English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / He's my buddy

He's my buddy traducir turco

121 traducción paralela
I mean... - Isn't he your... - My son?
Şehrin magazin dergi kapaklarında boy gösteren birinci sınıf modellerden gösteri ve spor müsabakalarının en iyi koltuklarına varana kadar istedikleri her şeyi elde eden Buddy Winslow gibi çapkın milyonerler de vardı.
- Oh, no, no, no. He's my buddy.
- Hayır, hayır, benim dostum o.
He's my buddy!
O benim dostum!
He's my buddy, isn't he?
O benim kankam, değil mi?
My son Buddy, he just graduated from Harvard Law School... and we're tryin'to give him all the breaks we never got.
Oğlum Buddy, Harward Hukuk Fakültesi'nden yeni mezun oldu ve şimdi ona bize hiç geçilmeyen iltimasları geçmeye çalışıyoruz.
- Oh, he's my ace buddy.
- Evet çok sıkı arkadaşım.
Yes, he's my old football buddy
Evet, eski futbol arkadaşım.
There's my buddy, he'll drive me home.
Arkadaşım burda, o beni eve götürür.
* * And my buddy, he's screamin'* * * * Down the telephone line * *
\ Ve kankam, çığlık atıyor / \ Telefonu kapat /
Who said he's my good buddy?
İyi dostum olduğunu kim söyledi?
My buddy said he has one just like this except it's black.
Kankamın dediğine göre kendisinde bunun aynısının siyahından varmış.
My buddy Jerry, he's seen it twice.
Benim arkadaşım Jerry, iki defa izledi.
He's not my buddy.
Benim dostum değil.
So now my buddy's out of work, he can't afford to drive, so he's walkin'to the fuckin'job interviews... which sucks because the shrapnel in his ass is givin'him chronic hemorrhoids.
Arkadaşım işsiz kaldığından benzin alamayacak. İş görüşmelerine yürüyerek gitmek zorunda kalacak. Kıçındaki kurşun yüzünden canı çok yanacak.
He's my buddy.
O benim arkadaşım.
- He's my buddy, and I let him down!
- Dostumu yüzüstü bıraktım!
My buddy Mike, he works down at the pro shop.
Dostum Mike, Merkezde Pro Shop'ta çalışıyor.
He's my buddy.
O benim dostum.
- Yeah, he's my best buddy, huh?
- Evet, benim en iyi dostum.
Yes, he's my old football buddy.
Evet, eski futbol arkadaşım.
Kirikou is tiny But he's my buddy
Kirikou ufacıktı fakat arkadaşımdı.
I don't know if he's dead. I sent my buddy to get help.
Dostum yardım çağırmaya gitti.
My buddy's looking at him thinking, "Oh, man he's shitfaced."
Arkadaşım adama bakıp düşünür : "Oğlum, adam gerçektan kafayı bulmuş."
My buddy's kind of shy, but he thinks you are hot.
Dostum biraz çekingen ama seni çok çekici buluyor.
I just spent my entire week taking care of your kids, cooking your meals, sharing stories with you about my job, but it's over for you, buddy,'cause I have a man, and he likes my cooking,
Tüm haftamı çocuklarına bakarak size yemek yaparak, seninle iş hikâyelerimi paylaşarak geçirdim. Ama artık bitti, ahbap. Çünkü benim bir erkeğim var.
Jake's my buddy, and he's leaving the country for who knows how long.
Jake arkadaşım ve ülkeden ayrılıyor. Ne zaman döneceği de belirsiz.
My buddy Chad works weekends for the M.E. He zip-filed the toxicology report.
Dostum Chad hafta sonları hastanede çalışıyor. Zehirlenme raporlarını yolladı.
My buddy's in the lobby He's really excited
Dostum lobide. Gerçekten heyecanlı.
He's my childhood buddy.
O çocukluk arkadaşım.
Wolfe, tell your buddy he's working my last nerve.
