Hard to say traducir turco
2,349 traducción paralela
It's really hard to say you don't wanna be with your family.
Anneler Gününde ailenle beraber olmak istemediğini söylemek zor.
It's really hard to say you don't wanna dry your own fruit.
Kendi meyvelerini kurutmak istemediğini söylemek de öyle.
It's hard to say, but it would work very slowly, it would create excruciating pain, and eventually, the vein would burst from the pressure, and the victim would die.
Söylemesi zor ama yavaş çalışırsa, insana inanılmaz bir acı verir ve sonunda damar basınçtan patlar ve kurban da ölür!
It's hard to say no to somebody that does time for you.
Senin için içeride yatan birisine hayır demek çok zordur.
It's hard to say.
Söylemek güç.
Well, that's, uh, that's hard to say.
Söylemesi zor...
Hard to say.
- Söylemesi zor.
Um, like, it's hard to say who attacked us.
Şey, bize kimin saldırdığını söylemek zor.
That's hard to say.
Bunu söylemek zor.
It's hard to say.
Anlamak zor.
Hard to say it was luck, what happened to you.
Sana olanlardan sonra, şanslı demek biraz zor.
Given his history as an enforcer, it's hard to say just how many.
Bir kiralık katil olarak geçmişine bakılırsa kaç hasmı var söylemek zor.
It's hard to say goodbye.
Veda etmek zor.
It's hard to say.
Söylemesi zor.
It's hard to say.
İnan bilmiyorum.
Any idea what caused it? It's hard to say.
Neyin sebep olduğuna dair bir fikrin var mı?
Well, it's hard to say, Stevie.
Bilmiyorum, Stevie.
This is hard to say, but it's down to the wire, And I have to be honest with you.
Bunu söylemesi zor ama son ana kadar çalışmalıyız ve sana karşı dürüst olacağım.
Hard to say, really.
- Söylemesi zor, gerçekten.
You say that it's your birthday Time to skank it up hard
"Bugün doğum günüm diyorsun biraz sürtükleşme vakti geldi."
They say waking up is hard to do... Especially when you're not alone.
Uyanmanın zor olduğunu söylerler özellikle de yalnız değilseniz.
You say you're finding it hard To be objective with Jesse.
Jesse ile olan ilişkinde objektif davranmakta zorlandığını söylüyorsun.
You say it was hard for you to watch him.
Onu izlemenin çok zor olduğunu söyledin.
For it to be so hard to get started, you know, to sit here for so long and not say anything?
Başlamanın bu kadar zor olması orada bu kadar süre oturup hiçbir şey söylemeden oturman?
It's very hard To say that kind of thing.
Böyle şeyleri söylemek kolay değil.
I have to say, ma'am, I-it's pretty hard to believe that you didn't know about his behavior.
Söylemem gerekir ki, kocanızın davranışından haberinizin olmayışına inanmak gerçekten çok zor.
- Hard to say
- Söylemesi zor
And as hard as this is to say, I think he killed Christine.
Söylemesi zor olsa da bence Christine'i de o öldürdü.
It's a wave that's hard to predict because there are so many complex factors.
Şeytani dalga, çok sayıda bileşik etken olduğu için zor tahmin edilir.
You say a word of this to anybody- - yeah, yeah, yeah, "I'll punch you so hard that your grandkids will get knocked out."
Başka birine anlatırsan eğer- - Evet, evet, evet, "Sana öyle bir vururum ki, torunların kendini yerde bulur"
You know, I think why my wife's death is so hard on me is that I never got a chance to say good-bye.
Sanırım karımın ölümünün beni bu kadar zorlamasının sebebi onunla hiç vedalaşma fırsatı yakalayamamış olmam.
I wanted to say thank you to you for all the hard work
Şimdiye kadarki yardımların için teşekkür edecektim.
I wouldn't normally do this, yeah? But she's got my knackers. And if you ever want to be Nelson's hard mate again, you'll do exactly what I say, right?
Eğer, benimle aynı fikirde olmayan varsa, tanıdığım herkesi öldüreceğim.
