English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / He's my uncle

He's my uncle traducir turco

351 traducción paralela
He's my uncle, I think.
Benim amcam galiba.
He's my uncle.
Kendisi dayım olur.
He's not really my uncle, you know, and I have intentions.
Biliyorsun, o benim gerçek dayım değil, Bazı niyetlerim var.
- He's not my uncle!
- O benim amcam değil.
You know, my uncle's right when he says you have no social skills.
Biliyorsunuz, amcam dediğinde haklıydı. Hiçbir sosyal yeteneğiz yok.
- He's my uncle.
- Amcam olur.
Well... my uncle cannot survive as a masterless samurai, he's being pressured by his creditors and he's talking of suicide.
Amcam Okasaki, işi olmayan yaşlı bir samuray alacaklıları onu sürekli sıkıştırdığını için kendini öldürmekten bahsediyordu.
He was in my uncle's pocket.
Amcamın cebine girmiş.
Yes! I also remember that my Uncle Alex got you the title because he liked dancing.
Hatırladığım bir başka şey ise Alex amcam sırf dans etmeyi sevdiği için size ünvan verdiğidir.
He kept on about my uncle's death and the curse on the family, and... I asked if he was trying to frighten me and told him to mind his business.
Amcamın ölümünden ve ailenin lanetinden bahsedip durdu ve beni korkutmaya çalışmamasını ve işine bakmasını söyledim.
He's my uncle.
O benim amcam.
He's my wife's step-uncle by her sister's marriage.
O benim baldızın üvey amcası.
At first he seemed troubled and said he'd discuss it with my uncle, but when I told him my uncle's words, he was shocked.
Sıkıntılı bir hali vardı... önce Vali'yle konuşmacaktı ama... amcamın itirazını anlayınca... şok geçirdi :
Becket is my enemy but in the human balance traitor that he is and naked as his mother made him, he's worth 100 of you madam, with your crown and your jewels and your august uncle the emperor into the bargain.
Becket benim düşmanım... Bu beşeri dünyada... bir hain ama... aynı annesinin ona öğrettiği gibi çırılçıplak, yalın bir adam. Senin gibi yüzlercesi eder madam, tacın ve mücehverlerin gibi yüzlercesi!
- He's my uncle.
- O benim amcam.
It's done by my uncle, he died of gout.
Amcam yapmış. Gut hastalığından öldü kendisi.
Yes, he's my Uncle Fang
Evet, O Fang Amcam!
Hong Dapeng had an excellent plan He went with my uncle to ask for your help So that you'll know where they're at
Hong Dapeng mükemmel bir plan hazırlamış amcamı kullanıp sizden yardım istemiş böylece onların nerde olduğunu bilecektiniz sonra soygun sırasında sizi taklit etti ve tüm suçu size yıktı
- Dear Uncle Bob. - Gee, your uncle runs a hospital. - He's not really my uncle.
Arkadaşımın hastanenin ismini öğrenmesinde bir sıkınca var mı?
When my uncle's wife died, do you know what he did?
Yengem ölünce amcam ne yaptı biliyor musun?
He's my uncle.
Dayımdır. Yani dayımdı!
Well, he's not really my uncle.
Aslında, tam olarak amcam sayılmaz.
I said, "Hey, this kid's my cousin, he's my uncle's son."
Söyledim... "Hey, bu çocuk benim kuzenim. Amcamın oğlu!"
That's right! He's my uncle.
Öyle, o benim amcam.
And he's my wife's uncle.
ve benim karımın amcası.
But my Uncle Al on my father's side, he won't eat her stuffing.
Ama Al Amcam onun yaptığı içi yemez.
He's exactly the way my uncle described him.
Tamamen amcamın tarif ettiği gibi biridir.
My uncle is Lord Holdhurst. When he became Foreign Minister, he gave me, ocassional delicate missions of trust, which I always managed to conduct successfully.
Amcam Lord Holdhurst, dış işlerinde işe başladığım zaman, bana güvendiği için ara sıra, önemli görevler verirdi.
