Halcyon traducir turco
92 traducción paralela
We're going to Halcyon.
Kıpırdayın. Halcyon'a gidiyoruz.
Miss Belle, I reckon none of us ever could forget the hospitality of Halcyon.
Bayan Belle, hiçbirimiz Halcyon'daki. misafirperverliği unutmazdı tahminimce.
- My dear, Halcyon belongs to its guests.
- Canım, Halcyon misafirlere aittir.
I'm very happy to welcome you to Halcyon.
Sizi Halcyon'da ağırlamaktan mutluluk duyarım.
You'll stop at Halcyon tonight, Jenkins.
Bu gece Halycon'da duracaksınız, Jenkins.
Well, when the white gentlemen stop me... I leave the horse and go walking across the back of the parish... because I'm bound to get back to Halcyon.
Beyaz bir beyefendi beni durdurduğunda atı bırakıp mahallenin arkasından karşıya doğru yürümeye devam ettim çünkü Halcyon'a geri dönmem gerekiyordu.
Once more, I'll awaken the sweetness of thy slumbering strain in tears our last farewell was taken and now in tears we meet again yet, even then while peace was singing her halcyon song o'er land and sea though joy and hope to others bring ye she only brought new tears to thee
Senin o tatlı uykulu sesinle bir kez daha uyandırılacağım gözyaşları içinde vedalaşmıştık ve yeniden gözyaşlarıyla kavuştuk Huzur, toprağa ve denize dingin şarkısını söylerken, herkese de sevinç ve umut getirdi o ise sana sadece yeni acılar verdi.
Can you be suggesting that these halcyon honeymoon days and nights, just the two of us alone together, should ever end?
İkimiz yalnız ve beraberken bu sakin balayı günleri ve geceleri hiç sona ermesin istiyor olabilir misiniz?
" My heart is like a rainbow shell That paddles on a halcyon sea ;
Kalbim rengarenk bir deniz kabuğu Sakin denizde kürek çeken
I miss those carefree halcyon days when my only concern was baseball.
Tek ilgilendiğim şeyin beysbol olduğu geçmişteki gamsız günleri özlüyorum.
Halcyon Hotel, guv.
Halcyon Oteli, bayım.
time, weather and- - in the halcyon town of helverton, colorado, a veritable house of horrors was discovered today... by a detective searching for his missing daughter.
Zaman, hava ve... Bugün, Colorado Helverton'daki Halcyon kasabasında kayıp kızını arayan bir dedektif gerçek bir dehşet evi keşfetti.
Think back to your halcyon heyday.
Altın çağını yaşadığın dönemi bir düşün.
The Halcyon System.
Halcyon Sistemi.
I haven't had eight hours'sleep in months. Do you think you could get me some Halcion?
Bir aydır günde sekiz saat uyuduğum olmadı.Bana Halcyon verebilir misin?
So you have that history, and we shouldn't be misled by it, it's not as if these were the halcyon days when all corporations served the public trust but there's a lot to learn from that.
Tarihçeyi böyle verdik diye yanlış sonuçlara varmamalıyız bunlar tüm şirketlerin kamu yararına hizmet ettiği barış ve bereket günleri değildi ancak bundan öğrenecek çok şey var.
To be honest, I'm almost pining for the halcyon days of the Beast.
Dürüst olmak gerekirse nerdeyse canavarlı sakin günleri özlüyorum.
They became my foster parents. These were the halcyon days.
Beni evlatlık olarak kabul ettiler.
Your halcyon days are over.
Rahat günlerin sona erdi.
Think I might revisit the halcyon days of my debauched youth Think I might revisit the halcyon days of my debauched youth and dance till dawn. and dance till dawn.
Belki de eski ahlaksız gençlik günlerime dönüş yapar ve sabaha kadar dans ederim.
There is a bomb in the Helsian tower in downtown Seattle.
Seattle'daki Halcyon Kulesi'nde bir bomba var.
At present, there are more questions than answers in the events surrounding the gas line explosion that claimed the Helsian Tower in downtown Seattle.
Seattle merkezinde Halcyon Kulesi'ni yok eden gaz patlaması iddiasıyla ilgili akıllarda cevaplardan çok sorular var.
Halcyon?
Güzel.
I couldn't work out what to do that would return the band to its halcyon years.
