He's not answering his cell traducir turco
71 traducción paralela
He's not answering his cell.
Telefonuna cevap vermiyor.
He's not answering his cell phone.
Cep telefonu cevap vermiyor.
He's not answering his cell or his pager.
Cep telefonuna ve çağrı cihazına bakmıyor.
He's not answering his cell.
Cebini açmıyor.
Well, he's not answering his cell phone.
Şey, cep telefonu cevap vermiyor.
- He's not answering his cell phone.
- Cep telefonunu açmıyor.
He's not answering his cell.
Cevap vermiyor.
And he's not answering his cell.
Cep telefonuna da cevap vermiyor.
Obviously he's not answering his cell phone and...
Telefonuna cevap vermiyor...
He's not answering his cell.
Cebi cevap vermiyor.
He's not answering his cell.
Cep telefonunu açmıyor.
He's not answering his cell phone.
Cep telefonunu da açmıyor.
I know, but we haven't been able to reach him or his team members. He's not answering his cell.
Biliyorum, fakat ona veya ekip elemanlarına ulaşamadık.
Now he's not answering his cell phone
Şimdi de cep telefonu cevap vermiyor.
He's not answering his cell.
Fakat cep telefonunu açmıyor.
He's not answering his cell phone.
Cep telefonuna cevap vermiyor.
- He's not answering his cell phone.
Cep telefonuna cevap vermiyor.
He's not answering his home phone or his cell phone.
Ne ev telefonunu, ne de cep telefonunu açmıyor.
- He's not answering his cell.
- Cep telefonunu açmıyor.
Nobody has seen him since, and he's not answering his cell.
O zamandan beri onu gören yok, cep telefonuna da cevap vermiyor.
He's not answering his cell phone, and his van is missing.
Cep telefonuna cevap vermiyor, minibüsü de kayıp.
Well, he's not at home, not at the hangar not at AeroNomics - and he's not answering his cell phone.
Evinde değil, hangarda değil, AeroNomics'te değil cebine de yanıt vermiyor.
he's not answering his cell.
Telefonunu açmıyor.
We've tried his cell, but he's not answering.
Telefonunu denedik ama cevap vermiyor.
Dubaku hasn't arrived at the airfield, and he's not answering his cell phone.
Dubaku havaalanına gelmedi, ve telefonu cevap vermiyor.
We've been calling his cell phone for three days. He's not answering.
Üç gündür cep telefonunu arıyoruz, yanıt vermiyor.
Listen, he's not answering his cell phone.
Juan cep telefonuna cevap vermiyor ama.
He's not answering his cell.
Cep telefonuna cevap vermiyor.
He's not home and he's not answering his cell.
Evinde değil ve telefonuna cevap vermiyor. - Bilmiyorum.
He's not answering his cell, either.
Cep telefonuna da yanıt vermiyor.
He didn't return his car and he's not answering his cell phone.
Dün geceden beri ne geri dönmüş, ne de aramalara cevap vermiş.
- He's not answering his cell.
Cebine cevap vermiyor.
He's not answering his cell.
Telefonu açmıyor.
I just tried calling his cell phone. He's not answering.
Telefonunu arıyorum ama cevap vermiyor.
Figured he went to his girlfriend's, but he's not answering his cell.
Kız arkadaşına gittiğini düşündüm ama cebi cevap vermiyor.
No, I haven't, and he's not answering his cell either.
hayır, cep telefonuna da cevap vermiyor.
He's not answering his cell.
- Nate evde mi?
He's not answering his cell.
Ulaşmaya çalıştım. Cep telefonunu açmıyor.
He's not even answering his cell phone.
Telefonuna da cevap vermiyor.
He was a no-show for one of our interviews, he's not answering his cell, and neighbors saw him leave his apartment with an overnight bag.
Görüşmemize gelmedi. Telefonunu açmıyor. Komşuları, ufak bir çantayla çıkarken görmüş.
- He's not answering his cell.
- Telefonuna yanıt vermiyor.
He's not answering his cell. Nothing yet.
Telefonuna cevap vermiyor, Şimdilik yok.
He's out on a date with his girlfriend and he's not answering his cell.
Kız arkadaşı ile randevusu vardı ve cep telefonuna da cevap vermiyor.
He's not answering his cell.
- Telefonunu açmıyor.
She's trying to get ahold of John, but he's not answering his cell.
John'a ulaşmaya çalışıyormuş ama cep telefonunu açmıyormuş.
He's not answering his cell.
Telefonunu açmıyor.
- He's not answering his cell.
- Telefonuna cevap vermiyor.
And he's not answering his cell.
Telefonuna cevap vermiyor.
he's not answering his cell phone.
Telefonuna cevap vermiyor.
He didn't come home last night and he's not answering his cell.
Dün gece eve gelmedi. ... telefonunu da açmıyor.
He's not answering his cell phone, and apparently no one has seen him since May Day!
Telefonuma cevap vermiyor ve görünen o ki, imdat çağrısından beri onu gören olmamış.