My uncle Menachem, may he rest in peace, a wonderful man, raised hamsters.
Amcam Menachem - huzur içinde yatsın - harika bir adamdı. Sıçan beslerdi.
He's my goombah and, Charlie, I still call him Uncle.
Hala ona amca diye hitap ediyorum ben.
Because he's suspect's uncle he's been told he don't have to swear, it's asked Monday night March 3, almost in the morning entry door got knocked When I got up to answer, I was surprised that it was my nephew Ahmet Kuruca that night after night praying we closed the nuptial and returned I asked what happened.
Sanığın dayısı olduğu için yemin etmeyebileceği söylendi, soruldu 3 Mart pazartesi gecesi, sabaha karşı sokak kapısı çalındı Yataktan kalkıp kapıya gittiğimde, gelenin yeğenim Ahmet Kuruca olduğunu görünce şaştım daha o akşam, yatsıdan sonra gerdeği kapayıp dönmüştük Ne oldu dedim.
Why don't you take care of my uncle's house till he gets back.
Evet. O dönene kadar amcamın evine bakın.
He's my uncle.
Kendisi amcam olur.
I had a similar experience with my Uncle Roy and a story he told about a family who were attacked by a band of psychiatric patients who had been subjected to violent, hellish behavior modification experiments.
Amcam ve anlattığı bir öykü yüzünden ben de böyle bir deneyim yaşamıştım. Şiddet içeren, şeytani, davranış değiştirme deneylerinde kullanılmış bir grup akıl hastasının saldırdığı bir aileyle ilgili bir öykü.
If I could buy my Uncle Nick for what he's worth and then sell him for what he thinks he's worth, I'd be a billionaire!
Eğer amcamı ederi kadar paraya almış olsaydım ve onun edeceğini düşündüğü paraya satmış olsaydım şimdi milyarderdim.
- Bridge, he's not really my uncle.
Bridge, o benim amcam değil.
I'm his uncle and he works in my garage.
- Dayısıyım. Garajımda çalışır.
No, this is my uncle's house... but he's not here now.
Hayır, burası amcamın evi,... ama şu an burada değil.
He's like my Uncle
O benim amcam gibi.
He knows Uncle Edgar won't allow it while he lives, but he's afraid of my dying if we wait.
Edgar Amca'nın reddedeceğini biliyor ama beklersek öleceğimden korkuyor.
- You know a Louie Kurnitz? - Yeah, he's my uncle.
- Louie Kurnitz diye birini tanıyor musun?
He's my uncle.
O benim eniştem oluyor.
He's been my father, my uncle, my brother, everybody.
Benim babam, amcam, kardeşim, herkesim oldu.
The guy thinks he's my uncle.
Adam amcam olduğunu sanıyor.
He's the Kokureeu Sensai, and he's also my uncle.
O Kokureeu Sensai'dir, ve aynı zamanda benim amcamdır.
Don't worry, he's my uncle.
Merak etme, o benim amcam.
My uncle's been wanting me to find out who that cop was so he could bake him a cake.
Amcam o polis'in kim olduğunu bulmamı istiyordu böylece ona bir kek pişirebilecek.
With my dad, who's technically my uncle, but he raised me...
Babamla, teknik olarak amcam ile, beni büyüttü...
My uncle was in the Navy, but he's not like you.
Amcam da denizciydi, ama senin kadar güzel değildi.
He would take me to the church where they got married... and I ´ d beg him to tell me more about the ceremony... and about my crazy Uncle Irwin... who fell asleep in the macaroni and cheese.
Beni evlendikleri kiliseye götürür... ve ben ona düğünü bir kez daha anlatması için yalvarırdım... Çılgın lrwin amcamı... ve onun makarna ve peynir içerisinde uyuya kalışını.
My father's demanding my uncle pay interest on $ 50 he was supposed to give my mother in 1941 and my uncle put my Nana in a home to try and shut her up.
Babam, dayımdan 1941 yılında anneme vermesi gereken 50 doların faizini istiyor Dayım, büyükannemi susturmak için huzurevine yatırdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]