English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / He's in jail

He's in jail traducir turco

740 traducción paralela
It has been confirmed that President Joo got himself involved in Tae Gong Shil's issue. That's why he was taken to jail earlier today.
Başkan Joo Joong Won, Tae Gong Shil yüzünden karakola gitti.
He's in jail.
Baban hapiste.
He's in jail.
Şu an hapiste.
He's safe in jail and they'll keep him there.
O cezavinde ve onu orada tutacaklar.
Police are after him and this paper's two weeks old, so he's probably in jail by now.
Polis peşinde bu gazete iki haftalık. Herhalde şimdi hapistedir.
- And he's been in jail ever since?
- O zamandan beri hapiste mi?
- He's been in jail for five years.
- Beş yıldır hapiste.
Did you know that he almost went to jail for passing rubber checks... that he was suspected of stealing his hostess's jewels... when he was a houseguest in Virginia?
Onun karşılıksız çek vermekten az kalsın hapse gireceğini ve Virginia'da bir evde konukken, ev sahibesinin mücevherlerini çalan kişi olduğundan şüphelenildiğini, biliyor muydun?
Yes, but he's going to be in jail, Trudy, for a long time.
Evet, ama uzunca bir süre hapis yatacak Trudy.
What do you mean he's in jail?
Ne demek hapiste?
So he's in jail, so he'll get out someday.
Şimdi hapisteyse ne olmuş, bir gün çıkacak nasılsa.
You mean he's still in jail, you dumb blockhead?
Sizin dangalağın hala hapiste olduğunu mu söylüyorsun yani?
Now, don't try a muzzle. The last time someone wanted to gag me, he tried it with a mink coat but I never let go until the president of that particular ship company wound up in jail, even though I did get pneumonia that winter.
Geçen sefer, biri beni vizon mantoyla susturmak istemişti ama o gemi şirketinin başkanı hapse tıkılana dek asla vazgeçmemiştim hatta o kış zatürreeye bile yakalandım, bu yüzden.
Once he's out of jail... he'll fish again and we'll be back in business, understand?
Serbest kalırsa onu balığa yollayabiliriz ki bu bizim için iş demektir.
He's in jail and he'll go to trial.
Şu an hapiste ve mahkemeye çıkacak.
He's in jail.
Hapisteymiş.
He's in jail.
Hapiste.
Now he's in jail, like a criminal.
Şimdiyse hapiste, bir suçlu gibi.
- He's been in jail before.
- Daha önce hapse girmiş.
He's in jail.
Forney hapiste.
I know a guy who broke jail once, he got shot in the back.
Hapisten kaçmak tehlikelidir, adamı sırtından vururlar.
He's in jail.
Hapiste şu an.
I know he's still in jail.
Hala hapiste olduğunu biliyorum.
He lived for a year and a half in an orphanage when his father was serving a jail term for forgery.
Babası sahtekarlıktan hapiste yatarken çocuk bir buçuk sene yetimhanede kalmış.
He's not gonna put me in jail.
Beni hapse atmıyor.
Unfortunately, he's in jail.
Maalesef, hapiste.
He's in jail, Mr. Benedict, for using the mails to defraud.
O hapishanede, Bay Benedict, posta sahtekarlığından ötürü.
He's in jail with Buchanan.
! Buchanan ile birlikte hapishanede. Sana Lew nerede dedim.
He's back in jail, I'm tellin'you the truth.
Hapise geri döndü, Doğruyu söylüyorum.
He's in jail, where he's always been.
Hapishanede, Hep olduğu yerde.
He's in the county jail.
Bölge hapishanesinde.
He's in Havana, in jail.
Havana'da, hapishanede.
There's only one man in this town who thinks at all and he's in jail.
Bu şehirde düşünen tek bir kişi var ve o da hapiste.
He's in jail.
Hapishanede.
He's allowed 15 days, including eight in jail.
Ayrıca mayıs ayında daha çok çalışacaklardır.
Don't worry, I'll make sure he's OK in jail,
Ben Hasan'a mahpushanede çok iyi gibi bakacağım.
You've forgotten him in just one week, and he's rotting in jail for you.
Daha haftası olmadan Hasan'ı unuttun gitti. O senin için damlarda çürüyor.
This confederate soldier - he's still in uniform, mind, still bearing arms - invaded this township, broke into my house, broke out of jail, if you believe our good sheriff.
Bu müttefik asker... Hâlâ üniformasını giyiyor, silahını kuşanmış hapishanden kaçıyor, kasabamıza saldırıyor ve evlerimize zorla giriyor.
- He's in jail. They held him.
Onu bırakmadılar.
He's cooling off in Alamogourdo jail.
Alamogourdo hapishanesinde harcanıyor.
He didn't resist! He said he can have two meals in the jail Now he's here awaiting your order
Bizden günde 2 öğün yemek istiyor sizin insafınıza kalmış
If he does, his ex-wife slaps him in jail for back alimony.
Dönerse, eski karısı birikmiş nafaka borcu yüzünden onu hapse attırır.
- Who said he's in jail?
Hapiste olduğunu da kim söyledi?
So he's doing time... in jail.
Yani iş zamanında... hapiste.
He's in jail.
O hapiste.
- He's in jail.
- O hapiste.
Not only won't he talk, but he's in jail.
Konuşmak istememesinin yanında adam zaten hapiste.
He's in the Red Creek jail.
Red Creek hapisanesinde.
- You mean he's in jail?
- Yani hapiste mi?
Yeah, yeah, he escaped from jail in Mexico City.
Evet, evet. O, Meksika şehrindeki hapishaneden kaçmış.
I imagine he's in the jail...
Herhalde kodestedir, sokağın...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]