit bir metalürji ( metalbilim ) bilgisi gerektirirken çelik yapımı oldukça karmaşık bilimsel bir süreçtir.
Grunting is scientifically proven to add more power.
Homurdanmanın, kuvvetlendirdiği bilimsel bir kanıttır.
( grunting ) : Almost there.
Neredeyse oldu.
And pretend that it's not already dead. ( zany grunting )
Bir de ağacın ölü olmadığını varsayalım.
♪ and earned the dragon warrior name ♪ [grunting]
# Ve Ejder Savaşçısı ismini kazandı #
♪ somethin'somethin'alive ♪ [grunting]
# Yaşıyor, öğreniyor ve savaşıyorlar #
( GRUNTING ) The only math I know is you've added your penis to her vagina zero times.
( Inleme ) biliyorum sadece matematik onu vajina sıfır kere penis eklemiş olduğunu.
( GRUNTING )
( inleme )
[grunting] okay.
Tamam.
( low grunting nearby ) ( whispers ) : Relax.
Sakin.
( Grunting )
( Homurtu )
( Grunting )
( Uhhh )
( Grunting )
( Ihh )
[Grunting] Oh, God.
Tanrım!
[Grunting]
İşe yarıyor!
( all grunting )
( Tüm inleme )
( grunting )
( inleme )
( Both grunting ) What are you doing?
Ne yapıyorsun?
( grunting ) you can come back down now, or i can come up.
Şimdi aşağı gelebilirsin ya da ben çıkarım.
Oh yeah... ( Grunting )
Evet...
At which point, he inhaled those fibers. ( muffled grunting )
Kurban o lifleri bu noktada içine aldı.
We found a fiber in Ron's throat- - white cotton- - just like the shirt you were wearing last night. ( muffled grunting )
Ron'un boğazında bir lif bulduk- - beyaz koton- - aynı dün akşam giydiğin gömlek gibi.
( sobbing ) ( grunting ) Only you didn't know that one of the attackers was your daughter.
ve suçu saldırganlar üstlenmiş olacaktı.
[grunting and exclaiming]
Strike!
[GRUNTING]
- Aah! Uhh!
[grunting] Thith hurts worth than it lookth.
Bu göründüğünden daha beter acıtıyor.
[Grunting] Just keep pulling.
Çekmeye devam et.
[grunting ] [ laughs ] [ grunting ] [ ropes straining ] [ grunts ] [ ropes break] ah!
Aa!
- [grunting] Where'd master yao go?
Usta Yao nereye gitti?
- [grunting] - Ow, back!
Of, sırtım!
[laughs ] [ grunting] Well, his daddy did.
Babasının bildiği kesin.
[chuckles ] [ grunting] And we're back.
Geri döndük.
[grunting]
Şu lanet çantayı getir bana!
( GRUNTING )
Yapma!
( WOMAN GASPING ) ( GRIFFIN GRUNTING )
Lütfen.
( GUN FIRING ) ( BOTH GRUNTING ) Put your hands behind your back.
Ellerini arkaya koy.
[Grunting]
Sapık bu işte!
- ( Grunting ) - ( Man laughing ) - Knock it off!
- Ayrılın!
( grunting ) fuck.
Siktir.
( grunting ) hang on.
Dayan.
( grunting ) kyle?
Kyle?
( grunting ) spencer, please hurry!
Spencer, lütfen acele et!
( grunting worriedly )
Alkol ve kolonyam!
( grunting angrily )
Bu da ne...
( Grunting ) Did you just give blood?
Kan mı verdin?
( Both grunting ) - Are you crazy?
- Kafayı mı yedin sen?