He'll know what to do traducir turco
192 traducción paralela
From what we know of him, he'll do his utmost to carry that out.
Bildiğimize göre, bunu başarmak için her şeyi yapacaktır.
He's in for 10 years, and I know what it'll do to him.
10 yıl hapis yatacak, bunun onu ne hale getireceğini biliyorum.
But he'll never be able to go back and do the kind of work... you know, darling I don't think I understand what kind of work he was doing.
Fakat asla geri dönemeyecek ve oradaki gibi çalış.. Biliyorsun, canım aslında tam olarak ne iş yaptığını pek anlayamadım.
I don't know what I'll do yet but I'll see to it he never finds me.
Daha ne yapacağımı bilmiyorum. Ama beni bir daha bulamamanı sağlayacağım.
He must go to a hospital. They'll know what to do.
Hastaneye gitmesi gerek, onlar yardımcı olur.
I thought if a man doesn't know what he's doing or where he's going, the best thing for him to do is just back up and start all over again.
Eğer bir adam ne yaptığını bilmiyorsa ya da nereye gittiğini, yapması gereken en akıllıca şey, geri dönüp en başından başlamak.
He'll know what to do.
O ne yapacağını bilir.
He'll know what to do.
Ne yapması gerektiğini bilecektir.
So you go around here twice, so that when he sees that real track, he'll know what to do.
Burayı iki kere dolaşırsa, gerçeğini görünce ne yapacağını bilir. Anlaşıldı mı?
I showed Tomas what to do with the typewriter. I know. He'll do the job.
- Tomas'a daktiloyla ne yapacağını gösterdim.
Give him the letter and he'll know what to do
Ona bu notu verirsen, ne yapacağını bilir!
He'll know exactly what to do.
Ne yapılacağını tam olarak bilir.
He'll know what to do.
O ne yapılması gerektiğini bilir.
Just so there'll be someone around who'll know what to do... in case he tries to get in touch.
Böylece, eğer sizinle irtibat kurmaya çalışırsa... ortalıkta ne yapılması gerektiğini bilen biri olur.
When we get to the Great Owl he'll know just what to do about everything!
Büyük Baykuşa geldiğimiz zaman o herşey hakkında yapılacak şeyleri biliyor olacak!
Only reason he's in the Army is'cause they know he'll do what they tell him to.
Orduda olmasının tek sebebi kendisine ne söylenirse yapacağını bilmeleri.
He'll know what to do.
O yapılması gerekeni bilir.
Don't you know what he'll do to us?
Bize ne yapacağını bilmiyor musun?
He'll know what to do
Ne yapıcağını bilir o.
He'll know what to do.
O ne yapılacağını bilir.
He'll know what to do.
O, ne yapacağını bilir.
Colonel Belt's been up there in the same situation before. He'll know better than anybody else what to do.
Albay Belt aynı durumu yaşamıştı.
Because he'll know what to do?
O ne yapılacağını bilir mi?
At least he'll know what to do with his index finger.
En azından işaret parmağıyla ne yapacağını bilecek, değil mi?
Dear! Hortense : He'll know what to do.
O ne yapılacağını bilir.
After he sees Wong is alive, he'll know exactly what to do.
Wong'un hayatta olduğunu öğrendikten sonra, ne yapacağını iyi bir.
You know what he'll do to me.
Bana neler yapacağını biliyorsun.
God, he'll know what to do.
Ne yapılması gerektiğini bilir.
He'll know what to do.
Ne yapacağını bilir.
He'll know exactly what to do with it.
Disketi ona ver, o ne yapacağını biliyor.
He's gonna make more friends than he'll know what to do with.
O kadar çok arkadaş edinecek ki ne yapacağını bilemeyecek.
He'll know what to do- - cIean-up job.
Ne yapacağını bilecektir- - temizleme işi yani.
But do you know, after marriage, when my husband came to know about you... without given a thought to what people will say... without giving a thought to his own happiness... he brought me here to unite me with you... to fulfill that vow of marriage, that he'll give me all happiness.
Kocam seninle olan durumu öğrenince... kimin ne dediğine hiç aldırmadan... kendini bile düşünmeden... beni sana getirdi. Ama biliyor musun? Her şeyi benim mutluluğum için yaptı.
- Yes, he'll know what to do.
- Evet, o ne yapılacağını bilir.
I'll talk to Frank, and he'll know what to do.
Frank'le konuşacağım. O ne yapacağını bilir.
You'll meet some great guy, and he'll make your head all foggy... and you won't know what to do with yourself.
Harika biriyle tanışacaksın ve aklını karıştıracak ne yapacağını şaşıracaksın.
He'll know what to do.
You know you lie to me in the beginning Ne yapmam gerektiğini bilir.
He'll know what to do.
Ne YapıIması Gerektiğini Bilir.
He'll know what to do with it.
Onunla ne yapacağını bilir.
- Do you know what weapon he has? - You'll talk to me, right?
- Elindeki silahın ne olduğunu biliyor musun?
He'll know what to do with her.
O ne yapacağını bilir.
Well, he'll know what to do.
Eminim ne yapılacağını bilir.
He'll know what to do.
O ne yapacağını bilir!
So first I have to know what he'll do.
Önce oğlanın ne yapacağını bilmeli.
All right, then all we have to do is think of everything that someone could protest that starts with an "R", and then we'll know what he's protesting.
Bir insanın protesto edebileceği R ile başlayan şeyleri düşünelim. Belki neyi protesto ettiğini anlarız.
He'll know what to do!
Onlar ne yapılması gerektiğini bilirler
He'll know what to do.
Ne yapacağımı o bilir.
You know exactly what they'll do to him once he leaves Rosenstrasse.
Rosenstrasse'den çıkarsa, ona ne yapacaklarını iyi biliyorsun.
- He'll know what to do.
- O ne yapacağını bilir.
But what I know is that if you let this man destroy you today, you'll give him a satisfaction he doesn't deserve, and I'm asking you not to do that.
Ama bugün bu adamın seni yok etmesine izin verirsen ona hak etmediği bir tatmin vermiş olacaksın. Bunu yapmamanı rica ediyorum.
I want to know who he is, what he does and where he'll do it next.
Kim olduğunu, ne yaptığını ve bir daha nerede yapacağını bilmek istiyorum.