Hallucination traducir turco
607 traducción paralela
Because most scenes consisted of me going crazy... To some sort of hallucination.
Çünkü sahnelerin çoğunda hayal görüp deliriyordum.
Lydia... Lydia Martin is never Lydia Martin in season two. She's either under some sort of spell, under a hallucination, thinks she's seeing ghosts, is actually seeing ghosts.
İkinci sezonda Lydia Martin kendinde değildi bir çeşit büyünün etkisi veya hayalin etkisi altındaydı gördüğü hayaletlerin hayal değil gerçek olduğunu düşünüyordu ve...
- So perhaps after all it was an hallucination of your tortured mind that you saw there just as you see it here.
- O zaman belki de orada gördüğünüz şey de tıpkı şimdiki gibi zihninizin acıyla yarattığı bir sanrıydı.
If one had time... one could trace the cause of the hallucination.
İnsanın zamanı olsa... bu halüsinasyonun nedenini arayabilirdi.
- Hallucination?
Halusinasyon?
This was a mere hallucination - an illusion brought on by his troubled senses.
Bu kesinlikle bir halisünasyondu - karmaşık duygularının yol açtığı bir hayaldi.
You see, I'm convinced I'm not suffering from any hallucination but that my guilt is very real.
Bakın, ben sanrı görmüyorum, duyduğum suçluluk oldukça gerçek.
- Had such an hallucination before?
Önceden benzer halüsinasyonlar gördünüz mü?
I'm afraid he's suffering from some hallucination.
Korkarım gördüğü bazı halisünasyonlardan dolayı acı çekiyor.
What an odd hallucination.
Ne tuhaf bir halüsinasyon bu böyle.
In my opinion, Elwood P. Dowd is suffering from a third-degree hallucination.
Benim kanaatim, Elwood P. Dowd üçüncü derece halüsinasyon görüyor.
Obviously... this is a case of self-induced hallucination.
Durumun halisülasyondan ibaret olduğu aşikâr.
Now, you've suffered an hallucination... but you mustn't let it bother you.
Bir halisinasyon gördün ve bunun sana zarar vermesine izin vermemelisin.
Perhaps we've given you too much to do... which might have contributed to this hallucination.
Belkide sana yapacak çok iş verdik... bu yüzden halüsinasyon görmüş olabilirsin.
Bearing 29... hallucinations... the whole thing could be an hallucination.
Halüsinasyonlar tüm bunlar bir halüsinasyon olabilir. Kumun içinde çatlak bir kafayla bunları uyduruyor olabilirim.
alcoholic hallucination?
Alkole dayall haliisinasyon?
It's as if we're in the middle of a weird hallucination.
Biz garip bir halüsinasyonun ortasındayız.
What are you saying, it's not possible, you must have had a hallucination.
Ne diyorsunuz, bu imkansız, bir halüsinasyon görmüş olmalısınız!
Or is it another hallucination?
Yoksa bu da başka bir halüsinasyon mu?
You had a hallucination.
Halüsinasyon gördün.
You realize that if even one event is proved to be a hallucination... then this whole experiment will be questioned.
Farkında mısın, olaylardan birinin bile sanrı olduğu kanıtlanırsa... bütün bu deneyin güvenilirliği sarsılır.
Hallucination or not, it was certainly real enough to you.
Sanrı ya da değil, senin için yeterince gerçekti.
- She was not a hallucination.
- O bir halüsinasyon değildi.
The hallucination caused a bump on my head.
Halüsinasyon kafamda bir şişliğe sebep oldu.
robin : Holy hallucination!
Ulu halüsinasyon!
One hallucination clouted me in the jaw.
Halüsinasyonun biri çeneme darbe vurdu
And there will be periods of blankness and hallucination.
Ara ara boş bakabilir, bazen yanılsamalar görebilir.
Well, I'm afraid Mrs Dean, like her husband, is a user of drugs that induce hallucination.
Korkarım ki kocası gibi Bayan Dean de hayal gösteren uyuşturuculardan kullanıyor.
I'm not having a hallucination.
Ben hayal görmüyorum.
I've convinced myself that this is all in a cordrazine hallucination.
Bunun Cordrazine halüsinasyonu olduğuna kendimi ikna ettim.
You're an hallucination.
Sen bir halüsinasyonsun.
So this is just a hallucination as well?
Öyleyse bu bir sanrı aynı zamanda?
A hallucination.
Bu bir sanrı.
It becomes like a vision or hallucination and it would be strange if this form of intensity did not make people shudder and tremble
Bu, hayal gücü veya halisünasyon haline gelir. Çarpıcılığın bu formu insanlara titreme ve ürperti vermeseydi, şairlerin anlatmak istedikleri şeylerin dinlenmesini sağlamasaydı garip olurdu.
Hallucination... a slow and peaceful drift from dream to real eternity.
Halüsinasyon... sonrasında da rüyadan gerçek sonsuzluğa yavaş ve sakin bir süzülüş.
Spear call of hallucination?
Delip geçen bir halüsinasyon muydu?
See, the man I saw last night was a hallucination.
Görüyorsun, dün gece gördüğüm adam bir halüsinasyondu.
See, you didn't have a hallucination.
Anlıyorsun, sen halüsinasyon görmedin.
What you saw could have easily been a dream, a fantasy, a hallucination.
Gördüğünüz bir rüya, fantezi veya halüsinasyon olabilir.
That was not a hallucination, Mother..
Bu bir halüsinasyon değildi, baş Rahibe...
"Hospital Hallucination," take one.
- Hastane halüsinasyonu, varan bir.
It's really becoming a collective hallucination.
Toplu bir halüsinasyona dönüştüğünün farkına varın.
You sense the hallucination is going on, but you get no images.
Halüsinasyonun sürdüğünü hissetsem de artık hayal görmüyorum.
Are you trying to say your dumb hallucination has externalized?
Aptal halüsinasyonun dışa mı vurdu yani?
"Time-space fallout from the hallucination."
"Bu, halüsinasyonun yan etkisi ; zaman-mekan kayması."
He'll claim it was goat's blood from that goat he was eating in his hallucination.
Bunun, halüsinasyonunda... yediği keçinin kanı olduğunu iddia edecektir.
Whenever a patient has an hallucination, I try to confront them with the facts of life.
Bir hasta hayallere kapıldığında, onu hayatın gerçekleriyle yüzleştirmeye çalışırım.
He had some hallucination about being shot with a.32 pistol by a fan.
Bir hayranı tarafından otuz ikilik tabancayla vurulduğunu sanıyor.
- How do you photograph a hallucination?
- Halüsinasyonun nasıl fotoğrafını çekersin?
Do you think that we were in some kind of hypnotic state and that this was a mass hallucination?
Bir tür hipnotize durumda olduğumuzu ve bunun kitlesel halüsinasyon olduğunu mu düşünüyorsun?
[Fay] That hallucination made me start to wonder.
[Fay] O halüsinasyon beni bir şeyi düşünmeye itti.