Hate to say it traducir turco
565 traducción paralela
I hate to say it, but I did.
Söylemekten nefret ediyorum ama özledim.
I hate to say it, Miss Creighton, but I'm afraid this is goodbye.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, Bayan Creighton, korkarımki bu bir hoşçakal demek.
I hate to say it.
O kısmını söyletme.
I hate to say it, Colonel, but it sounds like Sioux or Cheyenne war cries to me, sir. An uprising at the fort?
Söylemekten nefret ediyorum, Albay, fakat kulağa sanki...... it sounds like... Sioux'lar ve Cheyenne'ler savaş çığlıkları atıyormuş gibi geliyor, efendim.
I hate to say it, but I need you.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama sana ihtiyacım var.
I hate to say it about a war, but I enjoyed them, too.
Savaş için böyle söylemek hoş değil, ama ben de keyif almıştım.
Sweetheart, I hate to say it... but we should've left the car under the sun shelter.
Canım, bunu söylemekten nefret ediyorum fakat arabayı gölgelik bir yerde bırakmalıydık.
I hate to say it, but I'm going to have to throw you out.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama sizi dışarı çıkarmak zorundayım.
Uh, you know, I hate to say it, but it looks like it was done by an expert, at least. I'd just like to say, sir, I'm just sick of this...
Söylemekten nefret ediyorum ama bu iş hiç değilse bir uzman tarafından yapılmış gibi görünüyor.
I hate to say it at a time like this.
Böyle bir zamanda söylemek istemezdim.
You know, I hate to say it, but I think the park is closing soon.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama park yakında kapanacak.
I hate to say it, michael, but Carrie's car has disappeared.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, Michael ama Carrie'nin arabası gözden kayboldu.
I hate to say it, but in all sorts of ways.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama, hem de her şekilde.
Hate to say it, but for once I have to agree with Tyler.
Hoşuma gitmese de ilk kez Tyler'la aynı fikirdeyim.
I hate to say it, but right and wrong mean zip to this lady if she's going after something that she wants.
Söylemekten nefret ediyorum, ama doğru ile yanlış bu hanımefendi için önemsiz şeylerdir. İstediği bir şeyin peşinde koşuyorsa,
I hate to say it, but that hillbilly hog you boys got earlier is the tops tonight.
Söylemek hoşuma gitmiyor ama getirdiğiniz o domuz bu gecenin en iyisiydi.
I hate to say it, but I think we've got the wrong guy in custody.
Bunu söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama sanırım yanlış adam göz altında.
I hate to say it - -
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama...
I hate to say it, Michelle buy yhe old skipper really goofed up big-yime.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, Michelle ama kaptan tüm zamanların en büyük hatasını yaptı.
I hate to say it right out like this, but he had no face.
Böyle pat diye söylemekten nefret ederim, fakat yüzü yoktu.
I hate to say it, but I always thought I could work with anybody.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, herkesle çalışabileceğimi sanırdım.
Lord, I hate to say it, I told you so.
Bunu söylemek istemezdim ama böyle olacağını söylemiştim sana.
I hate to say it, but I don't have a gun either.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama benim de silahım yok.
Well you know I hate to say it, but I'm glad it's not just me.
Evet, her saldırımızdan kurtuluyorlar.
Kid, I hate to say it, but you gotta wake up.
Bunu söylemek istemezdim ama artık uyanmalısın.
Hmm... I hate to say it, but for once in his life, The Bank is right.
Bunu söylemek hiç kolay değil ama sanırım hayatında ilk kez Banka haklı.
Well... then I hate to say it but... times are hard.
Bunu söylemek istemem ama zor bir dönemdeyiz.
I hate to say it, Colin, but I think Nigel's right.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, Colin, ama sanırım Nigel haklı.
I hate to say it, Mick, but you've a right to be.
Bunu söylemek hiç hoşuma gitmiyor Mick, ama korkmakta haklısın.
Well, I hate to say it, but I think we may have a winner.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama birisini birinci seçmemiz lazım.
I hate to say it, but both my heart and body are too worn out.
Hım? Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama kalbim ve bedenim ikisi de yıprandı.
- Plus, I hate to say it... but I really think that we should lose some weight.
- Ayrıca, söylemekten nefret ediyorum... ama bence gerçekten biraz kilo vermemiz gerekiyor.
You know, I hate to say it, but, Dad, if anybody's giving off unhappiness,
Bunu söylemek istemezdim baba.
I hate to say it, but poor Matt.
- Zavallı Matt.
Because you hate it so much, I wasn't going to say anything.
Nefret ettiğin için hiçbir şey söyleyemedim.
I hate everything you say, but not enough to kill you for it.
Her lafınızdan nefret ediyorum, ama sizi öldürecek kadar değil.
I hate to have to say it But I very firmly feel
Söylemekten hiç hoşlanmıyorum Ama kesin olarak hissediyorum
I hate to use the word "Adonis," but there's no other way to say it.
"Adonis" bile yanında halt etmiş.
When you're at school and you want to quit, people say, "You're going to hate it out in the world."
Okuldayken okulu bırakmak istersiniz. İnsanlar dışarıdaki dünyadan nefret edeceğinizi söyler.
I say to myself, "If there's one thing I hate, it's to have my island speech interrupted."
Kendime dedim ki, "Nefret ettiğim birşey varsa, ada üzerine konuşmamın yarıda kesilmesidir."
Well, I hate to say I told you so, but some men have it, and some men don't.
Sana söylemiştim demekten nefret ediyorum ama bazı erkeklerde vardır, bazılarında yoktur.
I hate to say this, but this isn't the way I thought it would be at all.
Bunu söylemek istemezdim ama hiç de düşündüğüm gibi değil.
I hate to say this, but it appears as if somebody is trying... to defraud the company.
Teşekkürler Bernie. Görünüşe göre birileri şirketi kazıklamaya çalışıyor.
You say things like that and you make it impossible for me to hate you!
Öyle şeyler söylüyorsun ki, senden nefret edemez hale geliyorum.
I hate to bother you with it now but what the heck, we're almost family.
Bozuk bir sokak lambam var. Seni bunla rahatsız etmek istemem ama ne olacak, şurada akraba sayılırız artık.
You know, I hate to say this but I really think that we're hitting it off.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama gerçekten uyuşuyoruz ( hit off : isabet ettirmek ).
" It's hard to say what to hate most about Crane's show,
Kibirli, kendini beğenmiş stili, hayatıyla ilgili devamlı yaptığı kendini öven alıntılar ve sesi. " Crane'in programında en çok neyden nefret ettiğimi söylemek güç.
Well, I mean, I hate to say this, but maybe it's not just JoJo.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama belki sadece Jojo değildir.
Reverend, I hate to say this but it sounded like that poor man was reaching out to you.
Peder o zavallı adam sanki senden yardım bekliyordu.
I hate to say this, but... it's possible that these strange experiences you're having are related to the onset of the morilogium
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama... yaşadığın, bu tuhaf olaylar morilogum yüzünden olabilir.
It's like, I hate to say this but...
Sanki, söylemekten nefret ediyorum ama...