Annemler evde değil, bizi tahliye etmeye çalışıyorlar. Wolfe, arkadaşına söyle, sabrımı taşırmak üzere.
That's my buddy Keith. He likes rock climbing.
Kayalık tırmanışı yapmayı sever.
Listen, uh, my buddy Wayne lives a couple miles upstate, and so, uh, he's got himself a new bumper pool table -
Dinle, arkadaşım Wayne, şehrin birkaç kilometre dışında oturuyor ve yeni bir bilardo masası almış. Bu akşam ona gideceğim.
- So yes. My buddy Wayne lives a couple of miles upstate. He's got a new bumper-pool table.
Dinle, arkadaşım Wayne birkaç mil uzakta oturuyor, ve yeni bir bilardo masası almış.
He's my old buddy.
O benim eski dostum.
Well, he's my nephew, Rick. Saturday, buddy?
O benim yeğenim ne de olsa.
That's right, come sleet or snow, he's my buddy. Wassup?
Doğru, ister yağmur, ister kar, o benim dostum.
Listen, my buddy in city plan check says he just pulled a permit to turn the old bus station into a mixed use.
Dinle, Şehir Planlayıcısı olan arkadaşım şuanda kullanılmayan eski otobüs terminalini Tekrar kullandırmak için gerekli izini aldı.
My running buddy don't even tell me where he's off to these days.
Sıkı arkadaşım bugünlerde nerede olduğunu bana bile söylemiyor.
Oh, and their new buddy, Chris there- - he's my new favorite of their friends. Yeah.
Yeni arkadaşları Chris arkadaşları arasındaki en favorim.
I just talked to my buddy Tony Benzino, who's a contractor over in Hartford, and he says contractors don't fetch lunches for the crew.
Hartford'da müteahhittir. Ve müteahhitlerin ekibe öğle yemeği almaya gitmediğini söyledi.
he's not my buddy... not anymore. but i think we can get him to listen... you think he doesn't know what this thing does?
O benim dostum değil... artık değil. Ama onu bizi dinlemeye zorlayabiliriz... Bunun ne yaptığını bilmediğini mi sanıyorsun?
Wolfe, tell your buddy he's working my last nerve.
Wolfe, arkadaşına söyle, sabrımı taşırmak üzere.
I don't like my offensive coordinator chatting up Buddy Garrity like he's on a date.
Ofansif koordinatörümün sanki çıkıyorlarmış gibi Buddy Garrity ile çene çalmasını istemiyorum.
But he has been moving - Can you squeeze my hands for me, buddy?
Elimi sıkmayı dene, evlat.
Excuse me, my buddy here is interested in the bana yellow Ferrari, though he's neither gay nor European.
Affedersiniz, buradaki dostum muz sarısı Ferrari'yle ilgileniyor. Yine de ne eşcinsel ne de Avrupalı.
I think he's angrier at me than I am at him, of course, my father got a lawyer, an army buddy who just hammered the hell out of him.
Tabii babamın askerden arkadaşı olan bir avukatı vardı. Kocamı bir güzel silkeledi.
He said he had to be at his buddy's wedding this morning in the park at like 8 : 00, so my refusals were wasting valuable time.
Saat 8.00'da bir arkadaşının düğününe yetişmesi gerektiğini söylemişti. Yani benimle uğraşmak kısıtlı zamanının boşa harcanmasıydı.
My buddy at Newsweek says he's so afraid of getting caught that he's grown his hair out and has a full Orthodox beard.
Newsweek dergisinde çalışan kankam diyor ki yakalanmaktan öylesine korkuyormuş ki, o yüzden saçını uzatmış ve koca bir ortodoks sakalı bırakmış.
He's my best buddy.
O benim en iyi arkadaşım.
Earl Stackhouse, he's my buddy.
Earl Stackhouse, kendisi dostumdur.
I'll pay another visit to my horse buddy, see if he can identify isabella as the womann the shadows.
Bizim faytoncu çocuğu ziyaret edeceğim. Bakalım, gölgeler kraliçesi Isabella mıymış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]