He's my traducir turco
33,295 traducción paralela
I'll give them to my stepson because he's too stupid to know the Knicks suck.
O Knicks'in berbat olduğunu anlamayacak kadar salak.
He's representing my father-in-law, which means now he's also representing me.
Kayınpederimi temsil ediyor bu durumda beni de temsil etmiş oluyor.
I don't know anything about a house, certainly not for a person who doesn't have any confidence in my ability to know what he's looking for in a given situation.
Ev falan bilmiyorum hele de ne istediğini anlama yeteneklerime güvenmeyen birinin evini hiç bilmiyorum.
It's because he almost killed someone the same way my parents were killed.
Ailem nasıl öldüyse, aynı şekilde o da birini öldürmek üzere olduğu için.
He's my little guy, and he's just going to the jungle where he belongs, all right?
Benim küçük dostum, ait olduğu ormana gidecek tamam mı?
Well... whatever else he might be, for tonight, he's my fairy godmother.
Peki. Her neyse artık. Bu akşam için benim iyilik meleğim.
This man, my father, he'd been stabbed.
Bu adam, babam, bıçaklanmış.
I told my guys if he's still around in the second, snatch him up.
Bizimkilere ikinci için uygunsa çocugu yakalamalarinis söyledim.
But I really wanted you to know that Spencer's not the same guy he was when he walked into my office.
Ama s öylemek isterim ki Spencer ofisime girdiği sıradakiyle aynı adam değil.
There's someone standing in my way and I think he's connected to one of the companions.
Yoluma çıkan birisi var, ve onun eskortlardan birisiyle bağlantısı olduğunu düşünüyorum.
But to my old-fashioned sensibilities, he's not a hero.
Ama benim eski moda hislerime göre o bir kahraman değil.
My nephew's in a wheelchair because of those thugs he hired.
Yeğenim onun tuttuğu haydutlar yüzünden sakat kaldı.
He's my blood.
Benim kanımdan.
Well, he flushed a couple of Teddy's Hot Wheels down the toilet, he called my wife a hottie.
Teddy'nin arabalarından bir kaçını tuvalete atıp sifonu çekmişti, karıma da seksi demişti.
I was sweating because he's my role model.
Ben terliyordum çünkü onu örnek alıyorum.
Are we there yet? When my daddy finds out, he's going to be mad at you.
Babam bunu öğrendiğinde sana çok kızacak.
He called my dad's house, and I answered it.
- Babamın ev telefonu çaldı ben de baktım.
- He's my dad's pupil.
- Babamın öğrencisi.
What if he goes to my mum's place looking for me?
Beni ararken annemin evine giderse ne olacak?
He self-corrected,'cause that's what my man does.
Kendisini düzeltti, çünkü benim adamım ne doğruysa onu yapar.
My nephew though, he's six years older than me.
Ama yeğenim benden altı yaş büyük.
And much as I like to think I'm a great boss, he's going to start singing my name.
Her ne kadar harika bir patron olduğumu düşünsem de ismimi vermeye başlayacaktır.
My next play was to approach Morad, offer him his diamonds back in return for the courier's name, then grab him before he could make delivery.
Sonraki planım Morad'a yaklaşıp, taşıyıcının adı karşılığında elmasları geri vermeyi teklif etmekti. Sonra da teslimatı yapmadan adamı yakalayacaktım.
My Mongols chapter boss, guy named Stubby, he's with the navy.
Mongol bölümümün patronu Stubby adında biri. Deniz kuvvetlerinden.
If I'm gonna expand my chapter, he's gonna need to hear it from me before one of his crew finds out first.
Eğer bölümümü büyütecek olursam bunu kendi ekibinden önce benden duymasını istiyorum.
So, um, my gun guy, Paco, he's sittin'at home last night and he's just watching TV...
Benim silahçı adamım Paco'yla geçen akşam evinde oturduk televizyon seyrediyoruz.
And when Stubby gets back, he gets half my new recruits.
