He's coming traducir turco
8,457 traducción paralela
He's not coming.
Gelmeyecek.
He kept coming around the pet shop, and then he started parking his car in front of Jennifer's apartment at night.
Ve sonra park arabasını başladı O, pet shop etrafında gelmeye devam geceleri Jennifer apartman önünde.
David Lee was just in my office, saying he's coming back.
David Lee az önce ofisimdeydi ve bana geri döndüğünü söyledi.
If we can get eyes inside, we can confirm he's coming back.
İçeride gözümüz olursa, dönüşünü onaylayabiliriz.
I don't know if he's coming back.
Geri dönebilir mi bilmiyorum.
He's coming for you, Ephraim!
Senin peşinde, Ephraim!
He's coming down, Felix.
Aşağı iniyor Felix.
Any idea when he's coming back?
O geri gelecek herhangi bir fikrin var mı?
I thought things were better, and now, again, he's not coming home.
İşler yoluna giriyor sanmıştım. Ama yine eve gelmemeler başladı.
He said he's coming out for one reason only, Noah.
Tek bir sebep için dışarı çıktığını söyledi, Noah.
No, look, if he's really not coming, I should get home.
Hayır, bak eğer gerçekten gelmiyorsa eve dönmeliyim.
And then he started coming around a lot more after that.
Sonra daha sık uğramaya başladı.
He's coming!
Geliyor!
- Well, he's coming here... tonight.
- Akşam buraya geliyormuş.
- It's the preacher. He's gonna be coming for her.
- Vaiz onun için geliyor.
We think Venter won't be able to resist coming after him once he knows he's here.
Adamın burada olduğunu öğrenince kesin Venter'ın peşine düşeceğini düşünüyoruz.
He doesn't look around the bend to see what's coming next week.
Gelecek hafta nelerin olacağını görmek için can atmaz.
He's coming back.
Geri dönüyor.
He's coming.
Geliyor.
Just knowing he's not gonna be here makes coming to work sheer bliss. ( LAUGHS ) All things considered.
O burada olmayınca işe nasıl da keyifle geliyorum tabii bu durumu saymazsak.
what if he's not coming back?
Ya geri dönmezse?
There's no way he's not coming.
Gelmemesi mümkün değil.
He's coming tomorrow. MAN :
- Yarın geliyor.
Tell me that Ryan's not coming'cause he's a blank who's a blank.
Bana Ryan'ın gelmediğini çünkü onun şaşkın bir kör olduğunu söyle.
Um... well... actually, um, Ryan... had to cancel last-minute, so he's not coming.
Aslında Ryan son dakikada iptal etmek zorunda kaldı ve gelmiyor.
Even better, he's coming to town next week. Let's all get together.
Hatta haftaya buraya geliyor, bir araya gelmeliyiz.
He's coming here?
- Buraya mı geliyor?
The moment we know he's coming, you'll know.
Geldiğini öğrendiğimiz anda sana da haber vereceğiz.
- Toby, he's coming for me.
- Toby, benim için geliyor.
He's gone, and he's never coming back. What does that mean, gone?
- O gitti ve bir daha geri gelmeyecek.
He's coming through, thank heavens.
Gözlerini açıyor, şükürler olsun.
That's gonna save me a huge blowout with Ric when he gets back, but I'm definitely coming into something late.
Ric döndüğünde bana kötüye mal olacak ama kesinlikle bir şeye geç kalıyorum.
Just like you know he's coming for you.
Senin için geleceğini bildiğin gibi.
I want to see his face, look him right in the eyes when he knows it's coming.
Kocamın yüzünü görmek istiyorum, gözlerinin içine bakmak istiyorum. - Başımıza gelecekleri biliyordu.
- He's coming back around!
- Geri geliyor!
He's coming.
O geliyor.
He's coming, Sister!
O geliyor, Rahibe!
He's actually coming!
Gerçekten geliyor!
He's coming for me.
Benim için geliyor.
He wasn't coming home when his wife was killed.
Karısı öldürüldüğünde eve gitmiyormuş.
No, he's coming.
Hayır, geliyor.
When's he coming back?
Ne zaman dönecek?
When's he coming back?
- Ne zaman dönecek?
All right, Lou, he's coming down.
- Tamam Lou, çıkıyor.
He's coming to our house tonight to take us away. Where are we going?
Bizi götürmek için bu akşam evimize geliyor.
- The reverend wasn't there when I stopped by the church this morning. Any idea when he's coming back?
Ne zaman döneceğini biliyor musun?
He's right. I'm coming with you.
- Haklı, ben de seninle geleceğim.
Jake, he's coming your way!
Jake sana doğru geliyor!
Liam could've easily killed us today, so why are we going after him when he's not even coming after us?
Liam bugün bizi kolayca öldürebilirdi peki neden o bizim peşimizde değilken biz onun peşine düşüyoruz?
( Fadi ) He's on the move. ( Alex ) I'm coming.
- Harekete geçti.
He deserves what's coming.
Olacakları hak ediyor.