Gully traducir turco
191 traducción paralela
He grew up on the dirt roads in the gully washes of a farm.
Bir çiftliğin toprak yollarında büyümüştü.
Go start a fire down in the gully there, and don't make any smoke.
Git de aşağıdaki şu yarıkta ateş yak, duman çıkmasın ama.
All right, into that gully.
O hendeğe doğru.
Gully on the other side?
Öbür tarafta dere yatağı mı var?
Follow me downhill and we'll go up the next gully.
Tepe aşağı beni takip edin, sıradaki vadiye gideceğiz.
They've been using that gully at the end of the street and dragging their wounded back there each time.
Yolun sonundaki dere yatağını kullanıyorlar ve her seferinde yaralılarını oraya götürüyorlar.
If they're in that gully taking care of their wounded, waiting for dark, they're in one little group.
Eğer dere içinde yaralılarını tedavi edip karanlığı bekliyorlarsa...,... sadece küçük bir gruptur.
We drop that keg of gunpowder into the gully.
Barut fıçısını o dere içine atabiliriz.
I'll get the gunpowder to the gully.
Fıçıyı çukura ben bırakacağım.
It must have skidded along the gully.
Çukur boyunca kaymış olmalı.
The area is controlled by Marines. The gully is surrounded.
Bölge, Deniz Piyadeleri tarafından kontrol altına alındı.
They'll come out of the gully soon.
Yakında vadiden çıkarlar.
My orders are not to go into action unless they move out of the gully.
Onlar vadiden çıkmadıkça, çatışmaya girmeme emri aldım.
There's something moving in the gully.
Vadide bir şey hareket ediyor.
What are you doing in this miserable gully?
Bu berbat kasabada ne arıyorsun bakalım?
- And 62 in the gully.
- Çukurda da 62 tane gitti.
- In the gully, sir.
- Kanalın içindeler efendim.
The gully's clayey.
Su yolu killi.
It's a clayey gully!
Killi bir su yolu!
Back down the beach on the right there's a gully.
Plajın aşağısında, sağda bir hendek var.
You send some men down to the foot of that gully with those torpedoes.
Şu torpidolarla hendeğin kenarına birkaç adam gönder.
Pin feathers and gully fluff.
İğne tüyü ve kabarık tüy.
One of these days, they'll find her face down in the gully.
O günlerden birinde kadını derede yüzüstü bulacaklar.
But VassiIiev has a gully on his left flank.
Vasilyev'in solunda dere yatağı var.
And watch that damn gully.
Dereye de dikkat et.
The others, Gully, Herman, come with me.
Diğerleri, Gully, Herman, benimle gelin.
In a gully?
Sel yatağında mı?
Two Crows and his boys are in that gully having a hell of a time.
Bence İki Karga ve adamları aşağıdaki o vadide çok iyi vakit geçiriyorlar.
- A gully just outside of town.
- Kasabanın dışında bir kanalın içinde.
Hey, toro! Hully gully cat!
Tatlı şirin kedicik!
Hully-gully.
Hully-gully.
Yeah, right, hully-gully.
Evet, doğru, hully-gully.
12 enemies in a gully, laying down suppressive fire.
12 düşman şu an çukurda, bize doğru ateş ediyorlar.
" Possum Gully, Australia, 1897.
"Possum Gully, Avustralya, 1897"
There ain't a creek she can't ford, a gully she can't jump or a hill she can't climb.
Geçemeyeceği nehir, atlayamayacağı çukur ya da aşamayacağı tepe yok.
There's a gully on the right and on the left and a mountain in front of me.
Sağımda ve solumda kanal var, önümde de bir dağ.
They found him dead in a gully.
Bir hendekte ölü bulundu.
Barclay had told me to follow a stream which would lead to a gully.
Barclay bana sel yatağına ulaşmam için dereyi takip etmem gerektiğini söylemişti.
I came to the gully and thought I was safe.
Dere yatağına ulaştığımda güvende olduğumu düşündüm.
Axminster, the other jeep, down in the gully.
Axminster, diğer cip, aşağıda su yolunda.
If the car drops in that gully, we'll never get it out.
Araba hendeğe düşerse asla çıkartamayız.
They're gully willows.
Söğüt bülbüller.
If a thousand Comanches cornered us in a gully somewhere and wiped us out like the Sioux just done Custer, they'd remember us sure.
Eğer binlerce Komançi bizi su kenarında bir yerlerde kıstırırsa ve Siou'ların Custer'a yaptığı gibi bizi ortadan kaldırırsa, işte o zaman bizi hatırlarlar. Hakkımızda şarkı bile yazarlar.
Our only escape route is the gully to the southwest.
Tek kaçış yolumuz güneybatıdaki dere.
Ted is going to fly into the gully above the waterfall.
Ted, şelalenin üstünden dereye doğru uçacak.
Son, I hid my horse in the gully out back. I'd be much obliged if you'd bring it up.
Atım arkada, yalağın yanında... onu bana getirirsen çok memnun olurum.
You made it across our gully.
Boğazı geçmeyi başardınız.
You take this ball... you put it down this here gully.
Bu topu alıyorsun, ve bu dereye koyuyorsun.
Then you hurl yourself down this slippery gully... and see how many of them there snake-bashin'clubs... you can knock down... before the ball gets there.
Sonra, bu dereye doğru zıplıyorsun top oraya gitmeden, yılansı şeylerden kaç tanesini devirebiliyorsun oyunu.
You can go dance the Hully Gully for all I care.
İstersen gidip Hully Gully dansı yap, hiç umurumda değil.
He can go dance the Hully Gully for all I care.
Umurumda değil, Hully Gully dansı bile yapabilir.