Ve Stubby geri döndüğünde, çaylaklarımın yarısını alır.
My brother was sick, and um, now he's on the mend.
Kardeşim hastaydı ama iyileşiyor.
He's my mentor.
Akıl hocamdır.
If that's what He wants, I swear... on my life, I can try.
Eğer arzusu buysa hayatım üzerinde yemin ederim ki deneyebilirim.
He's my world.
O benim dünyam.
He's my brother, but screw it.
Kendisi benim erkek kardeşim, ama siktir et.
Plus he's... not my type.
Ayrıca o pek tipim sayılmaz.
He's coming home soon, so my parents are hosting a big party for his homecoming.
Yakında eve geliyor, Bu yüzden ailem büyük bir partiye ev sahipliği yapıyor Onun eve gitmek için.
He's new.. My new chair.
O yeni.. benim yeni sandalye.
He's godfather to my daughter.
O kızımın vaftiz babası.
My manager says a lot of stupid things, and some of them are about me, but he's a great manager, and he's a really good man.
Bunlardan bazıları benim hakkımda ama harika bir koç ve çok iyi bir adam.
He's got my baby.
Bebeğim onun elinde.
My child. He's my child, and nothing matters more than his well-being.
O benim çocuğum, ve hiçbir şey onun iyiliğinden önemli olamaz.
He's smart, funny. Without naming names, he's apparently cooler than some of my other kids.
Akıllı, komik isim vermek istemiyorum ama diğer çocuklarımın bazılarında daha havalı olduğu da ortada.
He took my stuff.
Eşyalarımı almış.
This one time this lady asked my dad if he was Vietnamese, and he went ballistic.
Bu seferde bir kadın babama "vietnamlı mısın" diye sormuş, ve babam da köpürmüş.
There's no way he would have ignored my texts.
Mesajlarımı asla görmezden gelmez.
He's made it abundantly clear what he thinks about my presidency.
Başkanlığım hakkındaki görüşlerini açıkça ifade etti.
He's my son.
Oğlum olur.
Uh, there is a girl in my parish, and I would like to perform a service for her, but Bishop Egan... he's... tied my hands,
- Evet, şey bölgemde bir kız var. Kendisi için bir hizmette bulunmak istiyorum. Fakat Piskopos Egan bu konuda elimi kolumu bağlamış durumda.
He's taking advantage of my father's kind heart and destroying Agrabah from the inside, starving citizens and delivering brutal justice when they're just trying to grab a crust of bread for their families.
Babamın iyi niyetini kullanarak Agrabah'ı içerden yok ediyor Aileleri için bir parça ekmek bulmaya çalışan vatandaşlara zalim bir adalet uyguluyor ve aç bırakıyor
Also, he slashed my friend's tires, Suzanne, a therapist who was seeing Jaclyn at my request.
Ayrıca arkadaşım Suzanne'in arabasının lastiklerini patlatmış. Jaclyn'le isteğim üzerine seans yapan bir terapist kendisi.
Well, my boss said he hadn't decided yet, so I gently reminded him that he's an old rich white guy, and I'm a sweet little pregnant lady who's not afraid to cry in front of a jury.
Patronum daha karar vermediğini söyledi. O yüzden nazikçe kendisinin zengin bir beyaz benim de jüriye ağlamaktan çekinmeyecek tatlı hamile bir kadın olduğumu anlattım.
You have my cigars? He remembers her, but yesterday he accidentally worked a full shift at Denny's.
Kadını hatırlıyor ama daha dün Denny's'de bütün bir gün çalışmış adam.
Now he's speaking my language.
İşte şimdi benim anladığım dilden konuşuyor.
he's my uncle 44
he's my husband 167
he's my baby 20
he's my brother 335
he's my best friend 106
he's my dad 94
he's my cousin 54
he's my man 22
he's my hero 20
he's my friend 298
he's my husband 167
he's my baby 20
he's my brother 335
he's my best friend 106
he's my dad 94
he's my cousin 54
he's my man 22
he's my hero 20
he's my friend 298