English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / He's just fine

He's just fine traducir turco

355 traducción paralela
Oh, Zowie? Oh, he's just fine, thank you.
Zowie, çok iyi teşekkür ederim.
- No, he's just fine.
- Hayır, gayet iyi.
He's fine, just fine.
İyi, çok iyi.
Oh, he's just fine, fine.
Çok iyi.
Fine by me. He's just as unpleasant in any language.
Fark etmez, hangi dilde konuşsa da, kavgacı bir tip.
- He's fine. Just needed a shoe.
Yeni ayakkabı gibi hissedecek.
Oh, hell, he's doing just fine. Flunking every course, but otherwise fine.
O iyi, gerçi derslerde başarısız ama yine de çok iyi.
- He's coming along just fine, isn't he?
- Giderek iyileşiyor, değil mi?
He didn't want me to get all worn out. He's just fine.
Beni çok daha fazla yormak istemedi.O gayet iyi.
- Other than that, he's just fine.
- Onun dιşιnda gayet iyi.
He's just fine, and I'm not interested in your opinion.
Yanılıyorsunuz, ayrıca sizin düşünceleriniz sadece sizi bağlar.
For time being we can just follow what he says Right, let's deal with Jin Fei first... and all will be fine
Şimdilik sözünü dinle tabii, Jin Fei'le o uğraşsın... ve yolumuzu temizlesin
He's going to be fine. Just fine, sweetheart.
Herşey yoluna girecek tatlım, herşey yoluna girecek.
Captain Ritchie's a very fine administrator, and I'm sure he just wanted to expose me to some modern techniques.
Başkomiser Ritchie çok iyi bir yöneticidir, ve eminim, saadece bazı modern teknikleri görmemi istedi.
See, my dog had a little operation, and the vet was kind of upset because I had to leave him there, but he's just fine, he's moving around.
Görüyorsunuz, benim köpeğim küçük bir ameliyat geçirdi, ve onu orada bırakmak zorunda kaldığım için biraz bozuldu, fakat artık iyileşmiş, dolaşıp duruyormuş.
No no, leave him alone, he's fine. He's just fine!
- Hayır onu rahat bırakın, iyi o.
- He's fine. He just had a stomach thing.
Biraz karnı ağrıyormuş.
As far as he's concerned, my whole little episode never happened, so I'll be just fine.
Bildiğim kadarıyla o küçük olay asla yaşanmadı, yani iyi olacağım.
No, he's gonna be just fine.
Merak etme, başarır. Zaten savaşta değiliz.
No, he's gonna be just fine.
Hayır O iyi olacak.
He's gonna make it just fine.
Bunu atlatacak.
I'm sure he's fine, I just can't understand why he replaced Wells.
Hayatta olduğuna eminim, Wells'in yerine niye kendi gitti anlayamadım.
He's going to be fine, just give me that.
Bir şeyi yok ver şunu bana.
Yes, he's just fine.
Evet, gayet iyi.
- He's doing just fine.
- O gayet iyi.
He's resting and he's fine, just like you.
- O dinleniyor ve iyi, senin gibi.
He's going to be just fine.
Hiçbir rahatsızlığı yok.
He's doing just fine where he is.
O yaşantısından çok memnun.
- He's just fine.
- Çok iyi.
No, he's just fine.
Yok, gayet iyi.
He's just fine, my lady.
O gayet iyi leydim.
He's going to be just fine
Onun için her şey yolunda gidecek.
Now, he just had a little bit of Mrs. Bundy's cooking, and he's in the bathroom, bent over, but he's going to be fine.
Bayan Bundy'nin yemeklerinden yedi birazcık ve şu an banyoda kusmakla meşgul. Ama merak etmeyin, durumu iyi.
You know, I was thinking about him the other day, and it's just very good to hear that he's pretty fine.
Geçen gün aklımdan geçiyordu. İyi olmasına sevindim.
He's doing just fine.
- İyi. İyi gidiyor.
He's fine. But he just had his stitches out, so naturally, we're a bit apprehensive.
Ama, dikişleri yeni çıkarıldı, o yüzden, ona karşı biraz anlayışlı olalım.
Well, I guess he's just fine, Ellie.
Herhalde iyidir Ellie.
He's just fine, honey.
Komançileri öldürdüm, ve o... o çok iyi, hayatım.
He's gonna be just fine, Nora... as soon as he figures out the rules.
Ona birşey olmayacak Nora yeter ki kurallara uysun.
Doesn't mean he's not caring, that's just his way. He's a fine doctor.
Bu seni önemsemediği anlamına gelmez, bu sadece onun tarzı.
He said "Just come on by, everything's fine."
"Gidin, her şey yolunda." dedi.
- He's gonna be just fine.
- Hiçbir şeyi kalmaz.
Josh doesn't remember too much about his part, but our staff psychologist thinks he's gonna be just fine.
Josh, geçmişini çok fazla hatırlamıyor ama kadrolu psikoloğumuz onun hızlı bir şekilde iyileşeceğini düşünüyor.
Just a little argument at school, but he's fine.
Okulda ufak bir tartışma yaşamış ama iyi.
He's just fine.
Çok iyi durumda.
He's just fine, Max.
O iyi, Max.
He's just fine.
Gelişmeleri haber veririz. İyileşecek, merak etme.
He just said he's gonna be fine, Stephie. All my fault.
Bu çatlak kabuğu geçmiş ama etli kısma ulaşmamış.
Now, Regina, I'm sure whatever happens, he's going to be just fine.
Bak, Regina. Her ne olursa olsun, eminim üstesinden gelecektir.
That's what caused the arrhythmia. I've prescribed a few medications... he'll need to take, but he's going to be just fine.
İhtiyacı olan ilaçları belirledim ama tamamen iyi olacak.
- He's gonna be just fine.
- Düzelecektir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]