He's in danger traducir turco
421 traducción paralela
If he sees someone in danger, he's going to rescue them or die trying, you know?
Tehlikede olan birini görürse ya onu kurtaracak ya da kurtarmaya çalışırken ölecek.
He's in no danger.
Hayati tehlikesi yok.
They've got him, sir, and he's in danger.
Onu yakaladılar efendim ve hayatı tehlikede.
If he's in danger, I want to be with him.
Eğer tehlikedeyse, ben de yanında olmak isterim.
Aren't you forgetting that every hour out here, he's in dreadful danger.
Burada her an korkunç tehlikelerle çevrili olduğunu unutuyor musun?
A woman's life is in danger and he asks, "What difference does it make?"
Bir kadının hayatı tehlikede ve "ne fark eder" diyor.
But he's in great danger.
Fakat büyük tehlikede.
He knows he's in the house with murderers and should know he's in danger.
Bir evde katillerle birlikte ve tehlikede olduğunu bilmesi gerekir.
Yes, he seems to think I'm in some sort of danger.
Evet, ona göre, ben bir tür tehlikeyle karşı karşıyaymışım.
Alathea goes on screaming, and suddenly he realizes she's in danger.
Alathea bağırmaya devam eder ve birden onun tehlikede olduğunu anlar.
He's in more danger than he realises.
Sandığından daha büyük bir tehlike içinde.
He's in danger.
O tehlikede.
Well, he's still in danger.
Bebek hala tehlikede.
Hardly an excuse to leave him alone when you know he's in danger.
Tehlikede olduğunu bile bile yalnız bırakmak için iyi bir bahane değil.
He warned me I was in danger, that's all.
Tehlikede olduğumu söyleyip beni uyarmıştı. Hepsi bu.
He never knows if he's in danger.
Tehlikede olup olmadığını bilemez.
Don't you feel that he's in danger?
Onun tehlikede olduğunu düşünmüyor musun?
Do you think he's in danger?
Sence, o tehlikede mi?
He's a positive danger in that machine of his.
Lokomotif için bir tehlike.
If he's still here, you'll be in danger as well!
O burada olduğu müddetçe, yeterince teklikede olacaksın!
He's in no danger.
Juan tehlikede değil.
In the hospital when he was conscious and out of danger when they told him his father was dead he began to laugh, I have been told.
Hastanede, tehlikeyi atlatmışken ve bilinci yerine geldiğinde babasının öldüğü kendisine söylendiği zaman.. ... gülmeye başlamış, bana söylenen bu.
But if he's really in danger, then I've no choice
Ama gerçekten tehlikede olursa Başka seçeneğim olmaz
As long as he remains with you... he's in danger, so it's up to you.
Seninle beraber olduğu sürece o tehlikede olacak. Yani herşey sana bağlı.
Every door, every window is wired so I know instantly when he's in danger.
Tehlikede olduğundan anında haberim olması için her kapıya, her pencereye elektrik verildi.
- Is there news of him? - He's in danger.
Tehlikede.
There's no danger if he gets medication in time.
İlacını zamanında alırsa sorun olmaz.
And while Commander Spock's life is not in danger, the possibility is 93 percent that he will suffer brain damage resulting in permanent insanity.
Spock'ın hayatı tehlikede değilse de, kalıcı delilikle sonuçlanacak bir beyin hasarı yaşaması olasılığı % 93.
- He's in danger.
- Tehlikede.
He's out of danger, you can take him home in a week.
Tehlikeyi atlattı, bir hafta içinde onu evine götürebilirsin.
The faster ones get away because he's too lazy to exert himself but the smaller and slower ones are in constant danger.
Hızlı olanlar kurtulur, çünkü gayret sarfetmeyecek kadar tembeldir fakat küçük ve yavaş olanlar sürekli tehlike altındadır.
So can you tell me why he feels he's in some sort of danger?
O zaman söyler misin, niye kendini tehlikedeymiş gibi hissediyor?
He feels he's in danger.
Tehlikede olduğunu düşünüyor.
If Captain Turner's right and there is a homicidal maniac on board this ship... and it's not Dr. Svevo, then he's in as much danger as we are.
Eğer Kaptan Turner haklıysa ve gemide bir katil varsa ve Dr. Svevo değilse o da en az bizim kadar tehlikede.
If the bull rider is in danger, he's got to protect him.
Eğer boğa sürücüsü tehlikedeyse, onu koruması gerekir.
He's the one who's in danger, and not just him.
O tehlikede olan biri ve sadece kendisi değil.
Every child that's still living born between those hours is in mortal danger, if he has not already been killed.
O saatlerde doğan her çocuk hala ölümle burun buruna... eğer öldürülmedilerse tabi.
He's 13, and he's in danger of not reaching 14!
On üç yaşında ve on dördünü görememe tehlikesi var!
He's in great danger
Başı büyük dertte
The master is in great danger He's wounded And he's cornered by the Foot Monster
UStanın başı dertte ağır yaralı ve tekme canavarının konağında tuzağa düşti onu derhal kurtarmalıyız sen yeterince iyisin
He's in more danger than he realizes.
Tahmin ettiğinden daha büyük tehlike içinde.
You can't help him, even when he's in danger.
O tehlike de olsa bile, ona yardım edemezsin.
He's in danger!
Tehlikede o!
He's in terrible danger.
Hayatı tehlikede.
Well I was sure that Henderson, as he calls himself, felt he was suspected and he would make no move so long as he thought he was in danger so I arrested the wrong man.
Kendini tanıttığı şekliyle "Henderson" şüphe altında olduğunu hissetti. Tehlikede olduğunu bildiği sürece de harekete geçmeyecekti. Bu yüzden yanlış adamı tutukladım.
He said he's why the ship is in danger.
Geminin tehlikede olma nedeninin kendisi olduğunu söyledi.
He said my family's in danger.
Ailemin tehlikede olduğunu söyledi.
He's in danger. memsahib.
O tehlikede Sahibe.
He's in great danger.
Büyük tehlikede.
- He's in great danger.
- Büyük bir tehlikede.
Because his life is always in danger... he's more intense than other guys.
Hayatı hep tehlikede olduğu için... diğer adamlardan daha yoğun yaşıyordu.
he's in the shower 29
he's in the house 19
he's in the kitchen 33
he's in v 53
he's in the bathroom 49
he's insane 97
he's in the hospital 85
he's in a meeting 50
he's in the wind 39
he's in bad shape 31
he's in the house 19
he's in the kitchen 33
he's in v 53
he's in the bathroom 49
he's insane 97
he's in the hospital 85
he's in a meeting 50
he's in the wind 39
he's in bad shape 31