English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / He's adorable

He's adorable traducir turco

250 traducción paralela
He's adorable.
Çok sevimlidir.
- Oh, he's adorable!
- Ne kadar da tatlı!
- He's not that adorable.
- O kadar da tatlı değildir.
- He's been adorable.
- Çok yakışıklı oldu.
He's adorable.
Kimin umurunda? Çok tatlı biriymiş.
He's adorable.
Çok tatlı bir çocuk.
Isn't he adorable?
Ne tatlıymış böyle.
Oh! He's so adorable!
Çok güzel bir çocuk!
He's an adorable little fellow.
Çocuk çok güzel.
He's adorable.
- Muhteşem. Şuna baksana.
He's adorable.
O inanılmaz biri.
He's adorable!
Bayıldım!
Yes, he's just adorable.
Evet, hayranlık verici.
He's adorable.
O tapılacak kadar güzel.
- Oh, he's adorable.
- Ne sevimliymiş.
- I think he's adorable.
- Bence çok sevimli.
He's so goddamn adorable.
Öyle sevimli ki.
- He's adorable.
- Çok şirin.
- He's adorable.
- Ne kadar sevimli.
He's adorable.
Çocuk çok sevimli.
This is our baby. He's adorable.
- Ne kadar sevimli ve mükemmel bir bebek.
He's an adorable little baby.
Sevimli küçük bir bebek.
He's so adorable.
O çok tatlı.
He's adorable.
Şirindi.
- He's adorable.
- Muazzam bir şey bu.
I don't want to call this kid Phineas. He's adorable.
Bu çocuğa Phineas falan demek istemiyorum, ona yakışmaz.
- He's adorable, talk me up.
- Adam tapılası öv beni öv.
He's just adorable.
Çok sevimli.
He's adorable and he adores me.
dermatolog. Çok hoş biri ve beni delice seviyor.
He's so adorable.
Çok tatlı.
He's pretty adorable... the way he follows you around and looks up to you. He orders the same drinks as you. He dresses the same.
Onun senin çevrende gezinmesi sana bakması aynı içkiden içmesi, aynı giyinmesi gayet güzel bir şey.
He's adorable, but this has to stop.
Çok sevimli, ama bu şey bir son bulmalı.
He's adorable.
Çok tatlı.
- He's adorable.
- Bence çok şirin.
- He's adorable.
- O tapınılacak biri.
- Oh, you got me a dog. Oh, he's adorable.
Bana köpek almışsın.
He's a likable kid, he's adorable.
Yaşlı yarasa seni sevdi değil mi? Ne tatlı bir çocuk olduğunu görmüyor musun Joe?
- He's so adorable.
- O çok şirin.
He's even a little adorable.
Şuna bakın çok sevimli.
He's adorable. I was flattered he assumed I was an underwear model, too.
Benim de iç çamaşır modeli olduğumu düşündüğünde koltuğum kabardı doğrusu.
Yeah, he's adorable.
Evet çok sevimli.
The boy's name was Dawson and he was your typical over-analytical, adorable teenager who happened to be my best friend.
Çocuğun adı Dawson'dı zamanında en iyi arkadaşım olmuş tipik olarak mantıklı ve sevimli bir genç.
- He's so adorable.
- O çok sevimli.
He's adorable.
Çok sevimli.
He's adorable!
Çok sevimli!
He's so adorable.
Evet, çok şeker.
HE'S SO ADORABLE. IN ONE OF THEM HE'S ACTUALLY PLAYING WITH HIMSELF.
- Yine o iğrenç web-sitesini mi izliyorsun?
He's the prowling little adorable Englishman from Charles Dickens'timeless classic, "Great Expectations"
O, Charles Dickens'ın ölümsüz bir eseri olan "Büyük Umutlar" daki sessiz, küçük, sevimli İngilizdir.
OH, I THINK THAT'S SO ADORABLE THAT HE ASKED YOU...
Aavv.. Bence senden istediği şey çok şirin.
- He's not adorable.
- Hayır değil.
Ladies and gentlemen, he's the bear with flair, the walkin'rug with an adorable mug.
Baylar bayanlar, yürüyen post, yakışıklı, yetenekli bir ayı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]