Has died traducir turco
1,160 traducción paralela
Your father has died, Charlie.
Baban ölmüş, Charlie. - Charlie?
Steve was the only one she went into detail with, and nobody has died yet.
Ayrıntılı bir şeyler söylediği tek kişi Steve'di ve henüz kimse ölmedi.
Your mother... has died.
Annen... öldü.
But should not the feelings run as deep, regardless of who has died?
Ama bu hisler, ölenin kim olduğuna bakılmaksızın... aynı derinlikte olmamalı mı?
The Romulan has died.
Romulanlı öldü.
Now that he has died in disgrace what is gained by further silence?
Şimdi o rezil bir şekilde öldü. Sessizliği ile ilerisi için ne kazandı?
Irars religious leader, Ayatollah Khomeini, has died.
İran'ın dini lideri, Ayetullah Humeyni öldü.
A man has died!
Bir adam öldü!
- Do you knows if he is alive or if he has died?
- Ölü mü sağ mı biliyor musun?
A friend has died in the line of duty.
Bir dostum görev başında öldü.
That man has died by my hands.
Bu adamın ölümü benim elimden oldu.
My mother was convinced that it was her fault that Rosa has died.
Annem, Rosa'nın ölümünün kendi hatası olduğuna emindi.
Master Liu has died.
Efendi Liu öldü.
Master, my father has died.
Usta... babam öldü
The motor has died.
Motoru yandı.
What has died is the last breath in me that was human.
Ölen... içimde kalan... son insani nefesti.
Your husband has died.
Kocanız ölmüş.
Your Papa has died.
Baban ölmüş.
Mr de la Fontaine has died from a blockage of the oesophagus... confirmed to be a morsel of ham fat.
Mösyö de la Fontaine'in, bir jambon parçasının nefes borusunu tıkaması sonucu öldüğü anlaşılmıştır.
Yes, truly, part of me has died tonight.
Evet, gerçekten bu gece bir parçam öldü.
Meg has died.
Meg öldü.
It's been discovered that your father has died.
Anlaşıldığına göre baban vefat etmiş hayatım.
Doctor Triefus says something inside me has died.
Doctor Triefus içimde ölmüş bir duygudan bahsediyor.
All right, this thing that Doctor Triefus says has died inside you.
Pekala, şu şey, Doktor Triefus'un dediği... "İçinde ölen duygu..."
The famous Spanish poet García Lorca has died in suspicious circumstances.
Ünlü İspanyol şair García Lorca kuşkulu bir biçimde öldü.
If I'm not distracted by the fact that every man on earth has died.
Yani, dünyadaki tüm erkeklerin öldüğü gerçeğinden dolayı, dikkatim çok dağılmadıysa tabii.
Now, the last of our livestock has died.
- Son sürümüz de telef oldu.
The First Minister of the provisional government has died.
Geçici hükümetin başbakanı öldü.
Samuels has given me a brain sample from a young girl who died in surgery.
Samuel bana ameliyat sırasında ölen genç bir kızın beyin örneğini verdi.
As your family has just died, I have to look after you.
Artık senin ailen biziz! Biz sana bakarız!
How long has Jamie died?
Jamie öleli ne kadar oluyor?
You know, ever since her dog, Rusty, died, the only comfort she has is patting your head till she falls asleep.
Biliyorsunuz köpeği Rusty öldüğünden bu yana tek tesellisi uyuya kalana dek... senin kafanı okşamak.
Has someone died?
Biri mi öldü?
White House Press Secretary Malcolm Kilduff has just announced that President Kennedy died at approximately 1 : 00 Central Standard Time, just about 35 minutes ago.
Beyaz Saray Basın Sekreteri Malcolm Kilduff Az önce Başkan Kennedy'nin Merkezi Standart Zaman olarak yaklaşık 1 : 00, 35 dakika önce öldüğünü bildirdi.
My husband has just died
Kocam yeni öldü.
Aunt Anastasia has it been long since she died?
Anastasya Teyze öleli çok uzun zaman oldu mu?
I doubt, Inspector, so it has the image of the died Tsar in the bureau.
Hiç sanmıyorum. Hele ki tuvalet masasının üstünde rahmetli Çar'ın resmini tutuyorken.
But nobody of the family has died.
Her şeyimizi kaybettik.
Rumor has it that Roslyn went to Europe... and finally died in Spain, fighting the fascists... as a member of the Lincoln Brigade.
Roslyn Avrupa'ya gittiğine dair bir söylenti vardı. ve son olarak faşistlerle çatışırken İspanya'da öldü... Lincoln Tugayı üyesi olarak.
Jack has not changed his clothes since you died, except for his jeans when he wet the bed.
Jack sen öldüğün günden beri elbiselerini değiştirmedi. Sadece yatağı ıslattığı zaman pantolonunu değiştirdi.
You will die like no other man on earth has ever died before.
Daha önce hiç kimsenin ölmediği gibi ölürsün.
Do not cry I see that has not died.
Evet, Doktor! Ağlamayın artık. Görüyorsunuz ki sağ.
The problem is that it has been 18 years since his mother died.
Sorun şu ki, onun annesi 18 yıl önce öldü.
A professor who died at the begining, has found it out and told it to Max.
Filmin başında ölen profesör, bunu anlamış Max'e anlatmıştı. Max onun asistenıydı.
If not, he has surely died of pollution.
Öyle değilse bile kirlilikten mutlaka ölmüştür.
Your husband has just died and you're having an affair.
Kocan öldürüldü ve sen başkasını buldun.
The fungus in this soil has almost died out.
Fakat bu toprakta bulunan mantarların neredeyse hepsi ölmüş.
Someone has been continuing his work since he died.
O öldükten sonra birisi altı aydır çalışmalarına devam etmiş.
Poncelet has to understand that Jesus died for his sins.
Poncelet İsa'nın kendi günahlarından dolayı öldürüldüğünü anlamalı.
Has anyone close to you ever died from aids?
Size yakın biri AIDS'den öldü mü hiç?
- Has anyone died from heat yet?
- Şimdiye kadar sıcaktan ölen olmuş mudur?