Ah, easy to say, hard to achieve.
Ah, söylemesi kolay, yapması zor.
When I say it in my head, it sounds a lot more eloquent. But it turns out quiet dignity is hard to do out loud.
Kafamda çok daha güzel cümleler kurmuştum ama sesli olarak söylemek sandığımdan daha zormuş.
Why is it so hard for you to say nice things about me?
Benim hakkımda güzel şeyler söylemek neden bu kadar zor senin için?
- She's human, so it's hard to know. But I'd say less than 12 hours.
İnsan olduğu için kesin bir şey söyleyemem ama 12 saatten az diyebilirim.
No matter how hard I have waited trouble always seems to find me.
Şimdiye kadar ne öğrendim? Mesela ben ne kadar uzak durmaya çalışırsam çalışayım belanın mutlaka beni gelip bulduğunu.
As hard as it is to confess this to you, snooty, I'm not a perfect Hutt.
Sana bunu itiraf etmek çok zor Snootles, ben mükemmel bir Hutt sayılmam.
Hard to say anything.
Yani şimdi buna bir şey söylemek zor.
What do you say? I say I think you're making it damn hard for me to say no to you, kid.
Sana hayır dememi inanılmaz zorlaştırıyorsun evlat.
I gotta say, it's really hard to get to know somebody...
Söylemem lazım, birileriyle tanışmak gerçekten çok zor.
Okay, first of all I'd like to say I think this has been hard on all of us.
Şimdi ilk olarak belirtmek istiyorum ki bu durum hepimiz için zor oluyor bence.
It's so hard to listen to anything you have to say with that axe in your head.
Üzgünüm, kafanda balta varken söylediklerini dinlemek oldukça zor oluyor.
I just wanted to say no hard feelings.
Sana gücenmediğimi söylemek istedim.
You know, a lot of people say that if you dig long enough and hard enough you will get to China and that may be true, but what they don't tell you is that if you dig long enough and hard enough in a conversation,
Birçok insan şöyle der : Çabayla kazıp yeterince derine inersen Çin'e ulaşırsın. Doğru olabilir.
We brought six members at one time, but it was hard to concentrate with so many people, so three is just right for the purpose of field investigation.
Bir seferinde altı kişi getirmiştik çok kişiyle işe yoğunlaşmak zor olmuştu bu yüzden araştırmanın amacına göre şimdiki sayı uygun.
- They say she's very hard to work with.
- Onunla çalışmak çok zor diyorlar.
No matter how hard I try... I must not be qualified to be your wife.
Ne kadar çalışırsam çalışayım senin karın olmayı hak etmiyorum.
Others may say God hard-wired us to be able to communicate with Him.
Diğerleri Tanrının bizimle iletişim kurabilmek için direkt bağlantısı olduğunu söyleyebilir.
Experts say that carried the island were using logs, but this is very hard to believe.
Uzmanlar ada boyunca ağaç gövdeleri üzerinde götürüldüklerini söylerler. Ama buna inanmak çok zor.
hard to tell 74
hard to starboard 26
hard to explain 19
hard to believe 105
hard to port 37
to say the least 206
to say good 30
to say 74
to say goodbye 37
to say what 25
hard to starboard 26
hard to explain 19
hard to believe 105
hard to port 37
to say the least 206
to say good 30
to say 74
to say goodbye 37
to say what 25
sayonara 114
say hello to my little friend 37
say my name 79
saying 381
says 221
sayid 267
sayuri 58
say it louder 17
say cheese 102
say hi 185
say hello to my little friend 37
say my name 79
saying 381
says 221
sayid 267
sayuri 58
say it louder 17
say cheese 102
say hi 185
say something 1124
say what now 22
say it like you mean it 26
say it again 435
say your prayers 56
say it ain't so 28
say it out loud 26
say what 525
say something nice 28
says who 419
say what now 22
say it like you mean it 26
say it again 435
say your prayers 56
say it ain't so 28
say it out loud 26
say what 525
say something nice 28
says who 419