Harness traducir turco
945 traducción paralela
This medicine is not only good for man and beast but is recommended as a furniture polish and for cleaning harness.
Bu ilaç sadece insana ve hayvana iyi gelmekle kalmaz... aynı zamanda mobilya cilası ve temizlik malzemesi olarak da kullanabilirsiniz.
- Harness a horse, get on a horseback, you will go with us.
- Bir atlı, bir at koşumu, ile bizimle gelecek.
Harness the horses! It's war!
Atları eyerleyin!
We'll build her a nice harness... and she'll have to wear it for about a year.
Ona güzel bir koşum takımı yapacağız ve bunu bir yıl boyunca giymek zorunda olacak.
"A nice harness"! What is he, a horse doctor?
"Güzel bir koşum takımı!" Ne o, at doktoru mu?
It's meant that we should keep on working until we die in harness.
Bu da, iş başında ölene kadar çalışmaya devam etmemiz gerektiği anlamına geliyor.
- Anyplace I can get back in harness.
- İş başında olabileceğim herhangi bir yere.
" I'm glad to be back in harness.
" İşe geri döndüğüm için çok mutluyum.
She said we could give ourselves air and get slicked up like racehorses... but we were just mules in horse harness and we didn't fool anybody.
Süslenip püslenip, yarış atı gibi görünebilirmişiz ama sadece at eyerli katırlarmışız ve kimseyi kandıramazmışız.
No more mule in horse's harness?
At eyerli katırlar ne oldu?
Go and help the stable boys harness the horse for the vicar.
Git ve ahırdaki çocuklara papaz için atı eyerlemeye yardım et.
And, Dude, see if you can find some harness.
Dude, bak bakalım koşum takımı var mı.
We will force him to harness the lightning for you.
Şimşeğini kullanabilmen için onu sıkıştıracağız.
You can harness the lightning, as your father did.
Şimşeğini kullandırtabilirsiniz, tıpkı babanızın yaptığı gibi.
If you had the harness buckled down to the reel... that fish would have taken you along with him.
Teli makaranın üstüne kapatmış olsanız... o balık beraberinde sizi de alıp götürürdü.
And being overcome, you'll spout more banalities. Diamonds, horses, the strap, the oats, then the harness.
Yüklenip, "bayağı" şeyler söylemeye devam edersiniz : Elmaslar, atlar, kayış, yulaf, sonra da koşum takımı.
I've learned how to take this harness off.
Bu kayışların nasıl çıkacağını biliyorum.
Harness a dog team and start mushing through the woods?
Köpeklere koşum takımı vurup ormanda kızak mı kayacağım?
It's a girl... and in harness!
Bu bir kız. Hem de üniformalı!
- Help me to my harness.
- Zırhımı giymeme yardım edin.
At least we'll die with harness on our back.
Zırhımız sırtımızda ölürüz hiç olmazsa...
You would harness this angel to her. Stubborn, witless ox?
Ve sen böyle bir meleği, geri zekalı, inatçı bir öküzün eline bırakacaksın!
I only buy chairs and harness. So the shoemaker shoes.
Etrafı biraz görmesinde yarar vardır.
A broken-down old harness bull, no good for anything but chasing kids has to trip over us.
Freni boşalmış, işe yaramaz bir araba... Üzerimize devrilmek zorundaydı sanki.
You've roped him, but he's not yet broken to harness. Is that it?
İpi attın ama dizginler elinde değil, ha?
Any minute now they're gonna take me out there to harness that team.
Her an beni çağırıp, hayvanları hazırlamamı isteyebilirler.
Say, that's a right smart harness you're wearing.
Elbisen çok şık.
You'll find harness in the barn.
Ahırda koşumları var.
Take that thing away and change the harness.
Elindekini alıp dış görünümünü değiştirin.
I can hardly believe how one could conceive and build such a craft and, in a single stroke, harness power beyond the wildest dreams of science.
Buna inanmak gerçekten çok zor. Kim, böyle bir aracı tasarlayıp yapabilir ki? Tek bir darbeyle, bilimin en uçuk hayallerinin bile ötesinde bir güç.
Harness the horses.
Atları hazırlayın.
There's plenty of bamboo here, and we've got a parachute harness... we'll fix up something.
Bir sürü bambu var ve paraşüt takımı var... birşeyler yaparız.
We'll steam to New Orleans, harness up and saddle up for Texas.
Birazdan yola çıkacağız. Gemidekilerle beraber Texas'a gideceğiz.
Mikkel, harness up Hans.
Mikkel, Hans'ı arabaya koş.
That you're back in harness?
Eski işlerine geri mi döndün?
Do you want a harness?
Tutucu lazım mı?
Back in harness.
Tekrar iş başına.
- This harness is no darn good!
- Bu koşum takımı iyi dokunmamış.
He wants his money back on a set of harness.
Koşum takımına verdiği parasını istiyor.
Give him another set of harness, Clyde.
Clyde ona yeni bir koşum takımı ver.
Get me out of this hanging harness.
Beni bu sıkıntı vericiden kurtar.
Even now, your scientists are working on a way to harness the sun's rays.
Şu anda bile bilimadamlarınız bunun üzerinde çalışıyor.
Take this saddle into the harness room.
- Semeri ahıra götürün.
If you harness the horses to the coach and stand by the woods... you will see a nice uhlans'charge.
Eğer atları koşturup, ormanda durursanız,... Süvari birliklerini görürsünüz.
He took the belly band off some harness and...
Atın koşumunu söküp...
If you imagine, that I voluntarily will harness myself into any of your disgusting machinations then I can only deplore you.
Eğer o iğrenç entrikalarınıza seve seve katılacağımı düşündüyseniz size sadece acıyorum.
Isn't it plain common sense to want to harness it?
Ovayı güvenlik altına almak istemek sağduyulu bir davranış değil mi?
Catherine, your harness.
Catherine, diş telin...
Who died in the harness.
İş üstünde ölmüştü.
In the harness?
- İş üstünde mi?
And you, all of you trying your darnedest to map out my future... to harness me and lead me around to do what you think is best for me.
Ve siz hepiniz geleceğimin rotasını çizmek ve koşumlayarak... 135 00 : 10 : 11,700 - - 00 : 10 : 16,500... benim için en iyisi olduğunu düşündüğünüz şeyi yaptırmak üzere beni sürüklemeye çalışıyorsunuz.