Harassing traducir turco
929 traducción paralela
You must quit harassing them with your advances.
Onları rahatsız etmeyi bırakacaksın.
I'll lay a harassing fire on the cave area.
Mağara bölgesine ateş açacağım.
He's not cross-examining, but harassing the witness.
- Sayın savcı tanığı taciz ediyor.
Gu couldn't be too happy seeing someone harassing Manouche.
Gu, birisinin Manouche'yi taciz ettiğini görmekten pek de hoşnut olmaz.
One might think you had more important duties... than harassing people.
İnsanları rahatsız etmekten daha önemli işleriniz olmalı.
Let him go! Stop harassing the boy! Let him go and get out!
Kızdırma beni Bırak çocuğu ve defol git!
Counsel is harassing the witness.
Danışman tanığı taciz ediyor.
I can't let them keep harassing you like this.
Seni bu şekilde taciz etmelerine izin veremem.
That's harassing fire to keep us down.
Bizi korkutmak için ateş ettiler.
Listen, if you start harassing this woman I'm going to take it upstairs.
Şunu anlasanız iyi olur. Bu kadını hırpalarsanız, sizi şikayet ederim.
Why are they harassing you?
Neden size baskı yapıyorlar?
- Are you harassing the priest, Ulrika?
- Pederi aşağılıyor musun Ulrika?
- I'm harassing the deacon as well.
- Onunla birlikte Diyakozu da.
There's a killer on the loose, and you're harassing innocent citizens.
Ortalıkta gezen bir katil var ama sen masum vatandaşları taciz ediyorsun.
Now he was burdened with the harassing cares and responsibilities which are the dismal adjuncts of great rank and property.
Şimdi de asalet ve mal mülkün kötü yan etkileri olan... can sıkıcı sorumlulukların altında eziliyordu.
They will keep harassing him.
# - Onu rahat bırakmayacaklar.
They're dressing like gendarmes now and harassing the girls.
Şimdi de jandarma gibi giyinip, kızlara asılıyorlar.
I request the counsel be prevented from harassing the witness.
Avukatın tanığı rencide etmemesini istiyorum.
Kids, stop harassing her and get lost
- Amca, onlara bir şey söylesene. Çocuklar, onu rahatsız etmeyi bırakın ve ortadan kaybolun.
You could bust them for harassing an officer.
Onu bir polis memurunu taciz etmekten tutuklayabilirdin.
It might have helped if your men had stopped harassing him.
Adamların onu taciz etmeyi bırakırsa yardımı dokunabilir.
You have been sexually harassing every piece on this board.
Tahtadaki tüm parçalara tacizde bulunuyorsun.
It's just my husband harassing me.
Kocam beni çileden çıkarıyor.
It's just that my husband's been harassing me every day.
Kocam bana her gün eziyet ettiği için böyle.
I'm lyin'there dyin and they're harassing me.
Ben orada uzanmış, ölüyorum, onlar beni taciz ediyor.
Lieutenant, I'm gonna have to ask you to get Detective Tubbs out of here... if he persists on harassing my client.
Teğmen, müvekkilimi taciz etmeye devam ederse... Dedektif Tubbs'ı dışarı çıkarmanızı rica edeceğim.
I see no point in you interrogating... members of the General Staff... or harassing our most reliable men.
Kurmay Heyeti'nden birini sorgulayarak... güvenilir adamları rahatsız etmenizde... bir fayda göremiyorum.
The handicapped harassing you again?
Sakatlar sizi yine rahatsız mı ediyor?
... That's right. Look, I think what you ought to do is stop running around here harassing people...
Bence buraya gelip insanları rahatsız etmeyi kesmelisin.
Well, I wanna know why they're harassing Howard.
Neden Howard'ı içeride tuttuklarını merak ediyorum.
That you stop harassing the people of Santa Poco.
Santa Poco halkına eziyet etmeyi bırakacaksınız.
you were harassing trevor.
Trevor'ı rahatsız ediyordun.
- He was sexually harassing Rita.
- Rita'ya cinsel tacizde bulunuyordu.
Been harassing me since the day I got off the plane.
Geldiğimden beri beni hırpalayıp durdular.
He's harassing the witness!
- Tanığı taciz ediyor.
Why the fuck are you harassing me?
Neden beni rahatsız ediyorsunuz?
Tell the klane brothers that harassing a man already in the slammer... Is beneath even them, all right?
Klane kardeşlere şunu söyle, borcunu ödemek için.... hapse attırmak hiç de doğru değil tamam mı!
The enemy's harassing you?
Düşman mı saldırdı?
We've got a report of a young man covered in blood... harassing two girls at the gas station on Waxman Road.
Üstü başı kanlı bir adamın Waxman Yolu'ndaki benzinlikte iki kızı taciz ettiği ihbarını aldık.
And he's been harassing my family.
Ve ailemi taciz ediyor.
There's an ex-convict named Max Cady who's been harassing my family.
Ailemi taciz eden Max Cady adında eski bir mahkum var.
But now he wants more and he intends to get it by harassing my client.
Ama o müvekkilimi suçlayarak daha çok para almak istiyor.
- Too bad you mispronounced "harassing."
-'Taciz'i telaffuz edemedin.
- Why are you harassing'me?
- Neden baskı yapıyorsunuz bana?
This bastard's been making phone calls and harassing me!
Bu piç telefon etmek oldu ve beni taciz!
- lmpersonating a doctor, harassing a patient, altering medical records.
- Doktor taklidi yapıyorsun, hastayı taciz ediyorsun, tıbbi kayıtları değiştiriyorsun.
It's about a shit-bag producer, studio exec... who murders a writer he thinks is harassing him.
Bok Çuvalı bir yapımcı hakkında, stüdyo yöneticisi... onu tehdit ettiğini sandığı bir yazarı öldürür.
If you don't stop harassing me, I'm gonna- -
Beni rahatsız etmeyi kesmezseniz- -
A man comes out of the blue like that, starts screaming at you like a crazy person... and harassing my daughter.
Adamın biri birden bire ortaya çıkıyor. Aklını kaçırmış gibi bağırmaya başlıyor ve kızımı korkutuyor.
They couldn't stop harassing her
Kadına bir türlü rahat vermediler
- Yeah, harassing them.
Başbelaları.