Grubu eski güzel günlerine döndürmek için ne yapmak gerektiğini bilemiyordum.
I think that temp... is on something, like a lot of Valium or Halcyon.
Bence o geçici hemşire bir şeyler kullanıyor. Valium ya da Halcyon gibi.
To those halcyon days of bloodlust now gone, plus you gotta admit, vampires are just plain cool.
Artık geride kalan kana susandığı o güzel günlere. Ayrıca vampirlerin çok havalı olduklarını kabul etmelisin.
We just want to make sure that Nell does not take the Halcyon, as the person that prescribed it did not know that she was pregnant.
Biz sadece Nell'in hamile olduğunu bilmeyen birinin yazdığı Halcyon adlı ilacı almamasını söylemek için aradık.
... just want to make sure that Nell does not take the Halcyon, as the person that prescribed it did not know that she was pregnant.
Nell'in Halcyon almadığından emin olmak için aradım. O reçeteyi yazan doktor kızın hamile olduğunu bilmiyormuş.
But please do not give her the Halcyon.
Ama lütfen ona Halcyon vermeyin.
Ah, sandwich runs - I remember those halcyon days.
Eski günlerimi hatırladım.
Those were the halcyon days.
O zamanlar altın çağımızdı.
You need to send some men over to Halcyon Road and get tire imprints.
Adamları Halcyon Caddesi'ne çıkarıp tekerlek izleri almaya göndermelisiniz.
Mr. Redman claims refunding the Halcyon pension plan has always been his intent.
Bay Redman Emekli Maaşı Projesi'nin parasını iade etmenin hep aklında olduğunu vurguladı.
There was a time - - a glorious, halcyon time when no one bothered me down here.
Bir zaman vardı. Kimsenin beni rahatsız etmediği şahane ve sakin bir zaman.
That pigment you found came from a specialty supply store in Tribeca called Halcyon Paints.
Bulduğun boya Tribeca'da "Halcyon Paints" denen bir özel malzeme dükkanından alınmış.
Steve, you piss off Chrisann, she's gonna stand in the lobby and give 335 interviews, and you, pal, will be longing for the halcyon days of Dan Kottke.
Steve, Chrisann'ı sinirlendiriyorsun. Saatlerdir lobbyde ve 335 tane röportaj verdi. ve sen, dostum, Dan Kottke'nin huzurlu günlerine hasret kalacaksın.
But these halcyon days were about to end.
Ama bunlar halcyon gün sona ermek üzere idi.
You want to hire Halcyon for a covert operation to increase your corporate profits.
Şirket gelirlerini arttırmaya yönelik gizli bir operasyon için Halcyon'u kiralamak istiyorsun.
Says she and her husband, Howard, own a corporation called Halcyon Aegis.
Kocası Howard ile beraber Halcyon adına bir şirkete sahipler.
Halcyon provides security services.
- Halcyon güvenlik şirketi sadece.
The White House counsel specifically told me not to investigate Halcyon.
Beyaz Saray danışmanı Halcyon'u araştırmamamı söyledi.
Solomon led the attack on the church, so we know he works for Halcyon.
Solomon kilise saldırısını yaptı böylece onun Halcyon için çalıştığını biliyoruz.
We don't know why Halcyon was after him, and he has been off the grid since we let him go.
Halcyon neden onun peşinde bilmiyoruz ve onu bıraktıktan sonra bir daha gözükmedi.
Halcyon's off limits.
- Halcyon sınırını aştı.
He works for Halcyon now.
Şimdi Halcyon için çalışıyor.
I despise Halcyon.
Halcyon'u küçümsüyorum
Give Halcyon a call, Laurel.
Halcyon'u ara Laurel.
And I can tell you the President doesn't want to know about what I have in store for Halcyon.
Ayrıca Başkan'ın Halcyon hakkındaki bilgileri bilmek istemediğinden eminim.
Reddington got access to a secure cellphone from one of Halcyon's account reps, Bradley Clark.
Reddington Halcyon üyelerinden Bradley Clark'ın telefonunu almış.
If we can't get to Halcyon through the front door, we'll have to kick down the back.
Hemen oraya gidin. Halcyon'u ön taraftan alamazsak arkayı kırmamız gerekecek.
Let's bring him in, find out what their business is with Halcyon.
Onu buraya getirip Halcyon ile alakaları neymiş öğrenelim.