Hairdresser traducir turco
645 traducción paralela
- Madame, the hairdresser can take you.
- Madam, berberiniz sizi alabilir.
And I'll cancel my hairdresser's tomorrow.
Yarınki kuaför randevumu iptal ediyorum.
This hairdresser?
Bu kuaförle mi?
I have an appointment at my hairdresser's.
berberde bir randevum vardı.
I have a fitting at 11 : 00 and the hairdresser's at 11 : 30.
Saat 11'de elbise provam ve 11 : 30'da da kuaförle randevum var.
Shinza, the hairdresser
Shinza, berber...
I want your hairdresser's name.
Kuaförünün ismini istiyorum.
For the moment, I became a passionate hairdresser.
Bir an için, İhtiraslı bir berber oluverdim.
- I'm a doctor, not a hairdresser.
- Doktorum ben. Kuaför değilim.
I'm at the hairdresser's.
Kuafördeyiz.
Shelby's dropping me off at the hairdresser's later...
Shelby daha sonra beni kuaföre bırakacak...
You were a hairdresser.
Kuaförmüssünüz.
I'll give you the name of my hairdresser.
Sana kuaförümün adını vereyim.
- It isn't a man, it's my hairdresser.
- Bir erkek değil. Kuaförüm.
- At the hairdresser's.
- Kuafördeydim.
Men bribed her hairdresser to get a lock of her hair.
Erkekler bir tutam saç için kuaförüne para veriyordu.
My sister's at the hairdresser's.
Ablam kuaförde.
The hairdresser's?
Kuaför olan mı?
And this one is a hairdresser.
Bu kuafördür.
This is how the hero is described in the chip magazines one reads at the hairdresser
Bununla beraber salonundaki ucuz dergilerin kahramanlarını tanımlarken kullandığı sıfatlar.
He'll grow up to be a hairdresser.
Büyüdüğünde kuaför olur sonra.
I had to take Mrs. Larrabee to the hairdresser.
Bn. Larrabee'yi berbere götürmem gerekti.
My hairdresser told me about a girl who wanted to sell a stole.
Kuaförüm bir kızın etol satmak istediğini söyledi
He gave us the whole story about himself, your hairdresser... that young friend of hers, Miss Dawn... and cleared you.
Bize kendisi, kuaförünüz ve onun genç arkadaşı... Miss.Dawn Hakkındaki tüm hikayeyi anlattı... ve sizi temize çıkardı
A lady at the hairdresser's asked me for my autograph... and the man at the corner said I ought to sell my story to the Chronicle.
Kuafördeki bir kadın benden imza istedi Köşede bir adamda hikayemi gazeteye satmam gerektiğini söyledi
- Not just floating about - tea at 5 : 00, dinner at 8 : 00, Tuesdays at the hairdresser's.
- Sadece değişen şeyleri demiyorum. Saat 17'de çay içme, saat 20 oldu mu akşam yemeği, salı günleri berbere gitmek.
You go to the shower, the hairdresser, the delouser.
Duşa gireceksin, berbere ve etüve gideceksin.
I have an appointment with the hairdresser.
Berberle randevum var.
Hey, Steward, cancel my appointment with the hairdresser, will you?
Kamarot, kuafördeki randevumu iptal ettirin.
You should have been a hairdresser.
Kuaför olmalıymışsın.
My hairdresser provides for two little boys.
Kuaförüm iki küçük oğlana bakıyor.
The manicurist is in favour of the mistress theory but the hairdresser is against it.
Manikürcü kız metres kuramını destekliyor... ama kuaför karşı çıkıyor.
My boss says that those in the front are not permitted to go to the hairdresser.
Patronum ön cephe bu kadar yakınlaşmışken, kuaföre gitmemize izin vermiyor.
It was something about a hairdresser.
Bir kuaförle ilgiliydi.
She wants to be a hairdresser like Uncle Aim.
Aim amcam gibi terzi olmak istiyor.
I'll learn to be a hairdresser at my uncle's.
Amcamın okulunda terzilik öğreneceğim. "
She wanted to be a dancer, not a hairdresser.
Dansçı olmayı istiyordu, kuaför değil.
Here's my maid, manicurist, hairdresser, chiropodist, masseuse, and the pièce de résistance, Pierre of the Saxon Plaza.
Mucize yaratıcılar. Hizmetçim, manikürcüm, berberim, masörüm ve en değerli parçam! Saxon Plaza'dan Pierre!
Sir, there's been a hairdresser found dead in Harbourne street.
Efendim, Harbourne Caddesi'nde bir kuaför ölü bulunmuş.
If this hairdresser was paying blackmail too -
Bu kuaför de şantaja para ödediyse...
Barrett's death, and that little hairdresser fellow Henry are bound to weigh against them.
Barrett'ın ölümü ve kuaför Henry kesin aleyhlerine bir durum.
She was at the hairdresser... and arrived at 8 to have dinner with you.
Berberdeymiş... Seninle yemek yemek için sekizde gelmiş olmalı.
Wait a minute... Your wife went out yesterday afternoon to go to the hairdresser's.
Bekle bir saniye, karın dün evden 17 civarında çıktı, kuaföre gitmek üzere.
Then the hairdresser's. Drop by Titti's.
Sonra kuaföre, Bitti'ye uğrayacağım.
Then an hour at the gym. Then back to the hairdresser.
Jimnastiğe gidip... sonra tekrar kuaföre.
Satisfied with your hairdresser, Ma'am?
Kuaförünüzden memnun kaldınız mı, hanımefendi?
My hairdresser almost gave up.
Kuaförüm neredeyse pes ediyordu.
Let Keiko become a hairdresser.
Keiko kuaför olsun.
I used to help the hairdresser in the Kyoto studio.
Kyoto Stüdyosunda kuaför yardımcısıydım.
Why shouldn't you have a hairdresser and a lady's maid?
Belki de sonra sinemaya gidebiliriz diyordum.
You're a hairdresser!
Sen berbersin.